"NEDEN BİR PATRON BANA FATİH ALTAYLI'DAN DAHA FAZLA MAAŞ VERSİN Kİ?"
Geçtiğimiz günlerde ani bir kararla Akşam Gazetesi'nden Habertürk'e transfer olan Serdar Turgut ani geçişin perde arkasını anlattı.
Beğenmeyen okumasın!
Türk medyasının sivri dilli, nüktedan köşe yazarı Serdar Turgut, geçtiğimiz ay ani bir kararla Akşam gazetesindeki köşesini bırakıp Habertürk saflarına katıldı... Biz de Habertürk binasındaki yeni mekânında ziyaret ettiğimiz Serdar Turgut'la bu ani geçişin perde arkasını konuştuk. Habertürk'e geçişinin ardından gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı'dan daha fazla maaş aldığını iddia edenleri "aptal" olarak nitelendiren Turgut: "Neden bir patron bana Fatih Altaylı'dan daha fazla maaş versin ki?" diyor. Serdar Turgut'un yazılarındaki sivri dili ve bir o kadar da nüktedan üslubu eleştirenlere ise cevabı net:
"Beğenmiyorlarsa okumasınlar!" Söyleşide söz dönüp dolaşıp "Fethullahçı" ve "dönek" ithamlarına gelince ise Serdar Turgut birden celalleniyor: "Kırılma falan yaşadığım yok ama yıllar boyunca her insan aynı yerde kalmaz ki..."
Habertürk'e geçiş süreciniz nasıl oldu? Kimden teklif geldi?
Teklif Fatih Altaylı'dan geldi. Görüşmeler uzun sürdü. Çünkü her iki tarafın da kafasında netleşmesi gereken konular vardı. Sadece para değil, para en kolayıydı. Nasıl çalışılacağı, ne yapılacağı ve dengelerin nasıl olacağı gibi konular konuşuldu. Her şey konuşuldu ve netleşti. Patronun "ok"ini aldık ve geldik. Habertürk kanalında program yapmak da bu süreçte konuşuldu ve karar bağlandı.
Habertürk kurulurken de gelmiş miydi teklif?
Hayır gelmemişti. Bu arada geldi ve oldu yani.
Böyle yeni sayılabilecek bir gazeteye geçerken hiç tereddüt yaşadınız mı?
Bu gazetenin modern, geleceğe yönelik, dinamik ve gelişme potansiyeli yüksek olan bir gazete olduğunu düşünüyorum. Habertürk'le ilgili eleştirilerim oldu ama her zaman eleştirim var zaten. Hayatta yapılan en kolay iş, yapılan bir işi eleştirmek. Ama Habertürk'ü zevkle okuyorum. Yazarları ve haberleri dengeli.
Medyada aldığınız ücretle ilgili yazılar çıktı. Şimdi de Fatih Altaylı'dan daha fazla ücret aldığınız konuşuluyor...
Böyle bir şey yok. Söyleyenler bir kere aptal. Açıkça bunun söylenmesi gerekiyor. Açıkça bunu söylüyorum, Akşam'da aldığım maaşın bin lira fazlasını alıyorum şimdi. Ama insanlar hemen kafasında bunu "Fatih Altaylı'nın maaşından bin lira fazla" olarak çeviriyor. Ne yapayım gerizekalılarsa? Niye böyle bir şey olsun ki? Neden bana bir patron Fatih Altaylı'dan daha fazla para versin? Verse bile, Fatih de bunu kabul eder. Patron takdir ederse verebilir. Patron o yazarı çok özel olarak beğeniyordur, seviyordur. Umarım bir gün o da olur.
Fatih Altaylı'nın sert bir mizacı var. Altaylı'yla diyalogunuz nasıl?
Arkadaşım benim. Ben onun köşeli mizacını severim. Onun da mert bir duruşu olduğunu düşünüyorum. İnsanlar hakkında düşündüklerini "küt" diye söylüyor. Böyle insanlar sektörde yok bence.
Özellikle üslubunuz, diğer köşe yazarı tarafından çok eleştiriliyor. Niye üslubunuza takmışlar sizce?
Eleştirsinler, ne yapayım. Herkes kendi üslubuyla yazılmadığında, o üslubu sevmiyor. Benim üslubum kendime göre, beğenmiyorlarsa okumasınlar. Bu kadar basit...
Yazılarınızda çok fazla cinsellik olduğu konuşuluyor...
Nerede? Cinsellikle ilgi tek bir yazı göstersinler. 10 sene önce okuduğu yazıyı hatırlayıp, şimdi hâlâ eleştirmek de aptallık. Ama eleştirilerden dolayı bir şeyden feragat etmedim. Neden feragat edecekmişim! Herkes "yazma" dedikten sonra oturup yazılarımı okuyor.
Özellikle Şarkıcı Rojin'le ilgili yazınız medyada kızılca kıyameti kopardı. Neden bu kadar tepki verdiler? Türk medyasında mizahi yazıdan anlamıyor mu sizce?
Kara mizah zor. Kara mizahta kullanılan bazı cümleler itici, kaba ve insanları rahatsız edici gelebilir. Rojin'le ilgili yazıda da öyle cümleler vardı. Ancak Yargıtay diyor ki; "Bir yazının hakaret olması için yazının tümünü anlamıyla almak ve de amacını anlamak gerekiyor. İçinden cümle seçip alırsanız, onu da hakaret sayamazsınız." Ben de buna ona katılıyorum.
Bu tepkilerden sonra "Keşke yazmasaydım" dediğiniz oluyor mu?
Yıllardır süren bir mahkeme olunca bazen diyebiliyorsun. Ben de Rojin de başka şeyler yapabilecekken, mahkemeyle uğraşıyoruz. O da davaya gelmek zorunda kaldı. Zaten başka problemleri de varmış. Onlarla uğraşacakken enerjiyi buna verdik. Bir "yanlış anlama" vardı ortalıkta. Baştan çözseydik daha iyi olacaktı.
Son bir söyleşinizde "Değişen tek şey eski üslup ve terbiyesiz yazılarımı bırakmış olmam" demişsiniz. Artık o "terbiyesiz yazılarınızı" okuyamayacak mıyız?
Yok yazmayacağım, okuyamayacaksınız. Madem onlardan herkes rahatsız, herkes mutlu olsun yani.
Bu Serdar Turgut adına bir geri adım mı?
Hayır. Neden bir geri adım olacak ki? Ben bir tek o yazılardan oluşmuyorum ki. Üstelik bunun sebebi de yazılarıma gelen eleştiriler değil. Tepkiler umurumda bile değil. Hem ben yaşlandım artık hem de baba oldum. Sebebi bu...
Oğlunuzun "terbiyesiz yazılarınızı" okumaması için bundan sonra bu tür yazılar yazmamaya karara verdiğinizi söylemişsiniz. Daha önce başka çocuklar okumuyor muydu yazılarınızı?
O zaman babaları çocuklarına okutmasınlar. Ne yapayım yani, herkes kendi çocuğundan sorumlu. Başkalarının çocuklarından sorumlu değilim.
gazeteciler.com Yazarı Adnan Berk Okan, "Dönek" diye bir yazı kaleme almış. Ahmet Hakan'la birlikte sizi de bunun içerisine sokmuş. O yazıyı okununuz mu?
Hayır. Hangi lafı, neden söylediğimi çok net anlatan bir insanım. Bu eleştirilere kesinlikle cevap vermem. Eleştirileri takip ediyorum ama onları okumak için özel bir çaba da harcamıyorum. Çünkü bir okuyucu kitlemiz var ve bu kitleden güzel tepkiler alıyoruz.
Ancak sizinle ilgili ciddi bir eleştiri var... Son zamanlarda Fettullah Gülen yanlısı yazılarınız "Serdar Turgut da Gülenci oldu" yorumlarına sebep oluyor. Böyle bir değişim, bir kırılma var mı?
Kırılma falan yaşadığım yok ama yıllar boyunca her insan aynı yerde kalmaz ki. Herkes hep aynı şeyi söylüyorum, yazılarımda yazıyorum. Ondan sonra yine "Fethullahçı mı oldun" deniliyor. Ne alâkası var?
TV'den biraz bahsedelim... Habertürk'te Nihal Bengisu Karaca'yla bir program yapıyorsun. Nasıl ortaya çıktı bu proje.
Buranın televizyonunun yönetimi konuşma ve fikir teatrisi ortamının güzel olacağını söyledi. Biz de deniyoruz bakalım, olursa inşallah tutacak...
Yazılarınız daha nüktedan ve köşeli ama ekrandaki duruşunuz daha farklı. Bunu bilerek mi yapıyorsunuz?
İnsanın ciddi, laubali ya da terbiyesiz yanı olur. İnsanız yani... Her şeyin yapılacağı yer var, yapılmayacağı yer var. Örneğin, edepsiz bir yazıyı televizyonda okuyamazsınız. Çünkü gazetede insanların seçme imkânı var. Okuya da bilirler, okumaya da bilirler... Ancak televizyonda okuyucular istemese de buna yakalanabilir. Biraz daha dengeli olmak lazım. Canlı yayındasınız ve her şey berbat olabilir.
Hangisi daha zor?
Benim için televizyon daha zor. Tecrübesiz olduğum için... Ancak tecrübe kazanınca onu da iyi şekilde yapacağız.
Kaynak: Marketing Türkiye söyleşilerinden...