O İDDİAYA YANIT VERDİ! ÖYKÜ'NÜN YERİNE Mİ GEÇECEK?

“Kuzey Güney” ekibine katılan Merve Boluğur, bu değişikliğin Öykü Karayel'i ikinci plana çekmek için yapıldığı iddiasına yanıt verdi.

Dedikoduları engelleyemem

“Kuzey Güney” dizisi ekibine katılmamdan sonra bazı haberler çıktı. “Öykü Karayel’in rolü azalacak, Merve Boluğur daha ön plana çıkacak” gibi şeyler söylendi. Bu kesinlikle doğru değil. Öykü’nün rolü azalmayacak. Tabii ne söylersen söyle, dedikoduların önüne geçemiyorsun maalesef.

Olaylar çok hızlı gelişti

Diziye katılmam ani oldu, olaylar biraz hızlı gelişti. Kerem Çatay ile bir görüşme yaptık. Sonrasında Zeynep karakteriyle ilgili düşüncelerini paylaştı. Hem çok şaşırdım hem de sevindim. Ay Yapım bir kere... Ayrıca “Küçük Sırlar”ın ardından farklı bir rolle seyirci karşına çıkmak istediğim için Zeynep doğru seçimdi.

Ekranda Cemre Sahnede Ayşe

Öykü Karayel, şu sıralar dizi seti ile tiyatro salonu arasında mekik dokuyor. Genç oyuncu, Tiyatro Krek’in “Güzel şeyler Bizim Tarafta” oyununda, sevdiği adamla kaçıp büyük şehre gelen ve hiç tanımadığı bir çiftin evine sığınmak zorunda kalan Ayşe adlı başörtülü kızı canlandırıyor.

Nevizade Merve diye inledi

Merve Boluğur, “Küçük Sırlar”ın bitmesinden kısa süre sonra kendini Zeynep olarak “Kuzey Güney” setinde buldu. ıtalya’da tasarım okuyan Zeynep ile Kuzey arasında bir aşk doğar mı bilinmez ama Boluğur’un kariyer basamaklarını kendinden emin adımlarla tırmandığı kesin... Süratle artan hayran sayısı da bu gerçeğin altını çiziyor.

Röportaj için oturduk, bulunduğumuz mekanda tüm kafalar size döndü. Her zaman böyle ilgi odağı mısınız?
- “Kuzey Güney” ile birlikte bu ilgi biraz daha arttı çünkü... “Acemi Cadı” daha çok çocuklara hitap ediyordu, “Küçük Sırlar” ise çocuklar ve gençlere... Ama “Kuzey Güney” daha geniş bir kitleye hitap ediyor, o da ilginin artmasına sebep oluyor.

Okulda nasıldınız?
- Tembel bir öğrenciydim. Daha kendi halinde bir kızdım. Popüler de değildim. Merve olarak karakterimin oturması liseden sonra oldu.

Gelelim yeni projeye... Zeynep karakteriyle “Kuzey Güney” ekibine dahil oldunuz. Teklif nasıl geldi?
- Kerem Çatay ile bir görüşme yaptık. Sonrasında Zeynep karakteriyle ilgili düşüncelerini paylaştı. Hem çok şaşırdım hem de sevindim. Ay Yapım bir kere... Ayrıca “Küçük Sırlar”ın ardından farklı bir rolle seyirci karşına çıkmak istediğim için Zeynep doğru seçimdi.

ZEYNEP AŞIK OLMAK İSTİYOR

Zeynep İtalya’da moda okurken ıstanbul’a, babasının yanına dönüyor. Bu bakımdan bir önceki rolünüz Ayşegül’le benzer özelliklere sahip... Siz Zeynep’i nasıl yorumladınız?
- Ayşegül ile kıyaslamanın anlamı yok aslında. Zeynep modaya uyan, kendi ayakları üzerinde duran, cıvıl cıvıl bir genç kız. Çocuksu değil... Ne istediğini çok iyi bilen, samimi ve sabırlı biri. Bana anlatılan buydu, ben de elimden geldiğince Zeynep’e aktarmaya çalışıyorum.

Kuzey daha ilk bölümden Zeynep’e vuruldu. Zeynep’te havalar nasıl?
- Benim değerlendirmem doğru olmaz. Hep birlikte izleyip göreceğiz.

Senaryoyu bir kenara bırakırsanız peki...
- Zeynep aşık olmak istiyor. Ben de oynadığım karakterin mutlu olmasını istiyorum.

ÖYKÜ’NÜN ROLÜ AZALMAYACAK

Sete gelişiniz bir tehdit olarak algılandı. Öykü Karayel’in rolü azalacak, Merve Boluğur daha ön plana çıkacak deniyor...
- Bu kesinlikle doğru değil. Ama dedikoduların önüne geçemiyorsun maalesef. Magazinin cilveleri.

“Kuzey Güney”e setinde ilk gün neler düşündünüz? Hemen adapte oldunuz mu ekibe yoksa kendinizi biraz işin dışında mı hissettiniz?
- Olaylar biraz hızlı gelişti. Dolayısıyla ilk anda bir heyecan vardı. Ama yönetmenim Mehmet Ada bana çok yardımcı oldu, destek verdi. Oyuncular da sonradan gelmişim gibi değil, en başından beri aralarındaymışım gibi davrandı. Aslında benim daha çok karakterle ilgili çekincelerim vardı.

Ne gibi çekinceler?
- Tam oturdu mu karakter gibi... Ama onun zamanla oturtacağımı düşünüyorum.

Zeynep’te en sevdiğiniz özellik ne?
- Pozitifliği.

Siz pozitif değil misiniz?
- Onun kadar değil.

GÖRÜŞMEDEKİ İMAJIM AYşEGÜL’Ü YARATTI

Ben “Küçük Sırlar”dan sonra bir süre arar verirsiniz diye düşünüyordum...
- Bir yıl boyunca sette olduğum için, ben de bir süre çalışmamayı düşünüyordum. Hem dinlenirim, hem kendime bir şeyler katarım, bu süreç benim için bir yenilik olur diyordum. Sadece üç ay tatil yapmışken, tam yeri ve tam zamanında istediğim gibi bir işe başlayabildim. Bu büyük şans...

“Küçük Sırlar” öncesi hep çocuksu rollerin yüzüydünüz. Dizinin bu anlamda bir milad olduğunu düşünüyor musunuz?
- Doğru, o projeye kadar hep daha çocuksu, daha naif roller gelirdi. “Küçük Sırlar”a başlarken bu tatlı kız, seksapeli bu kadar ön planda birini nasıl oynar diye çok düşündüm. Ama oyunculuk bunu gerektiriyor. O karakteri hayata geçirmeliydim. Bu biraz da Timur Savcı’nın iyi gözü diyebilirim. Çünkü görüşmeye ilk gittiğimde kırmızı rujum vardı ve saçlarım yine bu renkti. ınsanlar Ayşegül’le birlikte kırmızı ruj sürmeye başladığımı düşünüyorlar ama öyle değil. ımajımın görüşmeye gittiğim günkü gibi kalması istendi benden.

ÜNLÜYÜZ AMA BıZ DE ıNSANIZ

Eksikliğini duyduğunuz ya da bu kadarı fazla dediğiniz yönleriniz var mı?
- İnsanın rekabeti kendisiyledir. Ben de sürekli kendimle yarışır haldeyim. Memnuniyetsizliğim çok fazla. Sürekli mükemmeli arama durumundayım. Bu bir anlamda iyi çünkü beni motive ediyor. Ama aynı zamanda yıpratıcı da. Eksiklik mi yoksa iyi bir şey mi, bunun kararını hâlâ veremedim.

Yaptığınız işten yorulduğunuz, her şeyi geride bırakıp gitmek istediğiniz anlar oluyor mu?
- Gerçekten idealleriniz varsa hiçbir şeyi geride bırakmak istemezsiniz. Bunaldığım anlar tabii ki oluyor ama sonuçta istediğim işi yapıyorum. Üstüne de yaptığım işin geri dönüşünü sevgiyle alıyorum, bu çok büyük bir tatmin.

Hayranlar bazen ilginin dozunu kaçırabiliyor, sevgi gösterisini abartabiliyorlar. Sizin başınıza hiç böyle bir olay geldi mi?
- Evet... “Acemi Cadı” zamanıydı... Taksim-Nevizade’ye gittik. Tam mekandan çıkarken benim adıma tezahürat yapmaya başladılar. Maç tezahüratlarından farksız, ortalık inliyor. Utanıyorum bir yandan da, çünkü herkes bize bakıyor. Ama gerçekten güzel bir duygu, kim böyle sevilmek, ilgi görmek istemez ki?

Fotoğraflarınız çekildiğinde ne söyleniyor ne de muhabirlerle tartışıyorsunuz... Ünlü olma fikrine alıştınız mı?
- Bu işimin bir getirisi, niye söyleneyim ki? Magazinin tam ortasındayım, bundan kaçmam mümkün değil. Karşımdakilere de saygım var; görüntü alacaklar, çekecekler tabii. Keşke her zaman doğru haber de yapabilseler. Ünlüyüz ama biz de insanız, bizim de ailelerimiz var. Görüntü alındığı için değil, asılsız haberler çıktığı için birçok insan kendini geri çekiyor zaten.

SİNEMA KONUSUNDA ACELECİ DEĞİLİM

Ufukta bir sinema filmi var mı?
- Sinema diziye göre bir tık önde... ınsanların hatırında kalan, daha gerçek bir durum... O yüzden sinema konusunda seçiciyim, aceleci davranmıyorum. Serdar Akar ile çalışmayı özellikle isterim ama... Fatih Akın, Çağan Irmak ile başlayan uzun da bir yönetmen listem var. Amacım iyi bir karakter oyuncusu olabilmek. Ve bunun için sinema filmi yapmam şart.

EVDE NE BULURSAM BOYARIM

Dizi çekimlerinden arta kalan zamanda neler yapıyorsunuz?
- En büyük hobim cam boyamak. Evde ne bulursam boyuyorum. Hatta geçenlerde babam bir cam bardakla gelip “evdeki her şeyi boyadın, benim bardağımı da boya bari” dedi. Beni büyük ölçüde rahatlatan bir hobi. Onun dışında köpeğimle zaman geçiriyor, bir de spor yapıyorum.

Topuklu ayakkabı da bir tutku mu sizin için?
- Topuklu ayakkabıyı severim. ınsanı güçlü gösteren, keyfini yerine getiren bir eşya... Benim için parfüm ve topuklu ayakkabı çok önemli. Parfüm ve topuklu ayakkabı havanızı bir anda değiştirebilir. Moralim bozuk bile olsa topuklu ayakkabı giydiğimde iyi hissediyorum.

Hürriyet