"O REFLEKS, BU REFLEKS... İRADEN NEREDE PEKİ?" HAŞMET BABAOĞLU ALİ TARAN'A SORDU!..
"En son örnek ekrandaki küfür rezaleti! "Yetenek Sizsiniz" yarışmasında canlı yayın sırasında edilen küfür de "refleks"e bağlandı!"
O refleks, bu refleks... İraden nerede peki?
Toplumca son zamanlarda en sevdiğimiz sözcük nedir diye sorsalar, cevap açık, değil mi?
Refleks.
"Refleks aşağı, refleks yukarı" bir halimiz var.
Hani lafı ciddiye alsak, iradeden, beyinden, kültürden uzak ve tümüyle omuriliğimize bağlı biçimde yaşadığımıza inanmak zorunda kalacağız.
En son örnek ekrandaki küfür rezaleti! "Yetenek Sizsiniz" yarışmasında canlı yayın sırasında edilen küfür de "refleks"e bağlandı!
Meğer Ali Taran'ın okkalı küfrünün nedeni buymuş! Hülya Avşar'ın jüri masasına getirdiği buz üzerine düşünce Taran'ın ağzından da refleks olarak bu küfür çıkmış!
Yıllarca kalecilerin güzel kurtarışlarını "refleks" sayarak halt ettik. Bu adlandırmanın aslında onları başka kalecilerden ayıran yetenek ve üstünlükleri anlamamızı önlediğini de fark edemedik!
Ya bizim medyada pek sık kullanılan "gazetecilik refleksi" lafına ne demeli! Mecazdır, istiaredir, benzetmedir deyip geçelim mi? Hayır!
Bir de "milliyetçi refleks", "demokratik refleks" gibi popüler siyasal deyimler var, malum.
Ortalığı kırıp döküyorsun, mazereti refleks oluyor!
Geçenlerde bir tanıdığım sık sık patlak veren öfkesini "artık bende refleks oldu" diye açıklayınca güldüm.
Oh, dedim, ne iyi!
"Uydurmuşsun bahaneni! Ama farkında değilsin ki, çevrendekilere limon damlası sıçrayınca gözünü kırpar gibi kızıyorsan veya Pavlov'un köpekleri gibi zil çalınca karnının acıkmasına benziyorsa öfken anlamı yok demektir. İçinde düşüncen ve iraden yok sayılacak kadar azsa, bu öfke boş, yanlış bir öfkedir, bırak bu tavrı hemen!"
Basit bir jargon veya popüler kültür yanlışı değildir karşımızdaki!
Hepimiz okulda öğreniriz... Refleks organizmanın dış uyaranlara ani ve hızlı tepkisidir. Beyin değil, omurilik tarafından yönetilir.
Refleks demek aynı olaylara hep aynı tepkiyi vermek demektir.
Eh, düşünün...
İrademize, kültürümüze, öğrenip bildiklerimize, duygularımıza ve düşüncelerimize bağlı davranışlarımıza "refleks" gözüyle bakar olmuşsak...
Bunun en büyük nedeni...
Gitgide davranışlarının sorumluluğunu taşımaktan kaçınan bir toplum ve bireyler olmaya başlamamızdandır.
Püf noktası burasıdır.
Haşmet Babaoğlu/Sabah
Refleks.
"Refleks aşağı, refleks yukarı" bir halimiz var.
Hani lafı ciddiye alsak, iradeden, beyinden, kültürden uzak ve tümüyle omuriliğimize bağlı biçimde yaşadığımıza inanmak zorunda kalacağız.
En son örnek ekrandaki küfür rezaleti! "Yetenek Sizsiniz" yarışmasında canlı yayın sırasında edilen küfür de "refleks"e bağlandı!
Meğer Ali Taran'ın okkalı küfrünün nedeni buymuş! Hülya Avşar'ın jüri masasına getirdiği buz üzerine düşünce Taran'ın ağzından da refleks olarak bu küfür çıkmış!
***
Yıllarca kalecilerin güzel kurtarışlarını "refleks" sayarak halt ettik. Bu adlandırmanın aslında onları başka kalecilerden ayıran yetenek ve üstünlükleri anlamamızı önlediğini de fark edemedik!
Ya bizim medyada pek sık kullanılan "gazetecilik refleksi" lafına ne demeli! Mecazdır, istiaredir, benzetmedir deyip geçelim mi? Hayır!
Bir de "milliyetçi refleks", "demokratik refleks" gibi popüler siyasal deyimler var, malum.
Ortalığı kırıp döküyorsun, mazereti refleks oluyor!
***
Geçenlerde bir tanıdığım sık sık patlak veren öfkesini "artık bende refleks oldu" diye açıklayınca güldüm.
Oh, dedim, ne iyi!
"Uydurmuşsun bahaneni! Ama farkında değilsin ki, çevrendekilere limon damlası sıçrayınca gözünü kırpar gibi kızıyorsan veya Pavlov'un köpekleri gibi zil çalınca karnının acıkmasına benziyorsa öfken anlamı yok demektir. İçinde düşüncen ve iraden yok sayılacak kadar azsa, bu öfke boş, yanlış bir öfkedir, bırak bu tavrı hemen!"
***
Basit bir jargon veya popüler kültür yanlışı değildir karşımızdaki!
Hepimiz okulda öğreniriz... Refleks organizmanın dış uyaranlara ani ve hızlı tepkisidir. Beyin değil, omurilik tarafından yönetilir.
Refleks demek aynı olaylara hep aynı tepkiyi vermek demektir.
Eh, düşünün...
İrademize, kültürümüze, öğrenip bildiklerimize, duygularımıza ve düşüncelerimize bağlı davranışlarımıza "refleks" gözüyle bakar olmuşsak...
Bunun en büyük nedeni...
Gitgide davranışlarının sorumluluğunu taşımaktan kaçınan bir toplum ve bireyler olmaya başlamamızdandır.
Püf noktası burasıdır.
Haşmet Babaoğlu/Sabah