O PROGRAMI YAYINDAN KALDIRIN! NİHAT HATİPOĞLU'NU KİM İSTEMEDİ?
Milliyet yazarı Ali Eyüboğlu, Star Tv'de Nihat Hatipoğlu'nun programının neden kaldırıldığının iç yüzünü yazdı. İşte o çarpıcı gerçek..
Yüksel Evsen’in Star TV itirafları
Bir konuda yazarken haber kaynağınız ne denli sağlam olursa olsun, delil koymadığınızda ortaya, bir yanı eksik kalır işin...
Aslında herkes bilir işin aslının öyle olduğunu...
Ama delilini koyamadığınızda ortaya, soru işaretleri takılır insanların aklına, “Acaba mı?” diye...
Ancak o delili elde etmek de kolay değildir.
Ortada bir usulsüzlük, bir yamukluk vardır, “alan memnun, satan memnun” olduğu için bilgi sızar ama delil çıkmaz dışarıya...
O yüzden vakt-i zamanında Türkiye’yi sarsan rüşvet olayının kahramanlarından Emlakbank’ın Genel Müdürü Engin Civan’a mahkemede, “Madem rüşvet verdim diyorsun, göster o zaman belgeni” deyince şöyle karşılık vermişti ona Selim Edes adlı işadamı:
“Rüşvetin belgesi mi olur?”
Yıllardır televizyon dünyasında neler olup bittiğini yazan biri olarak ilk kez elime böylesine belgeli bir iş geçti.
Aslında “belge”den çok “itiraf” demek daha doğru buna...
Televizyoncu Yüksel Evsen, “Zenci Bir Türk” adlı bir kitap yazdı ve medya dünyasının iç yüzünü anlattı.
Yüksel Evsen’in bir kitaba sığdırdığı Star TV ve Kral TV maceralarını benim bir köşe yazısıyla aktarmam olanaksız. O yüzden en çarpıcı olanlardan iki tanesini seçtim.
Çünkü ikisi de televizyon dünyasında işlerin nasıl döndüğünün en somut örnekleri...
“A Takımı’nı nasıl bitirdiler?
“Fatih Ediboğlu, büyük iddialarla geldi Star TV’ye... Yıldızımız hiç barışmadı. Kanalı iyi tanıyan bendim, yöneticilikte deneyimli olan ise kendisi.
O zaman Star TV’deki programların çoğu iç yapımdı, ben de bunların genel yönetmenliğini üstleniyordum. Dış yapıma dönmek istiyordu. Yakın ilişkide olduğu birçok firma vardı! Daha AB Plus bir televizyon kanalında çalışmaya alışmıştı.
Fatih Bey, Türk halkına uzak ne kadar proje varsa ekrana sürmek istiyor, bense sokaktan uzaklaşmanın Star TV’ye yaramayacağını düşünüyordum.
Gözüne birçok programı kestirmişti yayından kaldırmak için... Bunlardan biri de “Savaş Ay’la A Takımı”ydı. “A Takımı”nı istemiyordu kanalda... Savaş Ay’la daha önce atv’de birlikte çalıştığı için de söyleyemiyordu. “A Takımı”ndan kurtulmanın tek yolu vardı, programı ateşe atmak.
Cuma günleri atv ile Kanal D dışındaki kanallar için çok zor bir gündü. İki kanalın başarılı dizileri reytinglerin tamamını alıyor, diğerleri nal topluyordu.
Star TV’de cumaları ne denediysek olmadı. Cuma günleri reytinglerimiz hep yerle bir oldu. Fatih Ediboğlu beni yanına çağırdı ve “A Takımı’ artık Cuma günü saat 22.00’de yayınlanacak” dedi.
Programın sorumlusu bendim. Bu hem beni, hem de Savaş Ay’ı ateşe atmaktı. Bu ikimizden de kurtulmanın masa üstü kısa yoluydu. Savaş Abi çok bozuldu bu duruma... “Abi gözünü seveyim sadece sun, yapacaklarıma karışma, hoşuna gitmeyen bir şey olursa da topu bana at dedim” ve rakip kanalların reklama girdiği anlarda en dikkat çekici konulara girdik.
Bizi ateşe atanlar bile reytingler açıklandığında şaşırdı bu işe... 400 - 500 bin liralık dizilerin karşısında 10 bin liralık bir programla 100 program içinden gün beşincisi olduk. İlk haftaki reyting başarımız nedeniyle bizi tebrik eden Fatih Ediboğlu, zamanla “A Takımı’nda çok tartışma çıkıyor, ben daha dingin bir program istiyorum” diyerek bizi yokuşa sürdü ve “A Takımı”nın sonunu getirdi.”
Turnagöl ve Hatipoğlu’nu kim kurtardı?
“Fatih Ediboğlu’nun kaldırmak istediği programlardan biri de Nihat Hatipoğlu’nunkiydi.
“O programı yayından kaldırın” deyince itiraz ettim. “Aman efendim nasıl olur? Maliyeti çok düşük, reytingi yüksek. Yapmayın, etmeyin” desem de dinletemedim. “Bize TGRT sosu katıyor, kurtulalım bu programdan” dedi. “Arzuhan Yalçındağ Doğan ve Aydın Doğan beyin de fikrini alsak. Bu programı beğeniyorlar” dedim ama yanıtı sert oldu:
“Kanalı ben yönetiyorum kardeşim. Aydın Doğan’ın da amma çok sevdiği program varmış. Kimi yayından kaldırmak istesem ‘Aydın Bey sever’ diye odama geliyorsun. Kaldır diyorsam kaldır.”
Haklıydı. Kaldırmak istediği “Sibel Turnagöl ile Kardelen” ve Kadir Çelik’in “Objektif”i için de aynı şeyleri söylemiştim.
Üç programı yayından kaldırdıktan sonraki İcra Kurulu toplantısında Fatih Bey yoktu. Arzuhan Yalçındağ Doğan sinirli bir şekilde bana, “Yüksel’ciğim bu kadar iyi giden programı niye kaldırıyorsunuz?” dedi.
Ertesi gün Doğan Yayın Konseyi’nin toplantısı vardı.
Aydın Doğan’ın yönettiği toplantıya Fatih Ediboğlu ile katıldık. Toplantıda Aydın Bey, Fatih Bey’e seslenip Sibel Turnagöl’ü kast ederek şunları söyledi:
“Yahu bu kız bizim ailemizden biridir dedik. Yine dinletemedik. Kaç kere söyleyeceğim Sibel’in programıyla uğraşma diye.”
Fatih Ediboğlu, ‘Ama efendim reytingleri çok düşük’ deyince Aydın Bey tatlı sert bir üslupla devam etti:
“Düşükse düşük.Saatini değiştir, içiyle oyna, niye kaldırıyorsun? Hem Nihat Hatipoğlu’nun programını da kaldırmışsın. O da kalkmayacak. Bana tekrar söyletmeyin.”
Sonunda benim dediğim oldu ve Türkiye Nihat Hatipoğlu gibi bir ismi kazandı. Yıllarca Star TV’de çalıştıktan sonra Nihat Hatipoğlu, çok iyi paraya Çalık Grubu’na transfer oldu.
Bir konuda yazarken haber kaynağınız ne denli sağlam olursa olsun, delil koymadığınızda ortaya, bir yanı eksik kalır işin...
Aslında herkes bilir işin aslının öyle olduğunu...
Ama delilini koyamadığınızda ortaya, soru işaretleri takılır insanların aklına, “Acaba mı?” diye...
Ancak o delili elde etmek de kolay değildir.
Ortada bir usulsüzlük, bir yamukluk vardır, “alan memnun, satan memnun” olduğu için bilgi sızar ama delil çıkmaz dışarıya...
O yüzden vakt-i zamanında Türkiye’yi sarsan rüşvet olayının kahramanlarından Emlakbank’ın Genel Müdürü Engin Civan’a mahkemede, “Madem rüşvet verdim diyorsun, göster o zaman belgeni” deyince şöyle karşılık vermişti ona Selim Edes adlı işadamı:
“Rüşvetin belgesi mi olur?”
Yıllardır televizyon dünyasında neler olup bittiğini yazan biri olarak ilk kez elime böylesine belgeli bir iş geçti.
Aslında “belge”den çok “itiraf” demek daha doğru buna...
Televizyoncu Yüksel Evsen, “Zenci Bir Türk” adlı bir kitap yazdı ve medya dünyasının iç yüzünü anlattı.
Yüksel Evsen’in bir kitaba sığdırdığı Star TV ve Kral TV maceralarını benim bir köşe yazısıyla aktarmam olanaksız. O yüzden en çarpıcı olanlardan iki tanesini seçtim.
Çünkü ikisi de televizyon dünyasında işlerin nasıl döndüğünün en somut örnekleri...
“A Takımı’nı nasıl bitirdiler?
“Fatih Ediboğlu, büyük iddialarla geldi Star TV’ye... Yıldızımız hiç barışmadı. Kanalı iyi tanıyan bendim, yöneticilikte deneyimli olan ise kendisi.
O zaman Star TV’deki programların çoğu iç yapımdı, ben de bunların genel yönetmenliğini üstleniyordum. Dış yapıma dönmek istiyordu. Yakın ilişkide olduğu birçok firma vardı! Daha AB Plus bir televizyon kanalında çalışmaya alışmıştı.
Fatih Bey, Türk halkına uzak ne kadar proje varsa ekrana sürmek istiyor, bense sokaktan uzaklaşmanın Star TV’ye yaramayacağını düşünüyordum.
Gözüne birçok programı kestirmişti yayından kaldırmak için... Bunlardan biri de “Savaş Ay’la A Takımı”ydı. “A Takımı”nı istemiyordu kanalda... Savaş Ay’la daha önce atv’de birlikte çalıştığı için de söyleyemiyordu. “A Takımı”ndan kurtulmanın tek yolu vardı, programı ateşe atmak.
Cuma günleri atv ile Kanal D dışındaki kanallar için çok zor bir gündü. İki kanalın başarılı dizileri reytinglerin tamamını alıyor, diğerleri nal topluyordu.
Star TV’de cumaları ne denediysek olmadı. Cuma günleri reytinglerimiz hep yerle bir oldu. Fatih Ediboğlu beni yanına çağırdı ve “A Takımı’ artık Cuma günü saat 22.00’de yayınlanacak” dedi.
Programın sorumlusu bendim. Bu hem beni, hem de Savaş Ay’ı ateşe atmaktı. Bu ikimizden de kurtulmanın masa üstü kısa yoluydu. Savaş Abi çok bozuldu bu duruma... “Abi gözünü seveyim sadece sun, yapacaklarıma karışma, hoşuna gitmeyen bir şey olursa da topu bana at dedim” ve rakip kanalların reklama girdiği anlarda en dikkat çekici konulara girdik.
Bizi ateşe atanlar bile reytingler açıklandığında şaşırdı bu işe... 400 - 500 bin liralık dizilerin karşısında 10 bin liralık bir programla 100 program içinden gün beşincisi olduk. İlk haftaki reyting başarımız nedeniyle bizi tebrik eden Fatih Ediboğlu, zamanla “A Takımı’nda çok tartışma çıkıyor, ben daha dingin bir program istiyorum” diyerek bizi yokuşa sürdü ve “A Takımı”nın sonunu getirdi.”
Turnagöl ve Hatipoğlu’nu kim kurtardı?
“Fatih Ediboğlu’nun kaldırmak istediği programlardan biri de Nihat Hatipoğlu’nunkiydi.
“O programı yayından kaldırın” deyince itiraz ettim. “Aman efendim nasıl olur? Maliyeti çok düşük, reytingi yüksek. Yapmayın, etmeyin” desem de dinletemedim. “Bize TGRT sosu katıyor, kurtulalım bu programdan” dedi. “Arzuhan Yalçındağ Doğan ve Aydın Doğan beyin de fikrini alsak. Bu programı beğeniyorlar” dedim ama yanıtı sert oldu:
“Kanalı ben yönetiyorum kardeşim. Aydın Doğan’ın da amma çok sevdiği program varmış. Kimi yayından kaldırmak istesem ‘Aydın Bey sever’ diye odama geliyorsun. Kaldır diyorsam kaldır.”
Haklıydı. Kaldırmak istediği “Sibel Turnagöl ile Kardelen” ve Kadir Çelik’in “Objektif”i için de aynı şeyleri söylemiştim.
Üç programı yayından kaldırdıktan sonraki İcra Kurulu toplantısında Fatih Bey yoktu. Arzuhan Yalçındağ Doğan sinirli bir şekilde bana, “Yüksel’ciğim bu kadar iyi giden programı niye kaldırıyorsunuz?” dedi.
Ertesi gün Doğan Yayın Konseyi’nin toplantısı vardı.
Aydın Doğan’ın yönettiği toplantıya Fatih Ediboğlu ile katıldık. Toplantıda Aydın Bey, Fatih Bey’e seslenip Sibel Turnagöl’ü kast ederek şunları söyledi:
“Yahu bu kız bizim ailemizden biridir dedik. Yine dinletemedik. Kaç kere söyleyeceğim Sibel’in programıyla uğraşma diye.”
Fatih Ediboğlu, ‘Ama efendim reytingleri çok düşük’ deyince Aydın Bey tatlı sert bir üslupla devam etti:
“Düşükse düşük.Saatini değiştir, içiyle oyna, niye kaldırıyorsun? Hem Nihat Hatipoğlu’nun programını da kaldırmışsın. O da kalkmayacak. Bana tekrar söyletmeyin.”
Sonunda benim dediğim oldu ve Türkiye Nihat Hatipoğlu gibi bir ismi kazandı. Yıllarca Star TV’de çalıştıktan sonra Nihat Hatipoğlu, çok iyi paraya Çalık Grubu’na transfer oldu.