''O ZAMAN HAYKIRMAYA DEVAM; FATMAGÜL'ÜN SUÇU NE?''

Nihayet, ama nihayet birisi, harika bir yazı yazdı "Fatmagül, Sansür ve Yasak" çığlıkları üzerine..

Fatmagül'ün Suçu Ne?..

Nihayet, ama nihayet birisi, harika bir yazı yazdı "Fatmagül, Sansür ve Yasak" çığlıkları üzerine.. Fatmagül’ün Suçu Ne dahil bazı dizilerin yazarlarını, hatta oyuncularını sapıklıkla suçlayan milletvekilinin de dersini vererek..

Mehmet Barlas!..
Perşembe günkü Sabah’taki yazısını bazılarının ezberleyene kadar okumaları, hatta kesip ceplerine koymaları gerek..
Haftalardan beri tüylerim ürpererek okuyorum, kedinin pisliğini örtme çabalarını..
Yahu bu ülkenin en büyük sorunu, en büyük ayıbı orda duruyor.. Roman, filmi ve dizisi bu ayıbın altını hem de nasıl kalın kalemle çiziyor..

Fatmagül’ün Suçu Ne, bir çığlık.. Bunun farkında olan var mı?..
Dört kişi bir genç kıza tecavüz etmiş.. Onların ki suç. İtiraz eden yok. Cezalarını da çektiler mi hele, tertemizler.. Devlet televizyonu TRT, cezasını çekenleri öyle ilan etmiyor mu iftiharla..
Ama Fatmagül, hayat boyu alnında leke ile yaşayacak. Yaşayabilirse tabii.. Çünkü onun cezası çekilmekle bitmez.. Müebbettir. Hatta ölümünden sonra bile sürer. Çocuklarından, torunlarından "Orospu dölü" diye söz edilir..

Yalan mı?.
Onun için "Fatmagül’ün Suçu Ne" bir çığlık.. Bu ülkede yaşayan yüzlerce, binlerce Fatmagül’ün sessiz çığlığının bir roman, bir film, bir dizi ile seslenmesi..
Şimdi kendimizle yüzleşecek cesaretimiz var mı?.. Güneydoğu’da "Töre" adına toplanan aile meclislerine, kızlarını, eline ip verip samanlığa götüren annelere değil, en büyük şehrimiz İstanbul’da yaşayan, Amerika’larda okumuşlara soruyorum..

Diyelim sevgiliniz, diyelim eşiniz, dört kişinin tecavüzüne uğradı.. Diyelim, gizlemeyi de başardı. Ele güne rezil olmadınız ama, siz biliyorsunuz tek başınıza.. Bir de tecavüz edenler tabii..
O kadın eski sevgiliniz olarak kalır mı?. Ya da eşiniz.. Ona "Hiçbir şey olmamış" gibi davranabilir, eskisi gibi sevgi ve saygıyla sarılabilir misiniz?. En kavga ettiğiniz anlarda bile, tecavüz olayını aklınıza, lafınıza gelmeyecek kadar unutur musunuz?. Onun için "Saf ve temiz" der misiniz?. Öyle muamele eder misiniz?.

Var mı "Evet" diyen içinizde, var mı, ha?..
Bunca film seyrettik.. Bizim hısım Coşkun Gogen’in adı "Tecavüz Coşkun" a çıktı bu filmler yüzünden..
Onlarca sahne izlemedik mi, paralel çekilmiş.. Bir yanda Coşkun kızı samanlara yatırmış.. Öte yanda esas oğlan samanlığa yetişmeye çalışıyor bir şekilde, atla, arabayla, koşarak ve biz nefes nefese izliyoruz, "Yetişecek mi" diye.. Yetişemezse kız bitecek çünkü.. Öyle öğrenmişiz. Öyle eğitilmişiz..

Coşkun, işi bitirirse kızı artık ölüm paklar.. Film de zaten öyle biter, o zaman..
Bu ülkede tecavüze uğramanın cezası ölümdür.. Doğu’da somut, batıda soyut, ama iki halde de ölürsünüz..
Kendi keyfiyle, yaz gecesi açık hava diskosunda her gece birini bulup evine giden kadın kabul görür, doğrusu da odur, kime ne?.. Ama tecavüze uğrayan ve bekaretini öyle kaybeden kız artık ebede kadar lekelidir.. Tecavüze uğramak en büyük suçtur bu ülkede, yalan mı?.
"Yalan" diyen var mı?.

Öyle olduğu için, en eğitimli, toplumda yeri en belli, en saygın kadınlarımız bile, alenen ve resmen tacize uğradıklarında, tacizciden değil, "Biz tacize uğradık" diyenden şikâyetçi olurlar.. "Ne tacizi, taciz maciz yok" derler her fırsatta..

Bu ülkenin yazarları, bu ülkenin bakanları, bu ülkenin eğitimcileri, milletvekilleri kadını alenen aşağılayan, onu uğradığı taciz ve tecavüzü gizlemeye zorlayan bu düşünce tarzını, bu töreyi, bu geleneği değiştirmek için neler yapmak gerek, onu tartışacaklarına, hele de "Fatmagül’ün Suçu Ne" dizisi konuyu aylardır gündemde tutarken fırsat bilip, yoğun düşünce fırtınaları yaratacaklarına, kedileşiyorlar..

"Pisliğimi örtersem, etraf temiz görünür" diyen, kedi beynidir.. Ayıbın hâlâ orda durduğunu bilen insan beyni, kedi beyni ile eş olur mu, olabilir mi?..

İnsanoğlu, nasıl "Yazmayın, çekmeyin, yayınlamayın" der.. Nasıl "Yasaklayın" diye kampanyalar açar?.
Fatmagül’ün Suçu Ne, çığlıkları, Fatmagül’ün suçsuz olduğu vicdanımızda, beynimizde, kalbimizde kabul görene kadar, her gün, her saat atılmalı..

Bu ayıp bitene kadar..
Bu ülkede tacize, bu ülkede hatta kendi babalarının, aile mensuplarının tecavüzüne uğrayan ensest kurbanları, korkmadan, çekinmeden başlarına geleni açıklayabilene kadar.. Tecavüze uğrayanlar, doğuda ölüme, batıda lekeli yaşama mahkum edilmeyene kadar.
Kafalarımızdaki kedi beyinlerinin yerine insan beyni konana kadar.

Zor değil mi?. O günler, hayal kadar uzak değil mi?. Bu kafaları değiştirmek nerdeyse imkânsız, değil mi?.
İtiraf edin, değil mi?.
O zaman haykırmaya devam..
Fatmagül’ün Suçu Ne?..

Hıncal ULUÇ / SABAH