OBAMA TAVLAYA DAVET ETTİ,"ÇOK İSTİYORSA KENDİSİ GELSİN" DEDİ!..OBAMA'NIN TAVLAYA DAVETİNİ GERİ ÇEVİREN GAZETECİ KİM? OBAMA'YI NEDEN REDDETTİ?
Obama haber göndermiş.Tophane-i Amire'ye kadar gelmişken bir görüşelim istemiş.Yazılarını zevkle okuyorum demiş.Hanım müsaade ederse bir de tavla atarız diye eklemiş.Çok oldu, ne zamandır tavla oynamıyorum, fena fikir değil aslında.
Gazete sayfaları, televizyon programları Obama'yla dolu. Haberler Obama'dan geçilmiyor... Köşe yazıları Obama'dan geçilmiyor...
Yollar da Obama'dan geçilmiyor.
Şehrin trafiği tıkanmış.
Benzini az olan yandı.
Bedia sesleniyor, "Yol ver bana Çubuk beli geçeyim..."
Obama'nın Türkiye ziyareti ne kadar önemlidir; siyasetten, diplomasiden hiç haberi olmayanların bile anlaması için biraz bakmak yeterli.
Uzun boylu tahlillere, ayrıntılı yorumlara gerek yok.
Benimse, ilk defa bir ABD Başkanı'nı sempatik bulmuş olmak garibime gidiyor.
Türkiye'nin ne büyük ve önemli ülke olduğunu, ABD Başkanı'nın ağzından duymaktan hoşlanıyoruz.
Gücümüz var, tamam.
Kıyıda köşede kalmış ufak ve cılız bir ülke değiliz ama...
Büyüklüğümüzü ve önemimizi ona tasdik ettirme ihtiyacı hissetmediğimiz zaman daha büyük ve önemli olacağız aslında.
İslâmiyet ile terör arasında bağlantı kurmanın, ne vahim bir yanlış olduğunun yabancılar tarafından vurgulanması da çok önemli.
Batılı liderler arasında böyle düşünenler, belki bu gerçeği kamuoylarına da öğretirler bir gün. Özellikle devlet memurlarına öğretmeliler.
Gördükleri her sakallıyı dedeleri zannetmemeliler, rastladıkları her Müslümanı da terörist bellememeliler.
İki ülke arasında dostluk ve işbirliğinin güçlendirilmesi, yalnızca bizim işimize yarayacak bir mecburiyet değil.
Dostluk hangi iki ülke arasında olursa olsun, muhakkak iki tarafa da faydalıdır.
Düşmanlık tohumları zamanla büyürse ve soğuk, ılık veya sıcak çatışmaya kadar varırsa, kim kârlı çıkabilir?
Medeniyetler arasında çatışma değil ittifak olmasının faydalı yanları üzerinde durulması... İşte İstanbul'daki zirvede ayrıntılı şekilde yapılacak ve her yerde yapılması gereken budur.
Bizim parolamız çok açık: "Yurtta sulh, cihanda sulh."
Obama haber göndermiş... Tophane-i mire'ye kadar gelmişken bir görüşelim istemiş.
Yazılarını zevkle okuyorum demiş.
Hanım müsaade ederse bir de tavla atarız diye eklemiş.
Çok oldu, ne zamandır tavla oynamıyorum, fena fikir değil aslında.
Obama'nın bu nazik davetini reddetmek ayıp da kaçabilir.
Adam ne de olsa misafirimiz.
Ayrıca "tarihle hesaplaşma" konusunda iki çift laf etme fırsatı da bulmuş olurum.
"Bak arkadaş, bu işler öyle senin bildiğin gibi değil" diye söze başlamak ve sonra da iki mars bir oyunla tavlayı koltuğuna sıkıştırmak...
Fakat şimdi oranın trafiği nasıldır kimbilir?
Çok istiyorsa kendisi gelsin dedim. İyi mi etmişim?
Mehmet Şeker/Yeni Şafak