OĞLU DA CAN DÜNDAR GİBİ KONUŞTU; NEREDE BULURSAM ORADA YAZARIM!

Türk medyasının en genç köşe yazarlarından biriydi, birkaç gün öncesine kadar, ne var ki, onun da işine son verildi

Ege Dündar, dünya tatlısı genç bir adam. Henüz 18 yaşında.

Türk medyasının en genç köşe yazarlarından biri… İdi… Birkaç gün öncesine kadar… Ne var ki, onun da işine son verildi. Can Dündar’ın oğlu olması dışında pek çok güzel özelliği var. Tanımak, size de tanıtmak istedim… İleride adını daha çoook duyacağımızdan eminim…

Milliyet’teki yazılarına son verildi, kendini nasıl hissediyorsun?
- Hem iyi hem kötü…

Nasıl yani?
- Zaten Eylül’de medya ve politika okumak için İngiltere’ye gidecektim, bu 4 aylık köşe yazarlığı macerası benim için inanılmaz bir tecrübe oldu. İyi tarafı bu. Kötü tarafı da, medyada yaşanan bu kıyım beni de üzdü, üzüyor. Ege Dündar olarak ben kimim ki, 80 küsur gazeteci işinden oldu. 35 yıllık basın emekçisi Tahir Abi (Özyurtseven) bile gönderildikten sonra söylenecek söz kalmıyor…

MEDYA SEN NEYMİŞSİN!

18 yaşında sen de bu kıyımdan nasibini aldın. “Ben neymişim be abi!” diyor musun?
- Haşa! “Medya, sen neymişsin be abi!” diyorum. 4 ay köşe yazmış biri olarak, tabii ki “Ben neymişim be abi!” diyemem. Benim durumdan çok, medyada olup bitenin önemsenmesi gerekiyor.

Sence, seni neden işten çıkardılar?
- Gezi döneminde yazdığım yazıların etkisi oldu mu yoksa sadece babamın oğlu olduğum için mi tam kestiremiyorum. Bence ikisi de. Ama daha çok Can Dündar’ın oğlu olmam galiba!

Sana bildirilen işten çıkarma gerekçesi neydi?
- Ekler Yayın Koordinatörüm Aslı Çakır aradı. Çok yakın çalıştığımız biriydi, bana da çok yardımcı oldu bu süreçte. Öncelikle telif alan herkesin gönderileceğini ve bir tasarrufa gidileceğini söyledi.

TEK KURUŞ ALMADIM

Sen telif alıyor muydun?
- Hayır! 4 ay boyunca tek kuruş almadım. Gerekçe, gerçekten tasarruf olsa, para almayan birini göndermek mantıklı değil. Aslı Çakır para almadığımı söylemiş. Demişler ki: “Yok, birçok kişiyi göndereceğiz.” Aslı Çakır bunun üzerine sormuş, “Babasıyla mı ilgili?” diye. Onlar da demişler ki: “Yok biz bugüne kadar bilmiyorduk babasının kim olduğunu…”

Nasıl yani? Senin babanın Can Dündar olduğunu bilmiyorlarmış!
- Evet, öyle söylemişler: “Can Dündar’ın oğlunun bu gazetede yazdığını bilmiyorduk!” Bana da tuhaf geldi.

Babanın bedellerinin sana da ödetilmesi nasıl bir his?
- Sadece ben yaşamıyorum ki, annesi-babası tanınan bütün çocukların kaderi bu. Türkçe derslerimde yüksek not alırdım, arkadaşlarım gelip, “E tabii Can Dündar’ın oğluysan yüksek not alırsın!” derlerdi. Babam da “O zaman onları evlat edinelim, bakalım Türkçe notları yükseliyor mu?” diye dalga geçerdi. İlk günden beri yaşadığım bir şey bu. Ama “Neden ben böyle şeyler yaşıyorum?” demiyorum, isyan etmiyorum. Nankörlük olur.

AYŞE ARMAN'IN RÖPORTAJININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN