Numan Kurtulmuş'tan Dündar ve Gül yorumu: Keşke tutuksuz yargılansalar
Basın Konseyi yöneticilerini kabul eden Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Dündar ve Gül'le ilgili açıklamalarda bulundu.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Cumhuriyet gazetesinin tutuklu yöneticileri Can Dündar ve Erdem Gül için, “Sayın Başbakanımız da belirtmişti, ben de söylüyorum, keşke tutuksuz yargılansalardı” dedi. Kurtulmuş, Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç ve beraberindeki yüksek kurul üyelerini, dün İstanbul Harbiye’de TRT Radyoevi’nde kabul etti. Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürü Ahmet Göktürk İnan, TRT Genel Müdürü Şenol Göka ve Anadolu Ajansı Genel Müdürü Şenol Kazancı’nın da bulunduğu toplantıda Başkan Türenç ve yüksek kurul üyeleri, tutuklu gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül’ü hatırlattılar.
‘7 bin işsiz gazeteci var’
Pınar Türenç, “Son 8-10 yılda 7 bin işsiz gazeteci var. Cezaevlerinde inde 30’u aşkın tutuklu gazeteci var. Öncelikli talebimiz, sadece habercilik yaptığı için tutuklu olan meslektaşlarımızın salıverilmeleri. Bu normal bir görüntü değil. Türkiye’yi ziyaret eden yabancılara bu konuyu anlatmakta güçlük çekiyoruz. Ayrıca büyük şirketlerin ilan ve reklamlarını ‘Yandaş’ dediğimiz gazetelere verme gerçeği var. Basının yüzde 80’i böyle. Son örneğini Yeni Şafak ve Yeni Akit’te yaşadığımız basın kuruluşlarına saldırıları da kınıyoruz” dedi.
Türenç, Can Dündar ve Erdem Gül ile Basın Konseyi olarak görüşmek istediklerini, bu konuda 8-9 başvuru yaptıklarını ancak yanıt alamadıklarını da hatırlattı.
Kayyım eleştirisi
Yüksek Kurul üyesi Orhan Birgit ise, “Tutuklu arkadaşlarımız sadece haber alma ve iletmeden tutukludurlar. Can Dündar ve Erdem Gül’e ‘casusluk’ gibi çok ağır bir suç isnat edilmeye çalışılıyor. Böyle ağır ve haksız bir durumun ortadan kaldırılması gerekir. Ayrıca medyaya kayyım atanması uygulaması ile karşı karşıyayız. Utanarak ve üzülerek söylüyorum ki, kayyım atamak medya kuruluşlarının el değiştirmesi demektir.
Kayyımla yönetilen bir gazete, bir partimizin sözcüsünün inancını istismar konusu yaptı. Bu gazetenin kayyımlarının görevine son verilmesi gerekir” diye konuştu.
Orhan Birgit, Silivri Cezaevi önündeki basın nöbetlerini de hatırlatarak şöyle devam etti: “Bu konu elinizden kaçtı. Nöbeti Mete Akyol başlattı, birkaç gün sonra unutulur sanırken, yurtdışından gelenler de artık katılıyor. Gittikçe yayılıyor. Bir gün gelecek, bakan olarak beraber nöbet tutacağız.”
‘Bugün daha kötü...’
Birgit’in bu sözleri, toplantıya katılanları güldürdü. Turgut Kazan da, yargı sisteminden yakınarak, “Sulh ceza yargıçlığı sisteminde öyle tuhaf uygulamalar var ki, şaşırırırsınız” diye anlattı. Kazan, kayyım sisteminin ise eskiden TMSF eliyle gazete el değiştirmesinin yerini aldığına işaret etti.
Hüsamettin Cindoruk da, “Ben 1958- 1960 arasında gazeteciler sendikası avukatıydım, şimdiki durum o yılları andırıyor. Ancak bugün daha kötü, çünkü o zaman tutuklamalar yoktu” görüşünü savundu.
Türkiye’nin hassas bir dönemden geçtiğini söyleyen Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ise, basın özgürlüğü ile ilgili 3 temel kural olduğunu söyledi. Kurtulmuş, “Medya etik kurallara ve özdenetime önem vermeli, insan onuru korunmalı ve ulusal çıkarlar konusunda hassasiyet gösterilmeli” dedi.
Can Dündar’la Erdem Gül’ün tutuksuz yargılanmaları gerektiğini söyleyen Kurtulmuş, “Sayın Başbakanımız da böyle düşündüğünü söylemişti. Ayrıca cezaevinde kendileriyle görüşülmesi için yaşanan sıkıntıları da Adalet Bakanımıza ileteceğim” dedi.
‘7 bin işsiz gazeteci var’
Pınar Türenç, “Son 8-10 yılda 7 bin işsiz gazeteci var. Cezaevlerinde inde 30’u aşkın tutuklu gazeteci var. Öncelikli talebimiz, sadece habercilik yaptığı için tutuklu olan meslektaşlarımızın salıverilmeleri. Bu normal bir görüntü değil. Türkiye’yi ziyaret eden yabancılara bu konuyu anlatmakta güçlük çekiyoruz. Ayrıca büyük şirketlerin ilan ve reklamlarını ‘Yandaş’ dediğimiz gazetelere verme gerçeği var. Basının yüzde 80’i böyle. Son örneğini Yeni Şafak ve Yeni Akit’te yaşadığımız basın kuruluşlarına saldırıları da kınıyoruz” dedi.
Türenç, Can Dündar ve Erdem Gül ile Basın Konseyi olarak görüşmek istediklerini, bu konuda 8-9 başvuru yaptıklarını ancak yanıt alamadıklarını da hatırlattı.
Kayyım eleştirisi
Yüksek Kurul üyesi Orhan Birgit ise, “Tutuklu arkadaşlarımız sadece haber alma ve iletmeden tutukludurlar. Can Dündar ve Erdem Gül’e ‘casusluk’ gibi çok ağır bir suç isnat edilmeye çalışılıyor. Böyle ağır ve haksız bir durumun ortadan kaldırılması gerekir. Ayrıca medyaya kayyım atanması uygulaması ile karşı karşıyayız. Utanarak ve üzülerek söylüyorum ki, kayyım atamak medya kuruluşlarının el değiştirmesi demektir.
Kayyımla yönetilen bir gazete, bir partimizin sözcüsünün inancını istismar konusu yaptı. Bu gazetenin kayyımlarının görevine son verilmesi gerekir” diye konuştu.
Orhan Birgit, Silivri Cezaevi önündeki basın nöbetlerini de hatırlatarak şöyle devam etti: “Bu konu elinizden kaçtı. Nöbeti Mete Akyol başlattı, birkaç gün sonra unutulur sanırken, yurtdışından gelenler de artık katılıyor. Gittikçe yayılıyor. Bir gün gelecek, bakan olarak beraber nöbet tutacağız.”
‘Bugün daha kötü...’
Birgit’in bu sözleri, toplantıya katılanları güldürdü. Turgut Kazan da, yargı sisteminden yakınarak, “Sulh ceza yargıçlığı sisteminde öyle tuhaf uygulamalar var ki, şaşırırırsınız” diye anlattı. Kazan, kayyım sisteminin ise eskiden TMSF eliyle gazete el değiştirmesinin yerini aldığına işaret etti.
Hüsamettin Cindoruk da, “Ben 1958- 1960 arasında gazeteciler sendikası avukatıydım, şimdiki durum o yılları andırıyor. Ancak bugün daha kötü, çünkü o zaman tutuklamalar yoktu” görüşünü savundu.
Türkiye’nin hassas bir dönemden geçtiğini söyleyen Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ise, basın özgürlüğü ile ilgili 3 temel kural olduğunu söyledi. Kurtulmuş, “Medya etik kurallara ve özdenetime önem vermeli, insan onuru korunmalı ve ulusal çıkarlar konusunda hassasiyet gösterilmeli” dedi.
Can Dündar’la Erdem Gül’ün tutuksuz yargılanmaları gerektiğini söyleyen Kurtulmuş, “Sayın Başbakanımız da böyle düşündüğünü söylemişti. Ayrıca cezaevinde kendileriyle görüşülmesi için yaşanan sıkıntıları da Adalet Bakanımıza ileteceğim” dedi.