NEFRET SÖYLEMİNİ HABERLEŞTİRMEK Mİ, YAYGINLAŞTIRMAK MI?

Medya Etiği Platformu, yerel bir dergide yayımlanan ve Hrant Dink'in katili Ogün Samast'ı öven yazının medyaya yansımasını eleştirdi.

Platform tarafından yapılan açıklama şöyle:

NEFRET SÖYLEMİNİ HABERLEŞTİRMEK Mİ, YAYGINLAŞTIRMAK MI?

Son günlerde Hrant Dink suikastı ile ilgili Samsun’da yayınlanan bir dergideki yazı medyanın gündeminde tartışılıyor. Ancak yazı kadar medyada yer alan haberlerin büyük bölümü de etik açıdan sorunlu.

Bu örnekte, sormamız gereken soru şu: Medyanın görevini yapması ve kamuoyunu bilgilendirmesi için ille de nefret söylemi taşıyan ifadelerin yayımlanması gerekiyor mu?

Hiçbir tarif tam olarak asıl metnin yerini tutmaz, vuruculuğunu azaltır. Peki ya bu “tam bilgi” aynı zamanda infiale neden olabilecek zararlar da verebilecek durumdaysa ya da en azından toplumun bir kısmında bu söylemi güçlendirerek olası yararı anlamsızlaştıracaksa?

Unutmamak gerek ki bir ifadenin salt “gerçek” olduğu için kullanılması onun vereceği zararı ortadan kaldırmadığı gibi onun bilgilendirici olması da hasarını azaltmamaktadır.

Nefret söylemiyle ilgili haberlerde amaç mesajın yanlışlığının vurgulanması olmalıdır, bu yanlış mesajın çok daha yaygın kitlelere taşınması değil.

Bu hataya düşmemek için gazeteciler aşağıdaki etik ilkelere bağlı kalmalıdır:

— Medya kuruluşları herhangi türde nefret söylemini veya ayrımcı görüntüleri yayınlarken azami dikkat göstermelidir. Bu son derece hassas bir meseledir: Bir yandan olayları aktarmak gazetecilerin görevidir.

— Gazeteciler, saldırgan görüşleri aktarma görevlerine bağlı kalmayı sürdürürken zararı asgariye indirebilecek seçenekler bulmalıdır. Takipçilerine, büyük resmi anlamalarını sağlayacak bilgiyi vermelidirler. Medyanın, bunun niye nefret söylemi olduğunu ve bir haberde veya video görüntüsünde niye kullanıldığını anlaması noktasında kamuoyuna yardımcı olması önemlidir. Diğer bir deyişle, kamuoyuna bağlamı da sunmak sorumluluğumuz vardır.