OKUR MEKTUBU GAZA GETİRDİ! HÜRRİYET YAZARI GEBZE'YE GİDİYOR!
Bu Hürriyet yazarının başına bir gün bir iş gelecek. Bizden söylemesi...
MEDYARADAR - Ayşe Aral hurriyet.com.tr'deki yazısında "kadına şiddet" konusuna hatırı sayılır bir örnek verdi. Bir kadından gelen mektubu değerlendiren Anşa o kadının peşine düştü. Ayşe Aral yarın Gebze'ye gidiyor. Bakalım orda başına neler gelecek...
İşte Ayşe Aral'ın köşesinden o ilginç olay...
Ne olur bana da yetiş. Her gün yavaş yavaş ölüyorum, sen yetişmezsen ya onlar öldürecek beni, ya ben kendi canıma kıyacağım. Çok yoruldum.
Hemencecik lafa girdim ama fazla vaktim yok yazmak için, derdimi sana anlatıp çıkmam lazım, yakalarlarsa bir de bunun için dayak yerim. Komşuya kahve içmeye diye geldim.
Zaten konuşsam kabahat, sussam kabahat. Yemeğin tuzu az kabahat, armudun sapı, üzümün çöpü; anlayacağın benim nefes almam, gözümün üstünde kaşımın olması kabahat.
Ben Gebze’de yaşıyorum. Aslında Açık öğretimde de olsa 2 senelik üniversite mezunuyum. Cahil cühela değilim.
Ama gel gelelim ailem çok tutucudur. Buralara göçsek de töre derler ağızlarından bir töre daha çıkar.
Beni de tüm karşı çıkmalarıma rağmen amcamın oğlu ile zorla evlendirdiler.
İlk evlendiğimde 19 yaşımdaydım, kocam da 23. Kardeşlerinin en büyüğü, kendinden küçük 6 kardeşi daha var, anası, babası hep birlikte 2 göz, bir salon bir evde yaşamaya başladık.
Babası malulen emekli olmuş, çalışmıyor, anası zaten evhanımı, kardeşlerin bir kısmı okuyor bir kısmı boş gezene kalfalık ediyor.
Bir benim kocam çalışıyor ben de hepsine hizmetçilik ediyorum.
Sonra 3 tane de çocuğum oldu ablam, hiç istemedim zaten akrabayız bir de onun kardeşlerinden ikisi özürlüydü, benim çocuklarım da özürlü olur diye çok korktum.
2 tane oğlum çok şükür sapasağlam ama kızım da zeka geriliği var, mongol diyorlar.
Evde 13 boğaz besliyorum her gün üstelik 3 tanesi de özürlü.
Çamaşırıydı, bulaşığıydı, ev işiydi, yemeğiydi derken zaten bütün gün canım çıkıyor.
Üstüne bir de evdeki herkeste bir sinir, bir sinir.
Daha ilk gelin geldiğim gün kocamdan dayak yedim zaten, öyle de devam ediyor.
Sadece kocam olsa neyse, kardeşlerinde de küfür kıyamet, özürlü çocuklar bir şey kırsa bana bağırıyorlar, sahip çıkamıyorsun diye.
Hiç biri de bana yardımcı olmaya yanaşmıyor ablam. Suyu bile ellerine bekliyorlar, kalk al desem en küçüğü bile hakaret etmeye başlıyor hemen.
Gidecek, kaçacak hiçbir yerim yok, annemler hayatta geri almazlar beni zaten akrabayız. Üstelik bizim oralarda kız gelinlikle çıkar anca kefenle döner eve ablam.
Çocuklarım da çok küçük, onları bırakıp da kaçamam.
Nasıl bırakırım o zalimlerin eline?
Ablam ne olur bana bir yol göster, bittim, tükendim ben.
Ne iş olsa yaparım, daha önce hiç çalışmadım ama diplomam da var benim ablam.
Hoş o da başıma dert oluyor, ikide bir yüzüme vuruyorlar, “okudun da ne oldu, çamaşır yıkarken deterjan kutusunu daha iyi mi okuyorsun?” diye dalga geçip aşağılıyorlar sürekli.
Çalışayım diyorum ama bedava hizmetçi bulmuşlar bırakırlar mı, zaten elime para geçmesine de izin vermiyorlar.
Cebimde çocuğuma şeker alacak para bile bırakmıyorlar.
Çaresizim.
Bu mektubu sana komşumuzun kızının bilgisayarından yazıyoruz. Bana cevap verirsen gene ona yaz olur mu ablam, o bana haber verir. Benim cep telefonum da yok ablam, evden de arayamazsın canıma okurlar sana komşunun telefonunu vereceğim onu ara, o bana haber verir ablam.
Ne olur adımı falan yazma, gerçi onlar gazete falan da okumazlar ama biri görür söyler, bitirirler beni, ablam çok korkuyorum.
En son kocam beylik tabancasını temizlerken silahı bana doğrulttu; “vurayım mı seni, öleyim de kurtul deyip duruyorsun zaten, kurtulursun fena mı?” diye yarı şaka yarı ciddi sorarken silahı ateş aldı, neyse ki sadece kolumu sıyırdı ama ya daha kötüsü olsaydı?
Ya çocuklarımdan birine gelseydi? Ne yapardım ben? Ablam, bunların hepsi ailecek deli, ben yanmışım bari çocuklarım yanmasın.
Bir de ablam, nasıl söyleyeyim bilemiyorum ama kardeşlerden birinin hareketleri de çok tuhaf, kızımla yalnız kalsınlar istemiyorum hiç.
Kızıma bir şey yapacak diye aklım çıkıyor. Öyle bir şey olursa katil olurum ben ablam.
Zaten ya bir kaza kurşununa kurban gideceğim, ya beni döve döve öldürecekler bunlar ya da ben artık dayanamayıp canıma kıyacağım sonunda.
Şimdiye kadar yapmadıysam sırf yavrularımı düşündüğümden ablam. Yoksa bir dakika daha duramazdım. Ama artık son olaylardan sonra canıma tak etti.
Ne olursun ablam, bana bir yardım et, bir çıkar yol göster. Bana da yetiş.
Bu mektubu alınca bir an film senaryosu okuyorum sandım.
Mektubun bazı bölümlerini, kimliği deşifre olmasın diye yayınlamadım. Ama detaylarda çok daha vahim şeyler de var.
Hemen komşusunu aradım, ondan da teyit ettim olayları. Az bile yazmışlar onu anladım. Yarın da atlayıp Gebze’ye gideceğim. Bakalım daha neler çıkacak altından.
Dua edin de bu adamız diye ortada gezinen adamlar elimde kalmasın, karşıma çıkmasınlar.
Ayşe Aral/hurriyet.com.tr