New York Times basın özgürlüğü dersi verdi!

New York Times’ın köşe yazarı David Carr'ın ilk kadın yayın yönetmeni Jill Abramson’ı kovan gazete sahibi Arthur Sulzberger’ı sert sözlerle eleştirdiği yazısı gazetenin birinci sayfasında yer aldı.

Dünyanın en saygın gazetelerinden New York Times (NYT), geçen hafta ilk kadın genel yayın yönetmeni Jill Abramson’ın işten çıkarılmasının ardından büyük bir tartışmanın içine düştü. Haberleri ve başarılarıyla anılmaya alışık olan NYT, bu günlerde ‘aile içi kavgası’ ile dünya basınında yerini alıyor. NYT’nin sahibi Arthur Sulzberger Jr., Abramson ve yerine getirilen yardımcısı Dean Baquet’in başrollerinde yer aldığı kavga büyürken gazete içinden sesler yükseldi. NYT’nin medya konusunu işleyen köşe yazarı David Carr, Abramson’ın işten çıkarılma şeklini kınayarak Sulzberger’a çalışanlar ve okuyucuların da gazetenin sahibi olduğunu söyledi. Carr’ın dengeli eleştirilerle dolu makalesi gazetenin birinci sayfasından anons edildi.

Cinsiyet ayrımı tartışması

Geçen cuma günü NYT’nin patronu, sürpriz bir şekilde 2010’da genel yayın yönetmenliğine getirilen Abramson’ın görevden alındığını duyurmuştu. Kararın ardında Abramson’ın erkek olan selefinden düşük maaş aldığı için avukat tutmasının yattığı öne sürülünce ‘cinsiyet eşitsizliği’ tartışması başladı. Abramson’ın yardımcısı Dean Baquet ile yaşadığı anlaşmazlığın görev değişimine neden olduğu da iddia ediliyordu. Sulzberger ise kovulma nedeninin Abramson’ın çalışanlara kötü davranması, iletişim eksikliği ve keyfi kararlar alması olduğunu söylemişti. Yerine getirilen Baquet, gazetenin ilk Afrikalı Amerikalı genel yayın yönetmeni oldu.

Gerçekte ne olduğu merak edelirken Carr kavgayı açık bir dille okuyuculara anlattı.

‘Nezaketsizlik hayret verici’

Gazetenin 2003’te yaşadığı intihal skandalı, 2009’da iflasın eşiğine gelerek Meksikalı milyarder Carlos Slim’den borç alması gibi birçok zorluğa şahit olduğunu aktaran Carr, “Ancak hiçbiri geçen hafta yaşananlar kadar sürreal değildi. Times’ın sahibi Sulzberger, normalde Pulitzer ödüllerini kutladığımız yazı işlerinde Jill’in kovulduğunu söylediğinde birbirimize bakakaldık. Patronun hakkında dedikodu yapmak ya da şikayet etmek ayrıdır, ama soğukkanlılıkla bir günde patronunuzun başının kesildiğini görmek başka bir şeydir. Buradaki nezaketsizlik hayret vericiydi” dedi.
Carr, Abramson ve Baquet arasındaki anlaşmazlığa da değindi. Buna göre, gazete içi bir raporda NYT’nin dijital alanda ciddi eksiklikleri olduğu konuşuluyordu. Abramson da İngiliz Guardian gazetesi editörü Janine Gibson’ı transfer etmek istedi. Dijitalle ilgilenecek olan Gibson, Baquet ile ‘eş yardımcılık’ yapacaktı. Bunun üzerine Baquet, gazete sahibine giderek Gibson’ın gelmesi durumunda istifa edeceğini söyledi. Sulzberger da tercihini Baquet’ten yana kullandı.

‘Gurur duyamıyoruz’

“Dean’i (Baquet) kendini savunduğu için suçlayamazsınız. Ne de olsa hayat kısa” diye sitem eden Carr, “Ancak gazetenin ilk siyahi genel yayın yönetmeni olması karşısında hissetmemiz gereken gurur duygusu, etrafını saran karmaşanın gölgesi altında kaldı. Sulzberger, Abramson’ın kovulmasının hem gazete içinde hem de halkta yaratacağı etkiyi anlayamadı” ifadesinde bulundu. 2003’te bir gazete muhabirinin intihal yaptığının ortaya çıkmasını hatırlatan Carr, “O zaman üzüntü ve kızgınlık hissediliyordu ama bir ölçü de şeref vardı. Şimdi ise sadece dönüp duran bir müsamere var. Jill’in kovulması; gazetenin ataerkilliğini, kendi geleneklerinden bihaber olduğunu ve dijital alandaki bilgisizliğini ortaya koydu. İzlemesi eğelenceli olabilir ama burada çalışanlar için öyle değil. NYT’nin geleceğinin büyük bir parçası olan çok sayıda genç kadının ‘Burada bana göre bir yol göremiyorum’ dediğini duyuyorum” diye yazdı.

Gazetenin zor zamanları atlatacağına inanan Carr, “New York Times’ı genel yayın yönetmeni denetler, ama Sulzberger ailesi, okuyucuları ve burada çalışan tüm insanlara aittir” ifadesinde bulundu.