ODA TV soruşturmasında flaş karar!
Odatv soruşturmasında, aralarında eski emniyet müdürü ve gazeteciler ile avukatların bulunduğu 14 kişi hakkında takipsizlik kararı verildi.
Odatv soruşturmasında, aralarında eski emniyet müdürü Emin Arslan, eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun ve gazeteciler ile avukatların bulunduğu 14 kişi hakkında "kesin ve inandırıcı delil" bulunamadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nca verilen 4 sayfalık takipsizlik kararında, soruşturmada, Sabri Uzun, Emin Arslan, gazeteciler Toygun Atilla, Oray Eğin, Hakan Aygün, avukatlar Turgut Kazan, Şule Erol, Vural Ergül ile Ahu Özyurt, Ayşe Deniz Hakyemez, Barış Zeren, Halil İbrahim Nebiler, Hasan Fehmi Demir ve Levent Evran şüpheli olarak yer aldığı hatırlatıldı.
14 KİŞİNİN DOSYASI AYRILDI
Kararda, soruşturma kapsamında Nedim Şener, Ahmet Şık, Yalçın Küçük, Soner Yalçın, Hanefi Avcı'nın da aralarında bulunduğu 13 şüpheli hakkında dava açıldığı ve söz konusu 14 kişi hakkındaki dosyanın ayrıldığı belirtildi.
Şüpheliler hakkında "Ergenekon terör örgütüne üye olmak ve yardım etmek" iddiasıyla dinleme kararları alındığı ve gizli olarak izlendikleri kaydedilen kararda, bazı şüphelilerin ifadelerine yer verildi.
Vural Ergül'ün ifadesinde, gazetecilik mesleğini icra ettiği, soruşturma kapsamında ele geçirilen word belgesinde adının yer almasının örgütsel bağ olarak algılanmayacağı ve hakkında asılsız iddialarla soruşturma yapan kamu görevlilerinden şikayetçi olduğu belirtilen kararda, Sabri Uzun'un, "Odatv, Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, Amirallere Suikast, Şike, Casusluk davalarının hepsi bir komplonun ayrı ayrı parçalarıdır" dediği kaydedildi.
Turgut Kazan'ın "Hakkında başlatılan dinleme ve izlemelerin hepsi polis, savcı, yargıç üçgeninde gerçekleştirilen bir suç örgütünün işidir" ifadelerinin yer aldığı kararda, birçok şüphelinin avukat ve gazeteci olduğu, icra ettikleri mesleki faaliyetleri nedeniyle kamuoyuna yansıyan davalarla ve dolayısıyla yargılanan sanıklarla irtibatının bulunduğu, bu irtibatların örgütsel nitelikte olmadığı vurgulandı.
"DİJİTAL VERİLER, ZARARLI YAZILIMLARLA YÜKLENDİ"
Şüphelilerin, soruşturma kapsamında ele geçirilen dijital belgelerde adlarının geçmesinin örgütle irtibatlı olduklarına dair yeterli delil olmadığı ifade edilen kararda, şüphelilere ait iletişim tespit tutanaklarındaki görüşmelerin avukatlık ve gazetecilik meslekleriyle alakalı olduğu belirtildi.
Kararda, Odatv davası kapsamında alınan 28 Ocak 2015 tarihli bilirkişi raporunda, şüphelilerle ilgili dijital verilerin zararlı yazılımlarla bilgisayarlara yüklendiği bilgisinin yer aldığı hatırlatıldı.
Şüpheliler hakkında "Ergenekon terör örgütüne üye olduklarına ve yardım ettiklerine dair soyut iddia dışında kesin ve inandırıcı delil bulunamadığı" için kovuşturmaya yer olmadığı belirtilen kararda, "Vural Ergül, Turgut Kazan ve Şule Erol'un şikayetleri ve bilirkişi raporu dikkate alınarak, kanuna aykırı usulsüz işlemleri yapan kamu görevlileri hakkında dosyanın ayrılmasına, bu konuda soruşturma başlatılmasına karar verildi" denildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nca verilen 4 sayfalık takipsizlik kararında, soruşturmada, Sabri Uzun, Emin Arslan, gazeteciler Toygun Atilla, Oray Eğin, Hakan Aygün, avukatlar Turgut Kazan, Şule Erol, Vural Ergül ile Ahu Özyurt, Ayşe Deniz Hakyemez, Barış Zeren, Halil İbrahim Nebiler, Hasan Fehmi Demir ve Levent Evran şüpheli olarak yer aldığı hatırlatıldı.
14 KİŞİNİN DOSYASI AYRILDI
Kararda, soruşturma kapsamında Nedim Şener, Ahmet Şık, Yalçın Küçük, Soner Yalçın, Hanefi Avcı'nın da aralarında bulunduğu 13 şüpheli hakkında dava açıldığı ve söz konusu 14 kişi hakkındaki dosyanın ayrıldığı belirtildi.
Şüpheliler hakkında "Ergenekon terör örgütüne üye olmak ve yardım etmek" iddiasıyla dinleme kararları alındığı ve gizli olarak izlendikleri kaydedilen kararda, bazı şüphelilerin ifadelerine yer verildi.
Vural Ergül'ün ifadesinde, gazetecilik mesleğini icra ettiği, soruşturma kapsamında ele geçirilen word belgesinde adının yer almasının örgütsel bağ olarak algılanmayacağı ve hakkında asılsız iddialarla soruşturma yapan kamu görevlilerinden şikayetçi olduğu belirtilen kararda, Sabri Uzun'un, "Odatv, Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, Amirallere Suikast, Şike, Casusluk davalarının hepsi bir komplonun ayrı ayrı parçalarıdır" dediği kaydedildi.
Turgut Kazan'ın "Hakkında başlatılan dinleme ve izlemelerin hepsi polis, savcı, yargıç üçgeninde gerçekleştirilen bir suç örgütünün işidir" ifadelerinin yer aldığı kararda, birçok şüphelinin avukat ve gazeteci olduğu, icra ettikleri mesleki faaliyetleri nedeniyle kamuoyuna yansıyan davalarla ve dolayısıyla yargılanan sanıklarla irtibatının bulunduğu, bu irtibatların örgütsel nitelikte olmadığı vurgulandı.
"DİJİTAL VERİLER, ZARARLI YAZILIMLARLA YÜKLENDİ"
Şüphelilerin, soruşturma kapsamında ele geçirilen dijital belgelerde adlarının geçmesinin örgütle irtibatlı olduklarına dair yeterli delil olmadığı ifade edilen kararda, şüphelilere ait iletişim tespit tutanaklarındaki görüşmelerin avukatlık ve gazetecilik meslekleriyle alakalı olduğu belirtildi.
Kararda, Odatv davası kapsamında alınan 28 Ocak 2015 tarihli bilirkişi raporunda, şüphelilerle ilgili dijital verilerin zararlı yazılımlarla bilgisayarlara yüklendiği bilgisinin yer aldığı hatırlatıldı.
Şüpheliler hakkında "Ergenekon terör örgütüne üye olduklarına ve yardım ettiklerine dair soyut iddia dışında kesin ve inandırıcı delil bulunamadığı" için kovuşturmaya yer olmadığı belirtilen kararda, "Vural Ergül, Turgut Kazan ve Şule Erol'un şikayetleri ve bilirkişi raporu dikkate alınarak, kanuna aykırı usulsüz işlemleri yapan kamu görevlileri hakkında dosyanın ayrılmasına, bu konuda soruşturma başlatılmasına karar verildi" denildi.