Nedim Şener'den bomba iddia! O belgesele Cemaat mi müdahale etti?
Posta gazetesi yazarı Nedim Şener, Tuluhan Tekelioğlu’nun çektiği ‘Persona Non Grata’ (İstenmeyen Adam) belgeseliyle ilgili çarpıcı bir yazı kaleme aldı.
Posta gazetesi yazarı Nedim Şener köşesinde, belgeselde yer alacak Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Başkanı Ahmet Abakay’ın son anda isminin nasıl belgeselden çıkarıldığını Abakay’ın anlatımıyla yazdı. Abakay, belgesel için görüşmeye iki gün kala Tuluhan Tekelioğlu’nun kendisini arayarak “‘Sizin Yavuz Baydar’la bir probleminiz mi var?’” diye sorduğunu söyledi. Abakay da daha önce Brüksel’deki bir toplantıda Yavuz Baydar’ın “Türkiye’de basın özgürlüğü ihlallerinin anlatıldığı kadar da kötü olmadığı” şeklindeki sözleri nedeniyle kendisiyle tartıştığını söyledi. Ve bunun üzerine Ahmet Abakay o belgeselden çıkarıldı. Çünkü Cemaat’in yayın organı Özgür Düşünce gazetesinde yazan Yavuz Baydar, aynı zaman da ‘Persona Non Grata’ (İstenmeyen Adam) belgeselinin finansörü, P24 olarak bilinen Bağımsız Gazetecilik Platformu’nun da kurucuları arasında yer alıyor.
Nedim Şener, işsiz bırakılan gazetecileri ele alan belgeselde kendisinin de yer alacağını ancak P24 tarafından isminin çizildiğini yazdı. “Çağdaş Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ahmet Abakay ve ben böylece ‘İstenmeyen Adam’ belgeselinin ‘istenmeyen adamı’ olmuştuk” diye yazan Nedim Şener, o süreci köşesinden şöyle yazdı:
“Geçen hafta Avrupa Birliği Medya İşbirliği Projesi kapsamında Mersin’de “Medya ve Etik” konulu bir panele katıldım. Konuşmacılardan birisi de Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Başkanı Ahmet Abakay’dı. Adana Havaalanı’nda buluştuktan sonra Mersin’e doğru yola çıktık. Konu basın olunca Ahmet Abakay, “Basın özgürlüğü suistimale açık bir konu. Herkesin kendisine göre bir basın özgürlüğü anlayışı var” diyerek başından geçen bir olayı anlattı: “Hatırlarsın, Tuluhan Tekelioğlu kısa süre önce “İstenmeyen Adam (Persona Non Grata)” isminde bir belgesel hazırladı.
O belgesel için benimle de görüşmek istedi. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde buluşmak için sözleştik. Görüşmeye iki gün kala beni aradı. ‘Sizin Yavuz Baydar’la bir probleminiz mi var?’ diye sordu. Ben de “Birkaç yıl önce Brüksel’de beraber bir toplantıya katıldık.
Ben o yıllarda gazetecilerin tutukluluğunu eleştirdiğimde, o toplantıda Yavuz Baydar, Türkiye’de basın özgürlüğü ihlallerinin anlatıldığı kadar da kötü olmadığını söylüyordu. Tabii o zaman AKP ve cemaat ayrımı yoktu. O yüzden tartıştık’ diye cevapladım. Ardından da ‘Neden sordun?’ dedim. Tekelioğlu da bana, “Bu projeyi onların yönetimindeki P24 isimli kuruluş finanse ediyor’ deyince, ‘Tamam Tuluhan ben anladım, ben olmayayım sen projeni bitir’ cevabını verdim.
” Hayretler içindeydim. Çünkü aynısı benim de başıma geldi. Tekelioğlu beni de aramış, belgesel için görüşmek istemişti. “Tamam” dedikten sonra buluşmaya iki gün kala bir cep telefonu mesajıyla görüşmeyi iptal etmişti. Anlaşılan belgeseli finanse eden P24’tekiler bir anlamda üzerimi çizmişti.
KİRLİ BEZLE TEMİZLİK OLMAZ
Çağdaş Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ahmet Abakay ve ben böylece “İstenmeyen Adam” belgeselinin “istenmeyen adamı” olmuştuk. Ahmet Abakay başından geçenleri anlatmasaydı bunu yazı konusu etmeye bile değmezdi ama bazı konuları tartışmak gerekiyor. O konuların başında da “basın özgürlüğü” geliyor. Geçmişte yalanla, dezenformasyonla halkı aldatan gazetecilik suçu işleyen, polis ve savcılarla operasyon yapanlar şimdi ağızlarından “özgür medya”, “basın özgürlüğü” lafını düşürmüyorlar.
Onların sessiz ortakları hatta savunucuları da basın özgürlüğü kahramanlığı yapıyorlar. Evet basın özgürlüğü önemlidir, yasama, yürütme ve yargıdan sonra demokraside dördüncü güç basındır.
Basının demokraside dördüncü güç olması halkın bilgi alma hakkının yerine getirilmesi ve denetim işlevi ile ilgilidir. Ama zamanla dördüncü güç basın, siyasi yönetimdeki dört güçten birisi haline dönüştü. Halkın haber alma hakkı ve denetim işlevi unutuldu, doğrudan yönetim ortaklığı öne çıktı. Yani ülke yasama, yürütme, yargı ve basın ortaklığı ile yönetilir oldu.
Cemaatçiler ve onların yanaşmaları iktidara ortak oldular, gücünden yararlandılar. Hükümeti korumak amacıyla muhalif gördüklerine yapılan operasyonlara ortak oldular. İşte son 10 yılda basın en çok böyle kirlendi. Şimdi ise geçmişi unutup “basın özgürlüğü” diye feryat ediyorlar. Onun için Can Dündar ve Erdem Gül için verilen basın özgürlüğü mücadelesine sızarak geçmişin kirlerinden arınacaklarını sanıyorlar. Namusuyla gazetecilik yapanların arkasına saklanıyorlar. Ama başaramayacaklar. Hep söyledim tekrar ediyorum; kirli bezle temizlik olmaz.”
Nedim Şener, işsiz bırakılan gazetecileri ele alan belgeselde kendisinin de yer alacağını ancak P24 tarafından isminin çizildiğini yazdı. “Çağdaş Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ahmet Abakay ve ben böylece ‘İstenmeyen Adam’ belgeselinin ‘istenmeyen adamı’ olmuştuk” diye yazan Nedim Şener, o süreci köşesinden şöyle yazdı:
“Geçen hafta Avrupa Birliği Medya İşbirliği Projesi kapsamında Mersin’de “Medya ve Etik” konulu bir panele katıldım. Konuşmacılardan birisi de Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Başkanı Ahmet Abakay’dı. Adana Havaalanı’nda buluştuktan sonra Mersin’e doğru yola çıktık. Konu basın olunca Ahmet Abakay, “Basın özgürlüğü suistimale açık bir konu. Herkesin kendisine göre bir basın özgürlüğü anlayışı var” diyerek başından geçen bir olayı anlattı: “Hatırlarsın, Tuluhan Tekelioğlu kısa süre önce “İstenmeyen Adam (Persona Non Grata)” isminde bir belgesel hazırladı.
O belgesel için benimle de görüşmek istedi. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde buluşmak için sözleştik. Görüşmeye iki gün kala beni aradı. ‘Sizin Yavuz Baydar’la bir probleminiz mi var?’ diye sordu. Ben de “Birkaç yıl önce Brüksel’de beraber bir toplantıya katıldık.
Ben o yıllarda gazetecilerin tutukluluğunu eleştirdiğimde, o toplantıda Yavuz Baydar, Türkiye’de basın özgürlüğü ihlallerinin anlatıldığı kadar da kötü olmadığını söylüyordu. Tabii o zaman AKP ve cemaat ayrımı yoktu. O yüzden tartıştık’ diye cevapladım. Ardından da ‘Neden sordun?’ dedim. Tekelioğlu da bana, “Bu projeyi onların yönetimindeki P24 isimli kuruluş finanse ediyor’ deyince, ‘Tamam Tuluhan ben anladım, ben olmayayım sen projeni bitir’ cevabını verdim.
” Hayretler içindeydim. Çünkü aynısı benim de başıma geldi. Tekelioğlu beni de aramış, belgesel için görüşmek istemişti. “Tamam” dedikten sonra buluşmaya iki gün kala bir cep telefonu mesajıyla görüşmeyi iptal etmişti. Anlaşılan belgeseli finanse eden P24’tekiler bir anlamda üzerimi çizmişti.
KİRLİ BEZLE TEMİZLİK OLMAZ
Çağdaş Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ahmet Abakay ve ben böylece “İstenmeyen Adam” belgeselinin “istenmeyen adamı” olmuştuk. Ahmet Abakay başından geçenleri anlatmasaydı bunu yazı konusu etmeye bile değmezdi ama bazı konuları tartışmak gerekiyor. O konuların başında da “basın özgürlüğü” geliyor. Geçmişte yalanla, dezenformasyonla halkı aldatan gazetecilik suçu işleyen, polis ve savcılarla operasyon yapanlar şimdi ağızlarından “özgür medya”, “basın özgürlüğü” lafını düşürmüyorlar.
Onların sessiz ortakları hatta savunucuları da basın özgürlüğü kahramanlığı yapıyorlar. Evet basın özgürlüğü önemlidir, yasama, yürütme ve yargıdan sonra demokraside dördüncü güç basındır.
Basının demokraside dördüncü güç olması halkın bilgi alma hakkının yerine getirilmesi ve denetim işlevi ile ilgilidir. Ama zamanla dördüncü güç basın, siyasi yönetimdeki dört güçten birisi haline dönüştü. Halkın haber alma hakkı ve denetim işlevi unutuldu, doğrudan yönetim ortaklığı öne çıktı. Yani ülke yasama, yürütme, yargı ve basın ortaklığı ile yönetilir oldu.
Cemaatçiler ve onların yanaşmaları iktidara ortak oldular, gücünden yararlandılar. Hükümeti korumak amacıyla muhalif gördüklerine yapılan operasyonlara ortak oldular. İşte son 10 yılda basın en çok böyle kirlendi. Şimdi ise geçmişi unutup “basın özgürlüğü” diye feryat ediyorlar. Onun için Can Dündar ve Erdem Gül için verilen basın özgürlüğü mücadelesine sızarak geçmişin kirlerinden arınacaklarını sanıyorlar. Namusuyla gazetecilik yapanların arkasına saklanıyorlar. Ama başaramayacaklar. Hep söyledim tekrar ediyorum; kirli bezle temizlik olmaz.”