''O PROGRAM MESLEK ADINA UTANÇ VERİCİYDİ''

Habertürk Tv'de Başbakan Erdoğan'ın konuk olduğu 'sansürsüz'ü izlediniz mi?

Gücü özgürlüğünde
Habertürk’te Erdoğan’ın konuk olduğu ’sansürsüz’ü izlediniz mi?
Başbakan’a neredeyse ’Bu kadar muhteşem icraatlar yapıyorsunuz da bu medya neden yer vermiyor efendim’ diye soru soran ’gazeteci’yi...
Meslek adına gerçekten utanç vericiydi.

Ahmet Hakan’ın veciz ifadesiyle, Habertürk’ü seyretmeyi midem kaldırmaz. Cevaplardan değil sorulardan dolayı...

Benim içim bir başka acıdı... İzin verirseniz bir anımı paylaşayım bu
sütunda...

Bundan yıllar önce rahmetli Ufuk Güldemir’le Ataköy Marina’da diskotekten bozma bir mekanda Ceylanlar’dan ödünç aldığımız makinelere yayına çıkarmıştık Habertürk’ü...

Sağ olsun eş dost görsel arşivlerini paylaştı... İlk günler düşe kalka, muazzam bir heyecan ve tutkuyla yayına çıktık.

Bir gün kırık dökük sandalyelerin etrafında ayakta duruyoruz. Montaj setinde kurguladığım birkaç kanal kimlik promosunu yayına vereceğim... Teaser’ların sonuna logo koydum ama güçlü bir de slogana ihtiyaç var.
O ilk günlerde Habertürk’ün logosu var ama sloganı yok...
Ufuk Güldemir, ’Bir sloganı olmalı bu kanalın’ dedi...

Düşündüm ve bir anda aklıma gelen iki kelimeyi söyleyiverdim:
’Gücü özgürlüğünde...’

Ufuk saniye tereddüt etmedi, ’Budur... Yaz logonun altına ver yayına’ dedi...
O gün o sloganın marka için kıymetli ve derin bir anlamı vardı.
Dün o anlam kendi kendini iptal ediverdi. Bir anda...
Kimyası değişmişti ve kaçınılmazdı. Oldu...
Bunda Yiğit Bulut’un bir rolü ve günahı olduğuna da inanmıyorum.
Asıl suçlu rahmetli Ufuk...

Gazetecilerin emeğiyle, özgürlüğe duyulan inançla ve arkada (en azından benim şahit olduğum) bir sermaye olmadan kurulan bir kanaldı Habertürk...
Vakıf haline getirip bir gazeteci kolektifi yapabilirdi... Kaldı ki reklam almaya başlamıştı. Tercih etmedi.

Sonuçta kimseye yar olmadı.
Geldiği noktada vaziyet ortada...
Hızına, içerik zenginliğine laf edemem. Ama gücü özgürlüğünden
gelmiyor.

Habertürk’ün gücü Turgay Bey’in madenlerinde...
Eski günlerdeki Habertürk’e, gazetecilerin karar verdiği bir karmanın karşısına Başbakan bu süreçte çıkmak ister miydi?
Gene Yiğit Bulut yönetsin, Ekrem Dumanlı da olsun, Mehmet Tezkan da, Taha Akyol da olsun, Sedat
Ergin de... Hangisi gelmem der?

Çanak soru, yağlama yıkama olmayacak...
Ve asıl mesele şu... Keşke sadece bu durum sadece Habertürk için
geçerli olsa...

İnanın neredeyse tamamı için durum budur... Ve 13 Eylül günü, gördüğüm
o ki bu süreç pekişecek ve hızlanacak...

Serdar AKİNAN / AKŞAM