OKAN BAYÜLGEN PROGRAM PARTNERİ HAKKI DEVRİM'E NEYİ TEMBİHLEDİ? MEDYA MAHALLESİ'NİN DUAYEN İSMİ AYŞENUR ARSLAN'A KONUŞTU!..

CNN Türk´te Ayşenur Aslan'ın `Medya Mahallesi´ programına konuk olan Radikal gazetesi yazarı Hakkı Devrim: "Okan çok profesyonel bir insan. Bir şey tembih etti bana. Demek ki en çok ondan korkuyormuş dedi ki..."

Ayşenur Aslan´ın CNN Türk´te yaptığı `Medya Mahallesi´ programının bugünkü konuğu, Radikal gazetesi yazarı ve `dil ustası´ Hakkı Devrim oldu.


Basında yaşanan polemik ve kalem kavgalarını değerlendirirken gazeteciliği boksa benzeten Devrim, `Şimdi şikayet ediyorlar. Bilmem kim benim hakkımda şunu yazdı. Yahu sen ringe çıkmışsın. Kural dövüşmek. Dövüşmenizi seyretmek için sizi okuyorlar. Adam sana bir tane vurunca, dönüp hakeme amca bu bana vurdu diyuorsun. Yahu bu böyle olur mu?´ diye değerlendirerek, polemiklte terbiye sınırında kalındığı sürece her şeyin yazılması gerektiğine inandığını söyledi.Devrim, polemiklere girmek istemeyen yazarları ise, `Paşa konaklarına iç güveyisi gitmiş kılıbık damatlara´ benzetti.


Genelkurmay´da hazırlandığı iddia edilen `İrtica Eylem Planı´nı da değerlendiren Hakkı Devrim. Gelecek Mayıs´ta 50. yılı kutlanacak olan 1960 darbesinden bu yana 50 yıldır `askerin sivilleşmesi´nin tartışılmasının insan zekasına hakaret olduğu söyledi:


`GENELKURMAY´A ÇAĞIRSALAR DA GİTMEM´


"Atatürk olmasaydı o gün yapılan devrimlerin yapılması imkansızdı. Yakın arkadaşlarının bile tereddüdü vardı. Şimdi öyle otoriter şahsiyetlere ihtiyaç vardır. Kim olacak o şahsiyet? Benim gördüğüm, otoritenin millet nezdindeki nüfuzu giderek zayıflıyor.


Benim bir umudum var. Hilmi Özkök çok önemli bir terazi. Fena halde dikkatle seyrederim. Orada onu da yazdım. Beni Genelkurmaya şimdi çağırsalar gitmem. Çünkü nezaketsiz bir merkezdir orası. Bazı gazeteleri Genelkurmay devlet bütçesinden çay pasta ikram ettiği toplantılara çağırmadı, buna rağmen bizim bazı gazetelerimiz o toplantılara katıldılar. O zaman layıktırlar. Ben kabahati daha çok bizim basında bulurum. Bilmem ne gazetesini beğenmiyorlar, onun mensubunu çağırmıyorlar. Nereye çağırmıyorlar? Eğer casus değilse, bomba patlatmayacaksa ne hakla herhangi bir vatandaşı....Neyse. Bu benim derdim. Anlaşıldı herhalde. Bizim bu yanlış çözüm hayalinden kurtulmamız gerekiyor. Hep beraber. Sivil asker ayırmadan. Bu yeter.


`ESKİDEN GENELKURMAY BAŞKANLARI TAHTTA OTURURDU´


Hayat tecrübesinin, herkesin karamsar olduğu durumlarda iyi yönler bulmak gibi avantajları olduğunu söyleyen Devrim, Türkiye´de askerin yeri açısından müthiş gelişmeler olduğunu belirterek, Ayşenur Aslan´ı da hayrete düşüren bir detaya dikkat çekti.


Muvazzaf bir subayın hele bir paşanın yargılanmasının 30-40 yıl evvel tahayyül bile edilemeyeceğini söyleyen Devrim, Fevzi Çakmak´ın Genelkurmay Başkanı olduğu dönemde taht gibi bir koltukta ve yüksekçe bir yerde oturduğunu, ve burada hem mnisafirlerini karşılayıp bazan da namaz kıldığını hatırlattı.


'BİZ HALA ÇADIRDA YAŞADIĞIMIZI SANIYORUZ'


Türkiye´nin hala yerleşik medeniyyet fikrine alışamadığını söyleyen Hakkı Devrim´e göre, Türkler hala çadırda yaşadığını sanıyor:


"Biz hala çadırda yaşadığımızı düşündüğümüz için kapının önünü kirletiyoruz. Çadırı toplayıp gideceğiz. Ama artık göçebe değiliz. Bin yıldır yerleşik durumdayız. Bir yere geldiniz, orada bin sene yaşadınız artık yerleşik medeniyete geçersiniz. Biz kalabalığımızı çeşitliliğimizi yadırgıyoruz. Japonya rafa asılmış ciğer gibi vitrinde asılı duruyor. Bizim yaaşdığımız yeri düşünür müsünüz. Dünyanın en kavşak yerindesiniz. Karşınızda bir devlet var. Batının bugüne kadarki bütün yaşamışlığını ifade ediyor. Roma´yı ifade ediyor. Roma. Hukuk kavramlarını belirleyen ülke ve tarih Roma olduğuna göre devlet formu hakiki şeklini Roma´da bulmuştur."


Ayşenur Aslan: İstanbul Üniversitesinde Roma hukuku seçmeli hale getiriliyor. Ne diyorsunuz?


Rezalet. Benim neslimin burada bir yanılma ihtimali vardır. Bizim bir hacamız vardı. Burada yani Roma´da bir Roma hukuku enstitüsü var. Orada vefat etmiş Roma Hukukçularının resimleri vardı. Bizim hocamızın da oraya hayattayken resmi asılmıştı. Bu bir ilkti.Borç kavramını Roma hukuku belirlemiştir. Çok önemli Roma hukuku. Hukukta Roma hukukunu müfredattan çıkarmak, Tıp eğitiminde anatomiyi çıkarmak gibidir.


`NAMIK KEMAL´İ OKUSAK ANLAMAYIZ´


Ayşenur Aslan: Bu konudaki profesörlerin itirazında bunun laik düşünce sistemetiğinin ortadan kaldırılmasına yönelik bir gelişim olduğuna dair iddialar vardı. Biz paranoyak mıyız, yoksa hem paranoyağız hem takip mi ediliyoruz, yoksa sadece gerçekten takip mi ediliyoruz. Korkularımız nedensiz mi?


Bence çok önemli iletişim hatalarımız var. Bana diyorlar ki, eski kelimeleri kullanıyorsun. Bütün eski metinlerde var. Hiç olmzsa fazla yabancı gelmese. İzninizle yerine bir yerde müsaadenizle gördüklerinde bu nedemek demisin çocuklar. Gücüme gidiyor. Ben 16. YY Fransız yazarını kitabını okuyup anlıyorum, Namık Kemal´in bir makalesini okuyalım, siz de ben de anlamayız.


Dil nedir? Hayvandan çok uzaklaştığımız için insanoğlu, insan evladı diyorum, feminisler çok kızıyor. Yani dil dediğimiz, sizin programınız hem gazete, hem televizyon hem gazete hem ciddiyet olduğu için, ben her sabah beleşten sizi dinliyorum çünkü bir sürü gazete okuyacağıma ana meseleleri görüyorum. Sizin programınızı dinleyerek hiç okumadan da yazabilirim. Ben insanla hayvak arasındaki başlıca farkın, dil olduğunu düşünüyorum. Bu farka gerekli değeri vermemiz gerektiğini düşünüyorum.


YENİ NESİL´İN DEDE FİGÜRÜ


Ayşenur Aslan: Gençler sizi seviyor. Neden seviyor gençler sizi?


Ben bunu Okan´ın programına katıldıktan sonra anladım. Okan´a diyordum ki, senin programın eğlence programı, ben eğlenceli bir insan değilim dedim. Okan çok profesyonel bir insan. Bir şey tembih etti bana. Demek ki en çok ondankorkuyormuş dedi ki, ağabey, bu Faruk Nafiz falan varya, yeni nesil onları tanımıyor. Yani ismi unutulmuş, onları tekrarlama şeklinde. Geliyorlar fotoğraf çektiriyorlar. Ben diyorum ki çocuklar bakın ne güzel kızlar var. Ben bu fotoğrafı bu programa katılmanın bir belgesi olarak aldıklarını biliyorum. Ama bu güzel kızlarla çekin, evdekikler de şenlensin, bir moruğu göreceklerine.


Ben şöyle izah ediyorum. Çekirdek ailede büyükanneler, büyükbabalar, evin battal kalmış unsurları, emekli bir amca dul bir hala...Onlar yok yok artık. Halbuki, bir çocuk gelişirken onlara çok ihityaç vardır. Bir evde anneanne, babaanne gibi, benim büyük halam gibi biri yoksa, o evden romancı çıkmaz inancındayım. Ben 5-6 yaşında o halamla Allah kavramını konuşup tartıştığımızı...Her yerde hazır ve nazırdır...Oh ne güzel kafiyeli. Ne demek o hala? İşte çiçekte de var, suda da var...


Ayşenur Aslan: Siz gençlerin o ihtiyaçlarını mı karşıyorsunuz?


Evet. Dedeleri yok, nineleri yok adamların. Ve biliyormusunuz ki genetik olarak anaya babaya karşı olduğu gibi büyüklere ve bebeklere de ihtiyaç var. Ben konak meraklısıyım. Eğer bir konakta yaşıyor olsaydık, benim gibi birkaç yaşlı daha olurdu ve minicik yeni doğmuş çocuklar olurdu ve hayat o zaman tamamlanmış olurdu. Arz edebiliyor muyum? Orada demek ki öyle bir işlevim var benim.


www.kanadhaber.com.tr