Nihal Bengisu Karaca Aydınlık yazarını topa tuttu: Genç kızın fotoğrafına bakıp hallenen sözde Atatürkçü!
Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca Atatürk'e hakarette bulunan Safiye İnci ile ilgili sosyal medyada "cinsel" göndermede bulunan Aydınlık yazarı Rıza Zelyut'u yerden yere vurdu.
Aydınlık gazetesi yazarı Rıza Zelyut'un, Atatürk'e hakaretten tutuklanan Safiye İnci ilgili sosyal medya paylaşımı tepkilere neden oldu.
Bugün Nihal Bengisu Karaca da köşesinden Zelyut'a tepki göstererek "Sözde çağdaş, sözde Atatürk’çü, sözde medeni adamın içinden çıkanlara bakın… Genç kızın fotoğrafına bakıp hallenen, gözlerinde ‘çok çok davet’, güneş gözlüğünde ‘aranma’ temayülü vehmeden bu sapkınlıkta bütün kadınlara yönelmiş tehlikeli bir aşağılama var. Sapkınlara özgü bir ‘boyun eğdirme’ dürtüsü var." dedi.
İşte Nihal Bengisu Karaca'nın yazısından ilgili bölüm:
YAZAR DEĞİL, POTANSİYEL TACİZCİ
Aydınlık Gazetesi yazarı Rıza Zelyut’un, Safiye İnci mahkemeye sevkedilir sevkedilmez fırsattan istifade edip yaptığı şu paylaşım, şahsının tıynetini hatırlatması bakımından önemlidir.
Şunu yazdı:
"Bu Safiye, Atatürk'e neden hakaret etti?
Dudaklar ve gözler boyalı
Yüzünde allık; başında güneş gözlüğü.
Gözler çok çok davetkâr.
Aranıyor...
Cinsel açlığını gençlere duyurmak için böyle bir çıkış yaptı.
Atatürk'e hakaret eden kadınların hastalığı, fikirsel değil cinseldir”
Sözde çağdaş, sözde Atatürk’çü, sözde medeni adamın içinden çıkanlara bakın…
Genç kızın fotoğrafına bakıp hallenen, gözlerinde ‘çok çok davet’, güneş gözlüğünde ‘aranma’ temayülü vehmeden bu sapkınlıkta bütün kadınlara yönelmiş tehlikeli bir aşağılama var. Sapkınlara özgü bir ‘boyun eğdirme’ dürtüsü var.
Mesele Atatürk’e hakaret ise, kalkar İnci’nin zihniyetini eleştirirsin. Yaptığı hakaretin yasalara göre suç olduğunu söylersin. Kötü haber şu ki, eleştiri adı altında genç kızın gözlerine yanaklarına odaklanıp ‘cinsel açlık çektiği’ sonucuna varmak ancak potansiyel bir mütecaviz olmakla mümkün. Sözkonusu çıkışı tesettürlü bir kadına yöneltmesi ise, onu zayıf görmesiyle, aşağı görmesiyle ilgili. Bu patoloji böyledir, eşiti gördüğü kimseye ya da kendisinden daha güçlü gördüğüne bunu yapamaz. Tahkir etmesi kolay, yaptığı tacize mazeret üretmesi kolay olan sınıfa, ırka, ideolojiye ‘yürürler’. Zira ‘sözde’ itibarlarına da düşkündürler.
Nitekim Zelyut , yaptığı rezilliğe kılıf bulmak için Atatürk’ü kefil gösterdi. Tepki alınca, açığa düştüğünü anlayınca “Ölsem bile Atatürk'ü savunacağım.” Dedi.
Ah Atatürk. Sen de ne çektin be…
Bugün Nihal Bengisu Karaca da köşesinden Zelyut'a tepki göstererek "Sözde çağdaş, sözde Atatürk’çü, sözde medeni adamın içinden çıkanlara bakın… Genç kızın fotoğrafına bakıp hallenen, gözlerinde ‘çok çok davet’, güneş gözlüğünde ‘aranma’ temayülü vehmeden bu sapkınlıkta bütün kadınlara yönelmiş tehlikeli bir aşağılama var. Sapkınlara özgü bir ‘boyun eğdirme’ dürtüsü var." dedi.
İşte Nihal Bengisu Karaca'nın yazısından ilgili bölüm:
YAZAR DEĞİL, POTANSİYEL TACİZCİ
Aydınlık Gazetesi yazarı Rıza Zelyut’un, Safiye İnci mahkemeye sevkedilir sevkedilmez fırsattan istifade edip yaptığı şu paylaşım, şahsının tıynetini hatırlatması bakımından önemlidir.
Şunu yazdı:
"Bu Safiye, Atatürk'e neden hakaret etti?
Dudaklar ve gözler boyalı
Yüzünde allık; başında güneş gözlüğü.
Gözler çok çok davetkâr.
Aranıyor...
Cinsel açlığını gençlere duyurmak için böyle bir çıkış yaptı.
Atatürk'e hakaret eden kadınların hastalığı, fikirsel değil cinseldir”
Sözde çağdaş, sözde Atatürk’çü, sözde medeni adamın içinden çıkanlara bakın…
Genç kızın fotoğrafına bakıp hallenen, gözlerinde ‘çok çok davet’, güneş gözlüğünde ‘aranma’ temayülü vehmeden bu sapkınlıkta bütün kadınlara yönelmiş tehlikeli bir aşağılama var. Sapkınlara özgü bir ‘boyun eğdirme’ dürtüsü var.
Mesele Atatürk’e hakaret ise, kalkar İnci’nin zihniyetini eleştirirsin. Yaptığı hakaretin yasalara göre suç olduğunu söylersin. Kötü haber şu ki, eleştiri adı altında genç kızın gözlerine yanaklarına odaklanıp ‘cinsel açlık çektiği’ sonucuna varmak ancak potansiyel bir mütecaviz olmakla mümkün. Sözkonusu çıkışı tesettürlü bir kadına yöneltmesi ise, onu zayıf görmesiyle, aşağı görmesiyle ilgili. Bu patoloji böyledir, eşiti gördüğü kimseye ya da kendisinden daha güçlü gördüğüne bunu yapamaz. Tahkir etmesi kolay, yaptığı tacize mazeret üretmesi kolay olan sınıfa, ırka, ideolojiye ‘yürürler’. Zira ‘sözde’ itibarlarına da düşkündürler.
Nitekim Zelyut , yaptığı rezilliğe kılıf bulmak için Atatürk’ü kefil gösterdi. Tepki alınca, açığa düştüğünü anlayınca “Ölsem bile Atatürk'ü savunacağım.” Dedi.
Ah Atatürk. Sen de ne çektin be…