"NİHAT GÖZÜME VURSA AFFEDERDİM AMA O ONURUMA KURŞUN SIKMAYA KALKTI!"

Beşiktaşlı Nihat'ın gazeteci Turgay Demir'e saldırmasının gerçek sebebi ne? Turgay Demir'in hatası neydi?

Fotomaç Gazetesi Yazarı Turgay Demir, önce Quaresma'ya sonra kendisine saldıran Nihat Kahveci ile ilgili çarpıcı bir yazı kaleme aldı.

İşte Demir'in Fotomaç'ta bugün yayınlanan yazısı:

Nihat gerçekleri

Quaresma, Guti, Simao, imza dağıtıyor, Nihat uzaktan seyrediyor... Onlar forma satıyor Nihat sadece caka satıyor...
Beşiktaş'taki iki sezonda attığı gol sayısı bir elin parmaklarından az?

Yaptığı asistler de o kadar… Kötü oynadı ama en önemlisi bu formayı koşarak bile terletmedi. Sahada yürüdü. Eli belinde dolaştı. Beşiktaş bu sezon 180 bin forma sattı, içinde 18 tane Nihat forması yoktur. Beşiktaş'a hiçbir şey vermeyen Nihat'ın kulübe maliyeti ise 15 milyon euro...

İşte gerçek sebep bu. Ne benim yazdıklarım, ne de Quaresma'nın vermediği pas...Gerçek bu, ezilmek, kıskanmak, başarısızlığını örtemeye çalışmak. Sahada Quaresma'ya saldırdı.
Yetmedi soyunma odasında yaptı aynı çirkinliği.
Buna rağmen bitmedi öfkesi.

Quaresma arkamızda imza dağıtırken bana saldırdı. Quaresma'ya mı mesaj vermek istedi yoksa hazır başlamışken bu konuyu da halledelim diye mi bana bu çirkinliği yaptı bilmiyorum.

Ama bildiğim bir şey var ki Nihat çok büyük yanlış yaptı. Benden önce yöneticiler Serdal Adalı ve Cengiz Zülfikaroğlu'na. Bu arada ben de yanlış yaptım.

Sanki böyle bir yetkim varmış gibi "Nihat gitmeli, gidecek!" türünden açıklamalarım ve yazılarım oldu.
Bu kararı Beşiktaş yönetimi verebilir, bizim haddimiz değildir Beşiktaş'ın bir futbolcusunu göndermek. Bu vesileyle hatamızı da düzeltmiş olalım.

Çatır çatır pazarlık yaptı
İşin beni ilgilendiren tarafı ise Nihat'ı hayat boyu affetmeyecek oluşumdur. Bana küfür etse, attığı yumruk gözümün üzerine gelse belki affedebilirdim ama o onuruma kurşun sıkmaya kalktı.

Bu ülkede dürüstlüğü çocuklarına miras bırakmaya ant içmiş bir insana söylediği o çirkin sözleri unutmam mümkün değil. Haddini de aştı, terbiye sınırlarını da ama en önemlisi kul hakkı aldı. Öte yandan işi Beşiktaş'ın evladıymış noktasından ele alanlara da sadece gülüyorum... Sanki Nihat baba ocağına bedava geldi, bedava oynadı... Tam aksine çatır çatır pazarlık yaptı. İspanya ile aradaki farkı bile istedi. Şimdi bu kardeşim aldığı paranın konuşulmasından bıkmış.

Üç kuruş fazla almak için günlerce pazarlık yaparken bıkmadı da şimdi mi bıkıyor? Her neyse, keser döner sap döner, gün gelir hesap döner. Zamanla tüm gerçekleri herkes ögrenecek. O sürede beni suçlamak isteyen taraftarlar varsa, buyursunlar suçlasınlar. Başımın üstünde yerleri var.

BÜYÜK AİLEM YANIMDA
Bir gazetecinin çalıştığı kurum büyük ailesidir.
Sıkıntılı anında, hele hele bir haksız saldırı karşısında insanın büyük ailesini yanında bulması çok güzel.
Turkuvaz Grubu bizim büyük ailemiz...
Uğradığım haksızlık karşısında tüm grup yöneticilerimizin desteğini görmekten büyük mutluluk duydum. Yönetim Kurulu Başkan Vekilimiz Serhat Albayrak'tan, İnsan Kaynakları Grup Başkanımız Hakan Karadere'ye kadar tüm yöneticilerime yürekten teşekkür ediyorum.
Ve elbette bana en büyük desteği veren Genel Yayın Yönetmenimiz sevgili Zeki Uzundurukan kardeşime... Olayı öğrendiği andan itibaren büyük moral ve destek verdi.
Sağolsun, var olsun.
Bu arada Nihat olayı vasıtasıyla kim gazeteci, kim gasteci onu da öğrenmiş olduk!
Dolayısıyla bu çirkin olayı örtbas etmeye de çalışmadan sayfalarına taşıyan tüm meslektaşlarıma (Kavgamız olan İbrahim Seten dahil) teşekkür ediyorum.
Habertürk manşetlerini bu saldırıya ayıran Halil Özer dostuma ve Attila Gökçe ağabeyime ayrıca teşekkür ediyorum...

Başkan Demirören'in nezaketi
BAŞKAN Demirören'le aramız yok. Bilen bilir, uzun süredir konuşmayız. Buna rağmen dün sabah aradı başkan. Büyüklük gösterip, Nihat'ın yapamadığını yaparak "Özür dilerim" dedi.
Bu anlamda (Daha önce de benzer bir olayda çok önemli bir tavır takınmıştı) bir kez daha gözümde büyüdü başkan.
Bir Nihat'ın yaptığını düşündüm, bir de Beşiktaş başkanının hiç gocunmadan, içtenlikle özür dileyişini...
Başkana nezaketinden dolayı teşekkür ettim ve şimdi bir kez de tekrarlıyorum; teşekkürler sayın başkan, yakışanı yaptığınız için.
Nihat'ın Beşiktaş'ın büyüklüğüne hiç yakışmadığı bu olayla bir kez daha ortaya çıktı.
Küçük düşünceli insanların, büyük kulüplerde ne işi olabilir ki?