Nilgün Bodur'un kitabındaki o ifade Anne Frank'ın mı?
Yazar Nilgün Bodur'un büyük başarı yakalayan son kitabı "Sen Gittin Ya Ben Çok Güzelleştim" isimli kitabındaki bir sözün alıntı iddiası tartışmalara neden oldu.
Teyit.org, sosyal medya fenomeni Nilgün Bodur’un “Sen Gittin Ya Ben Çok Güzelleştim” adlı kitabında, 2. Dünya Savaşı’nda toplama kamplarında öldürülen Anne Frank'e ait bir cümleyi kullandığı iddiasını araştırdı.
Teyit.org’dan Ali Osman Arabacı’nın araştırması aynen şöyle:
Her şey, Nazilerin İkinci Dünya Savaşı’nda tüm Avrupa’yı istila etmesiyle başladı. Hollanda’da Nazilerden saklanan Anne Frank isimli Yahudi bir kız, kendisine 13. yaş günü hediyesi olarak verilen deftere 12 Haziran 1942 ile 1 Ağustos 1944 yılları arasında çeşitli notlar düştü. Aslında Anne’nın babası Otto Frank, 1933 yılında Nazilerin Almanya’da iktidara gelmesinden sonra ailesini Hollanda’ya taşımayı başarmıştı. Ancak, 10 Mayıs 1940’ta Almanlar Hollanda’yı da işgal etti ve ailenin bu ülkedeki geleceği de tehlikeye girdi. Anne Frank’ın kız kardeşi Margot Frank’ın 5 Haziran 1942’de çalışma kampı için çağrılmasından sonra baba Otto Frank, Amsterdam Prinsengracht 263’de yer alan dükkanında ailesinin geri kalanlarının saklanabileceği gizli bir bölüm inşaa etti.
Prinsengracht 263’deki gizli bölmede yaklaşık iki yıl yaşayan Anne Frank, günlüğüne son notunu 1 Ağustos 1944’te düştü ve gizli bölme 4 Ağustos 1944’te açığa çıkarıldı. Bunun üzerine Anne Frank tutuklanarak 8 Ağustos 1944’te Hollanda’da bulunan Westerbork toplama kampına gönderildi. Daha sonra Hollanda’dan sınır dışı edilen Anne, Polonya’da bulunan Auschwitz toplama kampına götürüldü. Anne’nın son durağı ise Almanya’da bulunan Bergen-Belsen toplama kampı oldu. Anne Frank, Bergen-Belsen toplama kampında Mart 1945’te Tifüs hastalığından hayatını kaybetti.
Anne Frank’ın, Bergen-Belsen toplama kampında hayatını kaybetmesinden yaklaşık 75 yıl sonra yazar Nilgün Bodur, Haziran 2018’de “Sen Gittin Ya Ben Çok Güzelleştim” isimli bir kitap yayımladı. Destek Yayınları’ndan çıkan kitap çok satanlar listelerine de girerek şimdiye kadar 110. baskıya ulaştı. Bodur’un bahsi geçen kitabı geçtiğimiz günlerde intihal iddialarıyla gündeme geldi.
İddialara göre Nilgün Bodur “Sen Gittin Ya Ben Çok Güzelleştim” isimli kitabında, Anne Frank’a ait olan bir sözü değiştirerek kendi kitabına eklemişti. Buna göre, Anne Frank’a ait olduğu belirtilen “Ölüler yaşayanlardan daha çok çiçek alır. Çünkü pişmanlık minnetten daha güçlüdür.” cümlesi Bodur’un kitabında, “Unutmayın ölüler her zaman yaşayanlardan daha fazla çiçek alır. Çünkü pişmanlık minnetten daha çok acıtır.” şeklinde yer alıyordu.
Bir kullanıcı tarafından Twitter’da paylaşılan iddia yaklaşık 82 bin kişi tarafından beğenildi. Daha sonra Twitter’da gündem olan Nilgün Bodur hakkında ise birçok mizahi paylaşım da yapıldı. Uşak Belediyesi de tartışmaya dahil olarak konu hakkında bir tweet attı ve tweet 42 bin kişi tarafından beğenildi.
Bahsi geçen söz Anne Frank’a mi ait?
Nilgün Bodur’un kitabında geçen söz ile Anne Frank’a atfedilen sözün birbirine benzediğine kuşku yok. Ancak, Anne Frank’ın hatıralarında böyle bir söz bulunmuyor. Sözler internette Anne Frank’a atfedilerek uzun süredir Türkçe ve İngilizce olarak paylaşılıyor.
Anne Frank’ın Hatıra Defteri isimli kitap Türkiye’de farklı yayınevleri tarafından halen basılıyor. Farklı çevirmenler tarafından Türkçe’ye kazandırılan günlüklerde “çiçek” kelimesi üzerinden bir tarama yapan teyit.org bahsi geçen söze rastlamadı. Epsilon ve İş Bankası Kültür Yayınları tarafından basılan Anne Frank’ın Hatıra Defteri isimli kitapta yaklaşık 10 yerde “çiçek” kelimesinin geçtiğini söylemek mümkün. Ancak kitapta geçen “çiçek” ifadeleri Anne Frank’a ait olduğu iddasıyla paylaşılan cümleden farklılıklar barındırıyor. Kitapta “çiçek” ifadesinin geçtiği cümleler genellikle Anne’nın saklandığı yere gelen çiçekleri ya da doğum günü hediyesi olarak insanlara verilen çiçekleri karşılıyor.
İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan kitabın düzeltmenliğini yapan Onur Caymaz da Twitter üzerinden yaptığı açıklamada bahsi geçen sözlerin Anne Frank’ın Hatıraları isimli kitapta bulunmadığını belirtti.
Anne Frank’a ait olduğu iddiasıyla paylaşılan sözün İngilizce versiyonu ise “Dead people receive more flowers than the living ones because regret is stronger than gratitude” şeklinde. Sözün, Goodreadsisimli internet sitesinde Anne Frank’a ait olduğu iddiasıyla paylaşıldığı görülebiliyor. Benzer şekilde başka kaynaklarda da sözün Anne Frank’a atfedildiği fark ediliyor. Hatta sözlerin Amazon.com’da satılan bir not defterinin kapağını süslediğini de söylemek mümkün.
Susan Massotty tarafından “The Diary of a Young Girl” ismiyle İngilizce’ye çevrilen günlüğün bir versiyonuna ise buradan ulaşmak mümkün. Massotty tarafından çevrilen metin aynı zamanda eksiksiz tam baskıyı içeriyor. Benzer şekilde İngilizce versiyonda da söz konusu ifadenin olmadığı görülebiliyor. Bu noktada günlüğün orijinal dilinin ise Felemenkçe olduğunu hatırlatmak gerek. “Het Achterhuis” ismindeki kitabın Felemenkçe versiyonda da benzer ifadelere rastlanmıyor.
Bodur’un kitabında başka benzerlikler de mevcut
Nilgün Bodur ise intihal iddiaları hakkında Instagram hesabından 1 Ekim 2018’de bir açıklama yaptı. Türk edebiyatına katkıda bulunmak gibi bir niyetinin olmadığını belirten Bodur, bahsi geçen sözü kitaptaki uzun bir yazının içinde kullandığını ve sözü anonim sandığını ifade etti. Instagram üzerinden yapılan açıklama ise daha sonra kaldırıldı.
Ancak, Bodur’un kitabı hakkında başka intihal iddiaları da mevcut. Yine bahsi geçen kitabın 21. sayfasında yer alan ifadelerle bir kullanıcı tarafından 2012 yılında atılan bir tweet arasında benzerlikler bulunuyor.
Bodur’un kitabının 52. sayfasında yer alan “Gel otur yanıma. Kalkarız bir ara yaşlanınca” ifadesine benzer sözlerin de daha önce internette yer aldığını söylemek mümkün. “Gel otur yanıma biraz, yaşlanınca kalkarsın” şeklinde bir ifadeyi 2014 tarihinde Güzelimsözler.com isimli internet sitesindeki bir paylaşımda görmek mümkün.
Bodur’un kitabında geçen benzer başka bir ifadeye Şeref Birsel’e ait Morduman isimli şiirde de rastlamak mümkün. 7 Mart 2016 tarihinde paylaşılan şiirde “Gel otur biraz yaşlanınca kalkarsın” şeklinde bir ifade yer alıyor.
Anne Frank’ın hatıraları Otto Frank tarafından sansürlendi
Nilgün Bodur’un intihal yaptığı iddialarıyla gündeme gelen Anne Frank’ın kitabı hakkında başka tartışmalar da mevcut. Otto Frank, Anne’nın hatıra defterini basmadan önce bazı kısımları çıkartmıştı.
Anne Frank’ın Bergen-Belsen toplama kampında hayatını kaybetmesinin ardından hayatta kalmayı başaran baba Otto Frank, günlükleri “Het Achterhuis” ismiyle 1947 yılında Hollanda’da yayınladı. Günlükler 1950 yılında ise Almanca ve Fransızca olarak piyasaya sürüldü. Son olarak 1952 yılında ABD’de yayınlanan kitap kısa sürede çok satanlar listesine girdi. Otto Frank ise 1980 yılında hayatını kaybetti.
Otto Frank günlükleri yayınlamadan önce bazı detayları gizledi. Buna göre günlüklerin A ve B versiyonları bizzat Anne Frank tarafından düzenlenmişti. Ancak Anne’nın hayatta olmadığı daha sonraki yıllarda Otto Frank günlüklerden bir C versiyonu oluşturdu ve bu versiyonu yayınladı.
Yani Otto Frank günlükleri yayınlamadan önce, Anne’nın cinsellikle ilgili bazı ifadelerini, kendisi hakkındaki bazı yorumları ve uygun bulmadığı birtakım şeyleri sansürledi. Günlüklerin Otto Frank tarafından düzeltilen C versiyonunda, Anne’nın babasının tuvalete gitmek veya gaz çıkartmak hakkında yaptığı konuşmaları iğrenç bulduğu veyahut yine Anne’nın kendi cinselliğini keşfettiği ve vajinasından bahsettiği bölümler yer almadı. Hollanda Savaş Dokümanları Enstitüsü 1986 yılında söz konusu notları inceledi ve tüm yazıların da olduğu eleştirel bir basım yayınladı.
Baba Otto Frank tarafından çıkarılan bölümlerin de olduğu genişletilmiş baskı 1996 yılında yayımlandı. Carol Ann Lee tarafından yazılan “The Hidden Life of Otto Frank” isimli kitapta bu konuya da değiniliyor. Otto Frank, günlüklerin kendisi için bir vasiyet niteliğinde olduğunu ve Anne gibi düşünmesi gerektiğini ifade ediyor. Buna ek olarak Frank, bölümleri çıkarırken Anne’nın da muhtemelen kendisi gibi davranacağını belirtiyor. 1998 yılına gelindiğinde Anne Frank’ın günlüklerine ait beş sayfalık bir metin daha ortaya çıktı. Ortaya çıkan bu sayfalar ise tarihlerine göre günlüğün içine eklendi.
Örneğin, Can Yücel’in çevirisiyle İş Bankası Kültür Yayınları’ndan Nisan 2017’de çıkan basımda Otto Frank tarafından çıkarılan bölümler yer almıyor. Kitabın Epsilon Yayınları’ndan Hakan Kuyucu çevirisiyle Şubat 2018’de çıkan versiyonu ise daha geniş baskıyı içeriyor.
Sansürlenen bölümlerin günlüklere eklenmesi ise daha sonra tartışmaları da beraberinde getirdi. The Guardian Gazetesi tarafından yapılan 2 Mayıs 2013 tarihli bir haberde, ABD’de yaşayan ve yedi yaşındaki bir çocuğun velisi olan Gail Horalek’in günlüklerin okullarda okutulmasına tepki gösterdiği belirtiliyor. Geçtiğimiz aylarda Anne Frank’ın Günlüğü’nde cinsel içerikli fıkraların yer aldığı iki yeni sayfa daha bulunmuştu. Sayfalar ise 2019 yılında araştırmanın tamamlanmasından sonra yayımlanacak.
Anne Frank’ın hatıraları hakkında komplo teorileri ortaya atıldı
Anne Frank’ın günlükleri hakkında bazı Neo-Nazi gruplar veyahut Holokost inkarcılığı yapan sayfalar tarafından ortaya atılan iddialar mevcut.
2005 yılında ABD’nin Virginia eyaletinde kurulan ve Neo-Nazi organizasyon olarak bilinen National Vanguard’ın internet sitesinde konu hakkında bir yazı bulunuyor. 18 Ocak 2015 tarihli yazıda günlüklerin 1951’den önce yazılmadığına dair araştırmaların yayınlandığı ifade ediliyor. Yazıda ayrıca Anne Frank’ın Yahudi senaryosunda kilit bir rol oynadığı ve dokunaklı günlüklerin Holokost propagandacıları tarafından aranan şey olduğu belirtiliyor. Son olarak teknik uzmanların verdiği rapora göre günlüklerin yazıldığı kalemin 1951’den önce üretilmediği de ekleniyor.
1978 yılında kurulan ve Holokost’u inkar eden yayınlarıyla bilinen “Institute for Historical Review” isimli kuruluşun internet sitesinde de günlükler hakkında bir yazıya rastlanabiliyor. “Was Anne Frank’s Diary a Hoax” (Anne Frank’ın Günlükleri Bir Düzmece Mi) başlıklı yazıda Anne Frank’ın günlükleri hakkında bazı şüphelerin bulunduğu ve günlüklerin propaganda olup olmadığının düşünülmesi gerektiği ifade ediliyor.
Ancak tüm bunların komplo teorilerinden ileriye gidemediğini söylemek mümkün. Anne Frank Vakfı’nın internet sitesinde yer alan bilgilerde söz konusu iddialar da göz önünde bulundurularak bazı bilgilere yer verilmiş. Buna göre 1986’da Hollanda Savaş Dökümanları Enstitüsü’nün günlük üzerinde bilimsel bir araştırma yaptığı ve günlüğün gerçek olduğunu ifade ettiği belirtiliyor. Aynı zamanda yazıda Hamburg Bölge Mahkemesi’nin 23 Mart 1990’da aldığı kararla günlüğün gerçekliğini doğruladığı açıklanıyor.
Anne Frank’ın günlüğünün gerçek olmadığına dair iddiaların cevaplandığı “Holocaust Denial on Trial” isimli internet sitesinde konu hakkında çeşitli yazılara rastlanabiliyor. Sitede yer alan bir yazıda Anne Frank’ın günlüğünün savaş sonrasında üretilen bir kalemle yazıldığına dair iddialara cevap veriliyor. Yazıda günlüğün dolma kalemle yazıldığı savaştan sonra üretilen kalemle işaretlenen yerlerin ise baba Otto Frank’a ait olduğu ifade ediliyor. Sitedeki başka bir yazıda ise Anne Frank’a ait günlüklerin parasal kazanç için babası tarafından yazıldığı iddialarına değiniliyor. Yazıda bu iddianın doğru olmadığı ve Hollanda Savaş Dökümanları Enstitüsü’nün günlüklerin doğruluğunu kabul ettiği ifade ediliyor.
Sonuç
Nilgün Bodur’un, bahsi geçen cümleyi Anne Frank’ın Hatıra Defteri isimli kitabından aldığı iddiası doğru değil. Anne Frank’ın kitabında böyle bir cümle bulunmuyor. Bahsi geçen söz ise uzun süredir internet ortamında Anne Frank’a atfedilerek paylaşılıyor. Ancak, yazar Nilgün Bodur’un kitabındaki söz ile Anne Frank’a ait olduğu iddiasıyla paylaşılan sözün büyük oranda birbirine benzediğini söylemek mümkün. Buna ek olarak Bodur’un kitabındaki cümleler ile sosyal medyada paylaşılan diğer başka sözler arasında da benzerlikler bulunuyor. Bu iddiayı incelerken Anne Frank ve günlüğü hakkında başka iddiaların da olduğu fark edildi. Anne Frank’ın notlarının gerçek olmadığı iddialarını ise antisemitist kuruluşlar tarafından üretilen komplo teorileri olarak nitelemek mümkün.
Teyit.org’dan Ali Osman Arabacı’nın araştırması aynen şöyle:
Her şey, Nazilerin İkinci Dünya Savaşı’nda tüm Avrupa’yı istila etmesiyle başladı. Hollanda’da Nazilerden saklanan Anne Frank isimli Yahudi bir kız, kendisine 13. yaş günü hediyesi olarak verilen deftere 12 Haziran 1942 ile 1 Ağustos 1944 yılları arasında çeşitli notlar düştü. Aslında Anne’nın babası Otto Frank, 1933 yılında Nazilerin Almanya’da iktidara gelmesinden sonra ailesini Hollanda’ya taşımayı başarmıştı. Ancak, 10 Mayıs 1940’ta Almanlar Hollanda’yı da işgal etti ve ailenin bu ülkedeki geleceği de tehlikeye girdi. Anne Frank’ın kız kardeşi Margot Frank’ın 5 Haziran 1942’de çalışma kampı için çağrılmasından sonra baba Otto Frank, Amsterdam Prinsengracht 263’de yer alan dükkanında ailesinin geri kalanlarının saklanabileceği gizli bir bölüm inşaa etti.
Prinsengracht 263’deki gizli bölmede yaklaşık iki yıl yaşayan Anne Frank, günlüğüne son notunu 1 Ağustos 1944’te düştü ve gizli bölme 4 Ağustos 1944’te açığa çıkarıldı. Bunun üzerine Anne Frank tutuklanarak 8 Ağustos 1944’te Hollanda’da bulunan Westerbork toplama kampına gönderildi. Daha sonra Hollanda’dan sınır dışı edilen Anne, Polonya’da bulunan Auschwitz toplama kampına götürüldü. Anne’nın son durağı ise Almanya’da bulunan Bergen-Belsen toplama kampı oldu. Anne Frank, Bergen-Belsen toplama kampında Mart 1945’te Tifüs hastalığından hayatını kaybetti.
Anne Frank’ın, Bergen-Belsen toplama kampında hayatını kaybetmesinden yaklaşık 75 yıl sonra yazar Nilgün Bodur, Haziran 2018’de “Sen Gittin Ya Ben Çok Güzelleştim” isimli bir kitap yayımladı. Destek Yayınları’ndan çıkan kitap çok satanlar listelerine de girerek şimdiye kadar 110. baskıya ulaştı. Bodur’un bahsi geçen kitabı geçtiğimiz günlerde intihal iddialarıyla gündeme geldi.
İddialara göre Nilgün Bodur “Sen Gittin Ya Ben Çok Güzelleştim” isimli kitabında, Anne Frank’a ait olan bir sözü değiştirerek kendi kitabına eklemişti. Buna göre, Anne Frank’a ait olduğu belirtilen “Ölüler yaşayanlardan daha çok çiçek alır. Çünkü pişmanlık minnetten daha güçlüdür.” cümlesi Bodur’un kitabında, “Unutmayın ölüler her zaman yaşayanlardan daha fazla çiçek alır. Çünkü pişmanlık minnetten daha çok acıtır.” şeklinde yer alıyordu.
Bir kullanıcı tarafından Twitter’da paylaşılan iddia yaklaşık 82 bin kişi tarafından beğenildi. Daha sonra Twitter’da gündem olan Nilgün Bodur hakkında ise birçok mizahi paylaşım da yapıldı. Uşak Belediyesi de tartışmaya dahil olarak konu hakkında bir tweet attı ve tweet 42 bin kişi tarafından beğenildi.
Bahsi geçen söz Anne Frank’a mi ait?
Nilgün Bodur’un kitabında geçen söz ile Anne Frank’a atfedilen sözün birbirine benzediğine kuşku yok. Ancak, Anne Frank’ın hatıralarında böyle bir söz bulunmuyor. Sözler internette Anne Frank’a atfedilerek uzun süredir Türkçe ve İngilizce olarak paylaşılıyor.
Anne Frank’ın Hatıra Defteri isimli kitap Türkiye’de farklı yayınevleri tarafından halen basılıyor. Farklı çevirmenler tarafından Türkçe’ye kazandırılan günlüklerde “çiçek” kelimesi üzerinden bir tarama yapan teyit.org bahsi geçen söze rastlamadı. Epsilon ve İş Bankası Kültür Yayınları tarafından basılan Anne Frank’ın Hatıra Defteri isimli kitapta yaklaşık 10 yerde “çiçek” kelimesinin geçtiğini söylemek mümkün. Ancak kitapta geçen “çiçek” ifadeleri Anne Frank’a ait olduğu iddasıyla paylaşılan cümleden farklılıklar barındırıyor. Kitapta “çiçek” ifadesinin geçtiği cümleler genellikle Anne’nın saklandığı yere gelen çiçekleri ya da doğum günü hediyesi olarak insanlara verilen çiçekleri karşılıyor.
İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan kitabın düzeltmenliğini yapan Onur Caymaz da Twitter üzerinden yaptığı açıklamada bahsi geçen sözlerin Anne Frank’ın Hatıraları isimli kitapta bulunmadığını belirtti.
Anne Frank’a ait olduğu iddiasıyla paylaşılan sözün İngilizce versiyonu ise “Dead people receive more flowers than the living ones because regret is stronger than gratitude” şeklinde. Sözün, Goodreadsisimli internet sitesinde Anne Frank’a ait olduğu iddiasıyla paylaşıldığı görülebiliyor. Benzer şekilde başka kaynaklarda da sözün Anne Frank’a atfedildiği fark ediliyor. Hatta sözlerin Amazon.com’da satılan bir not defterinin kapağını süslediğini de söylemek mümkün.
Susan Massotty tarafından “The Diary of a Young Girl” ismiyle İngilizce’ye çevrilen günlüğün bir versiyonuna ise buradan ulaşmak mümkün. Massotty tarafından çevrilen metin aynı zamanda eksiksiz tam baskıyı içeriyor. Benzer şekilde İngilizce versiyonda da söz konusu ifadenin olmadığı görülebiliyor. Bu noktada günlüğün orijinal dilinin ise Felemenkçe olduğunu hatırlatmak gerek. “Het Achterhuis” ismindeki kitabın Felemenkçe versiyonda da benzer ifadelere rastlanmıyor.
Bodur’un kitabında başka benzerlikler de mevcut
Nilgün Bodur ise intihal iddiaları hakkında Instagram hesabından 1 Ekim 2018’de bir açıklama yaptı. Türk edebiyatına katkıda bulunmak gibi bir niyetinin olmadığını belirten Bodur, bahsi geçen sözü kitaptaki uzun bir yazının içinde kullandığını ve sözü anonim sandığını ifade etti. Instagram üzerinden yapılan açıklama ise daha sonra kaldırıldı.
Ancak, Bodur’un kitabı hakkında başka intihal iddiaları da mevcut. Yine bahsi geçen kitabın 21. sayfasında yer alan ifadelerle bir kullanıcı tarafından 2012 yılında atılan bir tweet arasında benzerlikler bulunuyor.
Bodur’un kitabının 52. sayfasında yer alan “Gel otur yanıma. Kalkarız bir ara yaşlanınca” ifadesine benzer sözlerin de daha önce internette yer aldığını söylemek mümkün. “Gel otur yanıma biraz, yaşlanınca kalkarsın” şeklinde bir ifadeyi 2014 tarihinde Güzelimsözler.com isimli internet sitesindeki bir paylaşımda görmek mümkün.
Bodur’un kitabında geçen benzer başka bir ifadeye Şeref Birsel’e ait Morduman isimli şiirde de rastlamak mümkün. 7 Mart 2016 tarihinde paylaşılan şiirde “Gel otur biraz yaşlanınca kalkarsın” şeklinde bir ifade yer alıyor.
Anne Frank’ın hatıraları Otto Frank tarafından sansürlendi
Nilgün Bodur’un intihal yaptığı iddialarıyla gündeme gelen Anne Frank’ın kitabı hakkında başka tartışmalar da mevcut. Otto Frank, Anne’nın hatıra defterini basmadan önce bazı kısımları çıkartmıştı.
Anne Frank’ın Bergen-Belsen toplama kampında hayatını kaybetmesinin ardından hayatta kalmayı başaran baba Otto Frank, günlükleri “Het Achterhuis” ismiyle 1947 yılında Hollanda’da yayınladı. Günlükler 1950 yılında ise Almanca ve Fransızca olarak piyasaya sürüldü. Son olarak 1952 yılında ABD’de yayınlanan kitap kısa sürede çok satanlar listesine girdi. Otto Frank ise 1980 yılında hayatını kaybetti.
Otto Frank günlükleri yayınlamadan önce bazı detayları gizledi. Buna göre günlüklerin A ve B versiyonları bizzat Anne Frank tarafından düzenlenmişti. Ancak Anne’nın hayatta olmadığı daha sonraki yıllarda Otto Frank günlüklerden bir C versiyonu oluşturdu ve bu versiyonu yayınladı.
Yani Otto Frank günlükleri yayınlamadan önce, Anne’nın cinsellikle ilgili bazı ifadelerini, kendisi hakkındaki bazı yorumları ve uygun bulmadığı birtakım şeyleri sansürledi. Günlüklerin Otto Frank tarafından düzeltilen C versiyonunda, Anne’nın babasının tuvalete gitmek veya gaz çıkartmak hakkında yaptığı konuşmaları iğrenç bulduğu veyahut yine Anne’nın kendi cinselliğini keşfettiği ve vajinasından bahsettiği bölümler yer almadı. Hollanda Savaş Dokümanları Enstitüsü 1986 yılında söz konusu notları inceledi ve tüm yazıların da olduğu eleştirel bir basım yayınladı.
Baba Otto Frank tarafından çıkarılan bölümlerin de olduğu genişletilmiş baskı 1996 yılında yayımlandı. Carol Ann Lee tarafından yazılan “The Hidden Life of Otto Frank” isimli kitapta bu konuya da değiniliyor. Otto Frank, günlüklerin kendisi için bir vasiyet niteliğinde olduğunu ve Anne gibi düşünmesi gerektiğini ifade ediyor. Buna ek olarak Frank, bölümleri çıkarırken Anne’nın da muhtemelen kendisi gibi davranacağını belirtiyor. 1998 yılına gelindiğinde Anne Frank’ın günlüklerine ait beş sayfalık bir metin daha ortaya çıktı. Ortaya çıkan bu sayfalar ise tarihlerine göre günlüğün içine eklendi.
Örneğin, Can Yücel’in çevirisiyle İş Bankası Kültür Yayınları’ndan Nisan 2017’de çıkan basımda Otto Frank tarafından çıkarılan bölümler yer almıyor. Kitabın Epsilon Yayınları’ndan Hakan Kuyucu çevirisiyle Şubat 2018’de çıkan versiyonu ise daha geniş baskıyı içeriyor.
Sansürlenen bölümlerin günlüklere eklenmesi ise daha sonra tartışmaları da beraberinde getirdi. The Guardian Gazetesi tarafından yapılan 2 Mayıs 2013 tarihli bir haberde, ABD’de yaşayan ve yedi yaşındaki bir çocuğun velisi olan Gail Horalek’in günlüklerin okullarda okutulmasına tepki gösterdiği belirtiliyor. Geçtiğimiz aylarda Anne Frank’ın Günlüğü’nde cinsel içerikli fıkraların yer aldığı iki yeni sayfa daha bulunmuştu. Sayfalar ise 2019 yılında araştırmanın tamamlanmasından sonra yayımlanacak.
Anne Frank’ın hatıraları hakkında komplo teorileri ortaya atıldı
Anne Frank’ın günlükleri hakkında bazı Neo-Nazi gruplar veyahut Holokost inkarcılığı yapan sayfalar tarafından ortaya atılan iddialar mevcut.
2005 yılında ABD’nin Virginia eyaletinde kurulan ve Neo-Nazi organizasyon olarak bilinen National Vanguard’ın internet sitesinde konu hakkında bir yazı bulunuyor. 18 Ocak 2015 tarihli yazıda günlüklerin 1951’den önce yazılmadığına dair araştırmaların yayınlandığı ifade ediliyor. Yazıda ayrıca Anne Frank’ın Yahudi senaryosunda kilit bir rol oynadığı ve dokunaklı günlüklerin Holokost propagandacıları tarafından aranan şey olduğu belirtiliyor. Son olarak teknik uzmanların verdiği rapora göre günlüklerin yazıldığı kalemin 1951’den önce üretilmediği de ekleniyor.
1978 yılında kurulan ve Holokost’u inkar eden yayınlarıyla bilinen “Institute for Historical Review” isimli kuruluşun internet sitesinde de günlükler hakkında bir yazıya rastlanabiliyor. “Was Anne Frank’s Diary a Hoax” (Anne Frank’ın Günlükleri Bir Düzmece Mi) başlıklı yazıda Anne Frank’ın günlükleri hakkında bazı şüphelerin bulunduğu ve günlüklerin propaganda olup olmadığının düşünülmesi gerektiği ifade ediliyor.
Ancak tüm bunların komplo teorilerinden ileriye gidemediğini söylemek mümkün. Anne Frank Vakfı’nın internet sitesinde yer alan bilgilerde söz konusu iddialar da göz önünde bulundurularak bazı bilgilere yer verilmiş. Buna göre 1986’da Hollanda Savaş Dökümanları Enstitüsü’nün günlük üzerinde bilimsel bir araştırma yaptığı ve günlüğün gerçek olduğunu ifade ettiği belirtiliyor. Aynı zamanda yazıda Hamburg Bölge Mahkemesi’nin 23 Mart 1990’da aldığı kararla günlüğün gerçekliğini doğruladığı açıklanıyor.
Anne Frank’ın günlüğünün gerçek olmadığına dair iddiaların cevaplandığı “Holocaust Denial on Trial” isimli internet sitesinde konu hakkında çeşitli yazılara rastlanabiliyor. Sitede yer alan bir yazıda Anne Frank’ın günlüğünün savaş sonrasında üretilen bir kalemle yazıldığına dair iddialara cevap veriliyor. Yazıda günlüğün dolma kalemle yazıldığı savaştan sonra üretilen kalemle işaretlenen yerlerin ise baba Otto Frank’a ait olduğu ifade ediliyor. Sitedeki başka bir yazıda ise Anne Frank’a ait günlüklerin parasal kazanç için babası tarafından yazıldığı iddialarına değiniliyor. Yazıda bu iddianın doğru olmadığı ve Hollanda Savaş Dökümanları Enstitüsü’nün günlüklerin doğruluğunu kabul ettiği ifade ediliyor.
Sonuç
Nilgün Bodur’un, bahsi geçen cümleyi Anne Frank’ın Hatıra Defteri isimli kitabından aldığı iddiası doğru değil. Anne Frank’ın kitabında böyle bir cümle bulunmuyor. Bahsi geçen söz ise uzun süredir internet ortamında Anne Frank’a atfedilerek paylaşılıyor. Ancak, yazar Nilgün Bodur’un kitabındaki söz ile Anne Frank’a ait olduğu iddiasıyla paylaşılan sözün büyük oranda birbirine benzediğini söylemek mümkün. Buna ek olarak Bodur’un kitabındaki cümleler ile sosyal medyada paylaşılan diğer başka sözler arasında da benzerlikler bulunuyor. Bu iddiayı incelerken Anne Frank ve günlüğü hakkında başka iddiaların da olduğu fark edildi. Anne Frank’ın notlarının gerçek olmadığı iddialarını ise antisemitist kuruluşlar tarafından üretilen komplo teorileri olarak nitelemek mümkün.