O gazeteciden Zekeriya Öz röportajına yanıt; O ünlü gazeteci benim!
Ergenekon davası savcısı Zekeriya Öz, Bugün gazetesi yazarı Nazlı Ilıcak'a dün bir röportaj vermiş ve hükümetin dava sürecine baskılarına dair çok çarpıcı açıklamalar yapmıştı.
Ergenekon davası savcısı Zekeriya Öz, Bugün gazetesi yazarı Nazlı Ilıcak'a dün bir röportaj vermiş ve hükümetin dava sürecine baskılarına dair çok çarpıcı açıklamalar yapmıştı.
"ÜNLÜ GAZETECİYİ ERGENEKON'A EKLE DEDİLER"
Öz, verdiği röportajda "Ergenekon soruşturmasında da Yürütme Organı’nın, çeşitli kademelerinde müdahale girişimleri ve bana iletilen istekler oldu ancak hiçbirisini kesinlikle yerine getirmedim. Hatta dosya, bu nedenle elimden alınmak bile istendi. Bir tanesini örnek olarak verebilirim: AK Parti hükümetine muhalif olan ve eleştirel yazılar yazan ünlü bir gazetecinin, ısrarla soruşturma kapsamına alınmak istendiğini fark ettim. Herhangi bir delil olmadığı için her defasında bu gazeteciyi soruşturmaya dahil etmedim. Ancak bu konudaki ısrarı fark edip polislere sorunca, gazetecinin soruşturmaya dahil edilip tutuklanması konusunda çok üst düzeyden gelen baskılar ve talimatlar olduğunu öğrendim." demişti.
ÇÖLAŞAN: "O GAZETECİ BENDİM"
Öz'ün bu itirafı üzerine bugün de Sözcü yazarı Emin Çölaşan, konuyu köşesine taşıdı. Çölaşan, "Söyleşiyi okuyunca, sözü edilen “Ünlü (!)” gazetecinin ben olduğum ortaya çıktı. Savcının çok üst düzey dediği kişi de Tayyip'ten başka kim olabilir." yazdı.
Çölaşan şöyle sürdürdü yazısını:
Bu aşamada Nazlı Ilıcak soruyor:
“İsmini vermediğiniz kişi Emin Çölaşan olabilir mi? Zira Çölaşan ‘Başbakan beni dinletti’ diye yazmıştı.”
Yanıt:
“Şüphe üzerine dinlemeye alınmış, ancak örgütsel bir irtibatı görülmediği için soruşturmaya dahil edilmemiştir.”
* * *
Bu anlatılanlar 2007-2009 arasında oluyor. O sırada ben (2007 Ağustos ayında) Tayyip’in bastırmasıyla Hürriyet gazetesinden kovulmuşum ve boştayım. Bilgi Yayınevi’nde oturmuş, kitaplar yazıyorum.
Eğer o günlerde gazetede yazıyor olsam, Ergenekon konusuna ister istemez balıklama dalacak ve belki ben de tutuklanmış olacaktım.
Telefonlarımın dinlendiğini de biliyordum çünkü iddianameler açıklandıkça benim başkalarıyla yapmış olduğum suç içermeyen geyik muhabbetlerinin bile oltaya takılmış olduğunu görüyordum.
Şimdi bu durumda Zekeriya Öz doğru mu söylüyor? Yani paçayı Tayyipgillerden gelen baskılara rağmen savcının yürekliliği ve cesareti sayesinde mi kurtarmış oluyorum?
Bunu bilmem mümkün değil…
"ÜNLÜ GAZETECİYİ ERGENEKON'A EKLE DEDİLER"
Öz, verdiği röportajda "Ergenekon soruşturmasında da Yürütme Organı’nın, çeşitli kademelerinde müdahale girişimleri ve bana iletilen istekler oldu ancak hiçbirisini kesinlikle yerine getirmedim. Hatta dosya, bu nedenle elimden alınmak bile istendi. Bir tanesini örnek olarak verebilirim: AK Parti hükümetine muhalif olan ve eleştirel yazılar yazan ünlü bir gazetecinin, ısrarla soruşturma kapsamına alınmak istendiğini fark ettim. Herhangi bir delil olmadığı için her defasında bu gazeteciyi soruşturmaya dahil etmedim. Ancak bu konudaki ısrarı fark edip polislere sorunca, gazetecinin soruşturmaya dahil edilip tutuklanması konusunda çok üst düzeyden gelen baskılar ve talimatlar olduğunu öğrendim." demişti.
ÇÖLAŞAN: "O GAZETECİ BENDİM"
Öz'ün bu itirafı üzerine bugün de Sözcü yazarı Emin Çölaşan, konuyu köşesine taşıdı. Çölaşan, "Söyleşiyi okuyunca, sözü edilen “Ünlü (!)” gazetecinin ben olduğum ortaya çıktı. Savcının çok üst düzey dediği kişi de Tayyip'ten başka kim olabilir." yazdı.
Çölaşan şöyle sürdürdü yazısını:
Bu aşamada Nazlı Ilıcak soruyor:
“İsmini vermediğiniz kişi Emin Çölaşan olabilir mi? Zira Çölaşan ‘Başbakan beni dinletti’ diye yazmıştı.”
Yanıt:
“Şüphe üzerine dinlemeye alınmış, ancak örgütsel bir irtibatı görülmediği için soruşturmaya dahil edilmemiştir.”
* * *
Bu anlatılanlar 2007-2009 arasında oluyor. O sırada ben (2007 Ağustos ayında) Tayyip’in bastırmasıyla Hürriyet gazetesinden kovulmuşum ve boştayım. Bilgi Yayınevi’nde oturmuş, kitaplar yazıyorum.
Eğer o günlerde gazetede yazıyor olsam, Ergenekon konusuna ister istemez balıklama dalacak ve belki ben de tutuklanmış olacaktım.
Telefonlarımın dinlendiğini de biliyordum çünkü iddianameler açıklandıkça benim başkalarıyla yapmış olduğum suç içermeyen geyik muhabbetlerinin bile oltaya takılmış olduğunu görüyordum.
Şimdi bu durumda Zekeriya Öz doğru mu söylüyor? Yani paçayı Tayyipgillerden gelen baskılara rağmen savcının yürekliliği ve cesareti sayesinde mi kurtarmış oluyorum?
Bunu bilmem mümkün değil…