O AÇIKTAN ASKER, BU İSE ÖRTÜLÜ ASKER! ALİ BAYRAMOĞLU OKTAY EKŞİ'YE ÇATTI!..

Başbuğ gibilerine itirazlar, ortak tepkileri her yana yayılmış Ekşi zihniyeti engelliyor.

O açıktan asker, bu ise örtülü asker

Askeri zafiyetle ilgili uyarıda bulananları dikkate alacağına, bu zaafları kapayıp, bunların hesabını vereceğine, 15 günde verilen 15 şehidi açıklayacağına soru soranları hainlikle suçluyor.

Bunu Genelkurmay Başkanı yapıyor.

Ne hakla?

Denebilir ki, ordu ve komutanı sıkışmıştır, kışlasına geri çekilirken tepki vermektedir. Askeri konularla ilgili eleştirilerde tahammül gösteremeyecek kadar bir asabiyet içindedir. Ve askerin bağırıp çağırması, kullandığı sıfatlar içine düştüğü aciz durumu biraz daha derinleştirmekten başka işe yaramamaktadır.

Evet, işin analiz tarafı belki böyle...

Ama bu durum hain, mütareke basını suçlamasını bu toplumun, basının ve gazetecilerin sineye çekmesini beraberinde getirmez.

Kural basit ve açıktır.

Böyle durumlarda demokratik hukuk devletlerinde generaller görevlerinden alınırlar.

Olmadı meslek kuruluşları harekete geçer ve generallerden hesap sorar.

Olmadı gazeteler tek tek bir araya gelir ve itiraz ederler.

Bunlar bizde hâlâ olmuyor, olamıyor...

Tersine Genelkurmay Başkanı’nın tavrı ve tarzını daha da köpürtüyoruz.

Örnek pekçok...

İşte Oktay Ekşi, Basın Konseyi Başkanı bakın neler diyor:

"Dünya Basın Özgürlüğü günü herkesin düşüncelerini özgürce ifade etmesinin evrensel bir değer olduğunu hatırlatmayı öngörür. Orgeneral Başbuğ’un sözleri bir kısım medya tarafından kabul edilmese yahut tepkiyle karşılansa bile ifade özgürlüğü çerçevesi içinde değerlendirilmesi gereken düşüncelerdir..." (Taraf 4 Mayıs 2010)

Başbuğ’un açıklamasından daha vahim bu açıklama...

En azından o açıktan asker, bu ise örtülü asker...

Gazetelere ve gazetecilere meşru sorularından dolayı hain demek ya da herhangi birini farklı görüşlerinden dolayı uluorta hain ilan etmek ne zamandan beri düşünce özgürlüğüne girmektedir.

Gerçek kişilerle tüzel kişiler arasındaki fark ne zamandan beri ortadan kalkmıştır? Başbuğ’un bir tüzel kişiliği temsil ettiğini nasıl unutulabilir?

Oyun değil bu...

Elinde silah bulunduran güvenlik gücünü temsil etmeleri itibariyle, askerilerin siyasi konularda görüş beyan etmeleri, tüm demokratik hukuk devletlerinde sıkı sıkıya yasaklanmıştır.

Aksi hareket edenler rütbeleri, görevleri, ifadeleri ne olursa olsun derhal görevden alınırlar...

ABD’de ordu komutanı, İngiltere’de Genelkurmay Başkanı açıklamaları nedeniyle görevinden olmuştu geçtiğimiz yıllarda...

Hasan Cemal’in 31 Mart 2010 tarihli şu yazısını hatırlar mı acaba Oktay Ekşi:

"Sarkozy, hükümeti eleştiren bir binbaşıyı görevden aldı. Binbaşı, Fransız jandarmasında görev yapıyormuş. Hükümetin jandarmayı İçişleri Bakanlığı’na bağlayan yasal düzenlemelerini bir dergide çıkan makalesiyle eleştirmiş.

Bunun üzerine oluşturulan bir komisyon, binbaşı hakkında soruşturma yaparak karara varmış:

Jandarma binbaşı siyasal bir meseleye karışmış, taraf olmuş, böylece disiplin suçu işlemiştir.

Binbaşı ifade özgürlüğüne sığınarak kendini savunurken, soruşturma heyeti de, cumhuriyet rejiminde askeri yetkililerin siyasal konularda açıklama yapmalarının yasalara aykırı olduğunu anımsatmış.

Bunun üzerine jandarma binbaşı, altında Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin de imzasının bulunduğu bir talimatla görevden alınmış...

Fransa’dan gelen bu haberin altını neden çizdiğim malum. Bu pencereden Türkiye’nin hallerine bakınca çok uzun yıllardır perişanları oynamaktayız.

Fransa’da binbaşıya uygulanan bu ilke Türkiye’de de geçerli kılınsa, herhalde bizim memlekete örneğin genelkurmay başkanı dayanmazdı, komutan dayanmazdı..."

Dayanıyor ve bu aslında Oktay ekşi gibiler sayesinde mümkün olu-yor...

Tersten söyleyelim:

Başbuğ gibilerine itirazlar, ortak tepkileri her yana yayılmış Ekşi zihniyeti engelliyor.

Tarih onun gibileri hatırlayacaktır.

Ali Bayramoğlu/Yeni Şafak