"O ZAMAN BENİ NİYE KOVDUNUZ?"..EMİN ÇÖLAŞAN'DAN AYDIN DOĞAN'A KRİTİK SORU!..

Emin Çölaşan Gazeteport için yazdı; Tayyip´le Aydın Doğan kapışmış! Türk medyasında en son komediyi izliyoruz. Karşılıklı birbirlerine posta koyuyorlar. İşin içinde milyarlarca dolarlık bir çıkar kavgası var.

Kavganın altındaki izler


Tayyip'le Aydın Doğan kapışmış! Türk medyasında en son komediyi izliyoruz. Karşılıklı birbirlerine posta koyuyorlar. İşin içinde milyarlarca dolarlık bir çıkar kavgası var. Rantı kimler nasıl paylaşacak? Büyük pastadan Aydın Doğan'a ne kadar pay düşecek, Tayyip'in ekibi ne alacak?


Bay medya patronu bir de rafineri kuracakmış, Tayyip'i ziyaret etmiş. Patrona göre Hilton pastası o görüşmede gündeme gelmiş ama, Tayyip sorduğu için gelmiş. Patron İstanbul'un göbeğindeki Hilton arazisine binalar, rezidanslar falan yapacak, onları satıp durduğu yerde iki milyar dolar kazanacak. Patron Tayyip'e demiş ki, `Ben o kadar parayı Hilton'a boşuna mı yatırdım. İnşaata izin verin.'


Ötekine, Tayyip'e göre ise patron kendisine Hilton için gelmiş.


Koskoca iki adam, beş yaşında çocuklar gibi kavga ediyor. Birinin dediği öbürünü tutmuyor. Biz şimdi hangisine inanacağız? Hangisi doğru, hangisi yalan söylüyor?


Birisi çıkıp `Sen açıklamazsan ben bir hafta sonra her şeyi açıklayacağım' diyor, öteki gazetelerini ve televizyonlarını kullanıp yanıt veriyor:


"Biz zaten hep baskı altındaydık. Basın özgürlüğü diye bir şey var. Biz biat etmeyiz, eğilmeyiz. Başbakan basını susturmak istiyor. Şimdiye kadar ellerinden gelen baskıyı yapıyorlardı. Demek ki baskıları daha da ağırlaşacak."


"İŞTE BU DOĞRU"


İşte burada işin en can alıcı noktasına geliyoruz. Bay Patron, basın özgürlüğü açısından da kendilerine hükümet tarafından baskı yapıldığını itiraf etmek zorunda kalıyor.


İşte bu söylediği doğrudur... Ve bu aşamada hadise benim olayıma geliyor.


Peki beni niçin susturdu? Beni niçin Hürriyet'ten kovmak zorunda kaldı?


Tayyip ve AKP iktidarının baskısı nedeniyle.


Doğan Grubu, Tayyip iktidarına yıllar boyu en büyük desteği verdi. Hürriyet'te yazarken bunu bana açık seçik, yüzlerce defa söylediler: `Başbakanı, Maliye Bakanını, TMSF'yi fazla eleştirme. Bizim onlarla önemli işlerimiz var.'


Bunların bütün ayrıntılarını ve kovulma olayımı `Kovulduk Ey Halkım Unutma Bizi' isimli kitabımda anlatmıştım.


Hürriyet'te çalışan muhabir arkadaşlarımın tamamı tanıktır. İktidarın hoşuna gitmeyecek dört dörtlük belgeli haberler gazetede kullanılmaz, çöpe atılırdı. Korku dağları bürümüştü. Gazeteci arkadaşlarımız sinirden kahrolur, bazısı çıkmayan haberlerini `Abi bari bunu sen yaz' diye bana getirirdi. Patronun emektar kalfası Ertuğrul Özkök yazılarımı sansür ederdi. Biz Hürriyet'te yıllarca bu koşullarda gazetecilik yaptık.


Bay patron şimdi kalkmış, `Üzerimizde baskı vardı. Bu baskı daha da ağırlaşacak' diyebiliyor.


Günaydın bayım!


"O ZAMAN BENİ NİYE KOVDUNUZ ?"


Şimdi göstermelik kapıştılar. Bunun adına kayıkçı kavgası derler. Bugün kavga eder gibi görünürler, yarın yine barışırlar. Barışmaya elleri mahkumdur, çünkü iki tarafın da çıkarl