''NE ZAMAN AKP'Lİ OLURUM?'' AKŞAM YAZARI ŞARTLARINI AÇIKLADI!
Akşam yazarı güzel oyuncu Başak Sayan köşesinde AK Parti'ye katılım için 8 şart öne sürdü.
NE ZAMAN AKP’Lİ OLURUM?
Madem özgürlüklerden bahsedilirken söz dönüp dolaşıp türbana geliyor.
Madem esas konu türban falan değil, özgürlükler.
O halde her tür özgürlüğe açık olalım!
Mesela tek özgürlük kıstasımız ‘türban’ olmasın…
Mesela dinlenme korkusu olmadan özgürce istediğimiz gibi konuşabilelim telefonlarda…
Mesela hakaret boyutuna varmadıkça ‘korkmadan’ istediğimiz gibi yazıp çizebilelim. Eleştiri getirebilme ve farklı düşünebilme özgürlüğüne saygı gösterilsin…
Mesela sanatta sansür olmasın…
Mesela bir öğretmen küpe taktı diye sürgün edilmesin… (Bakınız Cuma Toygar )
Mesela Ramazanda isteyen içki içebilsin sosyal ortamlarda, restoranlarda. Nasıl ki oruç tutanın bunu yapabilme özgürlüğü varsa tutmayana, içki içene de saygı duyulsun. Bu özgürlüğü için baskı uygulanmasın, ayıplanmasın… (Bırakın içki içmeyi, iftar saatinden önce kahve içmeye kalktım bir yerde, iftar saatine daha var diyip, servis yapmak istemeyen bir adamla kavgaya tutuşmak zorunda kaldım daha geçen sene.)
Mesela internet üzerindeki kısıtlamalar kalksın…
Bütün bunlar olursa eğer;
İşte o zaman; AKP sadece kendi işine gelen özgürlüklerden yana değil ‘gerçekten’ özgürlüklerden yana olduğunu kanıtlamış olacak.
İşte o zaman; AKP kırmızıya boyanan sahil şeridinin sırrını çözmüş, hepsini kendi yanına çekmiş olacak.
İşte o zaman; Başbakan “iyi bir lider ama sadece kendi tarafındakilere” sözünün değil, “iyi bir lider tüm Türkiye için” sözünün muhatabı olacak.
İşte o zaman ben de AKP’ye oy vermeye başlamış olacağım…
Başak Sayan/Akşam
Madem özgürlüklerden bahsedilirken söz dönüp dolaşıp türbana geliyor.
Madem esas konu türban falan değil, özgürlükler.
O halde her tür özgürlüğe açık olalım!
Mesela tek özgürlük kıstasımız ‘türban’ olmasın…
Mesela dinlenme korkusu olmadan özgürce istediğimiz gibi konuşabilelim telefonlarda…
Mesela hakaret boyutuna varmadıkça ‘korkmadan’ istediğimiz gibi yazıp çizebilelim. Eleştiri getirebilme ve farklı düşünebilme özgürlüğüne saygı gösterilsin…
Mesela sanatta sansür olmasın…
Mesela bir öğretmen küpe taktı diye sürgün edilmesin… (Bakınız Cuma Toygar )
Mesela Ramazanda isteyen içki içebilsin sosyal ortamlarda, restoranlarda. Nasıl ki oruç tutanın bunu yapabilme özgürlüğü varsa tutmayana, içki içene de saygı duyulsun. Bu özgürlüğü için baskı uygulanmasın, ayıplanmasın… (Bırakın içki içmeyi, iftar saatinden önce kahve içmeye kalktım bir yerde, iftar saatine daha var diyip, servis yapmak istemeyen bir adamla kavgaya tutuşmak zorunda kaldım daha geçen sene.)
Mesela internet üzerindeki kısıtlamalar kalksın…
Bütün bunlar olursa eğer;
İşte o zaman; AKP sadece kendi işine gelen özgürlüklerden yana değil ‘gerçekten’ özgürlüklerden yana olduğunu kanıtlamış olacak.
İşte o zaman; AKP kırmızıya boyanan sahil şeridinin sırrını çözmüş, hepsini kendi yanına çekmiş olacak.
İşte o zaman; Başbakan “iyi bir lider ama sadece kendi tarafındakilere” sözünün değil, “iyi bir lider tüm Türkiye için” sözünün muhatabı olacak.
İşte o zaman ben de AKP’ye oy vermeye başlamış olacağım…
Başak Sayan/Akşam