NURTOPU GİBİ BİR KOMEDİ DİZİMİZ OLDU, ÜSTELİK GERÇEKTEN GÜLDÜRÜYOR!

Medyaradar sinema-tv yazarı Murat Tolga Şen, Kanal D'de dün akşam ilk bölümü yayınlanan Yalan Dünya dizisini nasıl buldu?

Yalan Dünya, Gerçek Komedi!

"Nurtopu gibi bir komedi dizimiz oldu, üstelik gerçekten güldürüyor..."

"Gülse Birsel seyirciyi çatlatırcasına güldürürken bir yandan da töre dizileri ve özellikle yan kanaldaki rakibiyle dalga geçiyor!"

Dizilerimiz artık sinema filmlerimizden daha uzun! Sadece süre değil bütçe bakımından da sinema işleriyle yarışır hale geldiler. Üstüne üstlük bugün bir de Hürriyet gazetesinde çıkan ve bir sinema filminin afişini aratmayan Yalan Dünya posterini görünce neden olmasın dedim? Neden dizilerin de sinema filmleri gibi kritikleri olmasın!

Şimdiye kadar yüzlerce film kritiği yazdım ve okurla paylaştım ama bu benim için bir ilk... Aslında bu ilkin, Avrupa Yakası gibi tüm sezonlarını büyük bir keyifle izlediğim, TV için en gerekli insanlardan biri olduğunu düşündüğüm ve uzak kalmasına üzüldüğüm Gülse Birsel’in yeni dizisine denk geldiği için oldukça mutluyum. Bir o kadar da tedirgin!

Çünkü ulusal kanalların hemen hepsi "tutmamış diziler mezarlığı"na dönüşmüş durumda... Onlarca iyi işte verilen onca emek "reyting canavarı"nın sivri dişlerinde çiğnenerek heba oldu gitti. Ya bu sefer de öyle olursa ve castingine, setine, senaryosuna bu kadar çaba gösterilmiş bir şey iyi çıkmazsa ya da öyle algılanırsa... Malum, yeni başlayan dizilerin ancak bir kaç bölümlük atış hakkı var.

Fakat tüm bu kara düşünce bulutları ilk bölümü izlerken dağıldı ve yerini kahkahaya, keyfe bıraktı. Hanımlar, beyler Gülse Birsel kendini özletmişken dönüyor, hem de ne dönmek!

Sinema ya da TV farketmez eğer komedi çekiyorsanız, kendiliğinden güldürme yeteneği olmayan oyuncularla dolu bir kadroyla boşa çabalarsınız. Cast için gerçekten nokta atışları yapmanız gerekir. Ertem Eğilmez ustanın elinden çıkma o muhteşem "Arzu Film" yapımlarının sırrı da budur aslında... Gülse Birsel bir kez daha hiç eksiksiz şekilde doğru insanlarla yola çıkmış gibi görünüyor.

Gülse Birsel TV’den uzak kaldığı zaman zarfında seyirci olmaktan vazgeçmemiş ama dizilerin geldiği noktaya ve özellikle yapımcılar tarafından yaşatılan emek sömürüsüne hınç duymuş, bileylenmiş belli ki... Daha ilk bölümde, "Fırat’ın Yazgısı" sekanslarında rakip kanalda oynayan "Hayat Devam Ediyor" dizisine sataşmaktan, TV işlerinin seyircinin hislerini sömürmesini iğnelemekten geri durmuyor. Neredeyse dalgasını geçerek meydan okuyor! Şehirlinin köylüden intikam alması olarak dahi algılanabilir bu durum. Cihangir, Güneydoğu’ya karşı... Mahsun Kırmızıgül izlediyse epey bir öfkelenmiştir, zaten izlemese bile çoktan haberi olmuştur. Anladığım kadarıyla bu nüktendanlık hali Yalan Dünya’nın karakteristiğini oluşturacak.

Şehirde yaşayan herkes biraz delidir önermesini doğrulayacak özelliklerle donatılmış tiplemelerin ilerleyen bölümlerde kendi hayran kitlelerini yaratacakları, "sert", "serin" "adamın dibisin" gibi lafların sloganlaşacağı çok belli. Memleketin mazbut, muhafazakar ailesi ile bohem, entelektüel ama parasız dizi oyuncularını bitişik dairelerde aynı terasta buluşturmak çok iyi fikir.

Gülse Birsel zaten Avrupa Yakası’ndan bu tür ilişkiler denklemlerinin ustası. Oyuncuların hepsi çok başarılı ama ilk bölümde öne çıkan karakterler evin intihara ve yurtdışına çıkmaya meyilli oğlu Orçun ve nevrotik oyuncu tiplemesi (tipleme denemez aslında.. Böylelerinden çok var) Açılay (Nihal Yalçın) oldu. Sarp Apak’ta Kavak Yelleri dizisinde boşa çektiği küreklerin acısını çıkartırcasına keyifle oynuyor. Bu bölümde pek değil ama ilerleyen zamanda alışacağım tip ise Olgun Şimşek’in elinden çıkma üç kağıtçı damat Selahattin oldu. Avrupa Yakası’nın Burhan beyi ile Orhan Gencebay karışımı tip görüntüde komik ama daha oturmamış. İlk bölüm için yine de çok başarılı elbette... diğer tiplemesi "oyuncu Ahmet"i daha çok sevmiş gibi... Yetenekli oyuncu Füsun Demirel (Festivallerde bolca sohbet ettiğimiz Füsun ablamız) ilk bölümde meydanı gençlere bırakmış gibi görünse de ilerleyen zamanda Servet hanım karakterinde harikalar yaratacaktır. Kızı Gülistan’ı oynayan Hasibe Eren’le Sıdıka’dan anne - kızı oynamaya alışıklar zaten.

Yazıyı uzatıp sıkıcılaştırmamak için Beyaz’dan ve diğerlerinden bahsetmiyorum ama onlar da kendi sahnelerini yükseltmeyi ve eğlendirmeyi ilk bölümden başarıyorlar.
Sitcom’larda alışık olduğumuz dar mekanlar yerine bir sokak yaratmayı deneyen ve başaran ekibin ilk bölüm sıkıntısı ses işçiliği üzerine... Özellikle dış mekan çekimlerinde oyuncuların ne dediğini anlamak pek mümkün olmadı. Figürasyon da bu kadar belli ederek oynamasa ve biz oranın gerçekten bir sokak olduğuna inansak sanki daha iyi olacak...

Uzun lafın kısası; Yalan Dünya TV’ye alıştığımız keyfi ve kaliteyi getirecek müthiş bir iş... Çene ağrıtacak bir gülme hali yaratabiliyor ve biter bitmez yeniden izleme isteği uyandırıyor. Komedi uzatmayı sevmez. Dizilerin mecbur bırakıldığı metraj yüzünden sebebiyle bazı sahnelerin sündüğünü düşünüyorum ama diğer dizilerdekinin aksine seyirciye geçmeyen bir zaaf bu. Çok uzun zaman sonra önümüzdeki Cuma’nın bir an önce gelmesini iple çekiyor olacağım. Ayrıca dizide Gönül Ülkü Özcan’ı gördüğümde kalbimin ısındığını ve Gazanfer babayı çok özlediğimi farkettim. Bunun ve her şey için teşekkürler Gülse Birsel... Yalan Dünya’nın gerçek kahkası olmaya devam et...

twitter/murattolga