"NE BİLEYİM BEN GAZETELERDE NAL GİBİ ÇIKACAĞINI!" MUTLU TÖNBEKİCİ'DEN PANKART YANITI!..

Mutlu Tönbekici'den Reha Muhtar'a pankart cevabı. Bakın Tönbekici ne yapmak istiyormuş.



Acilen 10 derste pankart yazım teknikleri öğrenmek istiyorum


Reha Muhtar, Aylin'e destek için yaptırdığımız pankartla hafiften dalga geçmiş. Dalga geçmiş demeyelim de "bu lafları edenlerden bi poh olmaz" manasına getirmiş. Devrimci manada tabii. O komik cümleyi gidip yazdıran da benim iyi mi... Allah'ın sanayi sitesinde, itiş kakış bir matbaacıda, iki dakikada aklıma gelen o oldu. Rezil oldum...

Ama ne bileyim ben gazetelere nal gibi çıkacağını!? Maksat toplaşıp bir destek fotoğrafı çektirmekti. Bir tek biz ve Aylin görecektik. Bir nevi mektup olacaktı. Güya. Ne oldu? Aşk mektupları saçılmış Ergenekoncular gibi olduk. Pee..

Bilseydim, böyle elden ele dolaşacağını, her yerde yayınlanacağını, afili bir takım cümleler kurmayı bilirdim elbette. "Adalet istiyoruz", "Delilleri görmek istiyoruz", "Beceriksiz operasyonun suçlusu Aylin değildir", "Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste", "Bırakın ulan Aylin'i!!" gibisinden.

Son ikisi olmadı mı? Ama işte tecrübeli olma meselesi. Ağbilere ablalara sormak lazım gerekiyor tabii.

Biz, malum, on-iki-eylül-çocuuyuz. Bazılarını bilmem ne çocuğu manasında kullandığı... İlkokul beşinci sınıfa geldiğimde başımızda "postal hükümeti" vardı. Sonra da tonton Tüldüt Özal dönemi.

Bırak politik pankartı, "BEŞ KURUŞA HIYAR, HEPSİ BURADA" yazan beş afişin bile asılmasının yasak olduğu bir dönem. S harfini orak şeklini hatırlatacak şekilde yazanların disipline gittiği, okuldan atıldığı dönem.

Teneffüste okurum diye getirdiğim Cumhuriyet gazetesinin dürülmüş haliyle müdürün odasında evire çevire (bütün öğretmenlerin önünde) dayak yediğim dönem.

Özdemir Asaf, Orhan Veli okuduğum için anneme her iki haftada bir "Kızınızın tehlikeli siyasi bir takım eğilimleri olduğunu görüyoruz. Lütfen dikkat ediniz. Aksi taktirde gereğini yaparız" gibisinden saçma sapan yazıların gittiği bir dönem. (Bari Nazım Hikmet okuduğum için olsaydı..)

Sonra ansiklopediye bakarım diyerek öğretmenin teneffüste konuşurken söylediği "Megalo Idea" lafını unutmamayım diye avucumun içine yazdığım için okuldan uzaklaştırma aldığım dönem. (Bölücü propaganda yapmaktan iyi mi!)

Din dersinde "madem din, dersi niye İncil de okumuyoruz" dediğim için müdür beyin tükürüklerine maruz kaldığım dönem. (Bunun sebebi açıklanmadı)

"Pusulasız gemi hikayesi bana inandırıcı gelmiyor" dediğim için (üstelik arkadaşıma) annemin okula çağrıldığı ama evde telefon da olmadığı için (evet o zamanlar evlerin hepsinde telefon olmazdı, 17 yıl sıra beklerdin) çağıramadıkları dönem.

19 Mayıs törenlerindeki abuk subuk hareketleri yanlış yaptığım için (kim bilir yine nasıl salakça bir nedenle) disipline verildiğim dönem.

Daha bin türlü bir birinden abes şey var da hatırlamıyorum şimdi.

Ez cümle: Pohtan bir dönemdi.

Ne yapsam (veya ne yapmasam) ceza yemekten o kadar sıtkım sıyrılmıştı ki üniversiteye başladığımda hiçbir siyasi eyleme katılmadım. Bırak siyasisini "yemekler kötü" eylemine bile katılmadım. Zaten benim dönemimde hemen bir tek yemek boykotu vardı. Ve lakin her daim iştahlı bir hatun olduğum için o eylem de hiç bana göre değildi. Haddizatında eylemci arkadaşlar da o kadar çok Maltepe içiyorlardı ki zehirlenmeden iki kalem laf etmek, dertlerini öğrenmek tıbben mümkün olamıyordu.

Yani sevgili Reha Beyim, ikizim, babam, bu benim ilk pankartım ve ilk pankart açışım. Acemiliğimi hoş görünüz lütfen.

Tek itirazım "Aylinciğim" değil "Aylin'imiz" yazıyordu. Hani, hepimizin sahiplendiğini / sahipleneceğini falan düşünerek, pek naif hissiyatlarla, böyle bir şey aklıma geldi.

Bu arada Aylin'den sonra -miz'den önce gelen kesme işareti baskıcının imlası. Ben bir şey diyemeden basıverdi. Fakat olmalı mı olmamalı emin değilim. Uzman bir pankartçı belki o konuda da yardımcı olabilir. Pankartlarda isimlere gelen ekler Türkçeye aykırı bile olsa kesme işareti ile ayrılmalı mıdır ayrılmamalı mıdır? Bu vurguyu arttırır mı düşürür mü? Yoksa -miz -muz gibi ekler pankart yasalarına külliyen aykırı mıdır? Kıyafet ve makyaj kodları da önemli tabii. Karizmayı fena çizdirmişiz baksanıza.

Gerçi bak şimdi aklıma geldi. Nasıldı o son 1 Mayıs sloganı? "Gucci hakkımız, söke söke alırız" diye bir şey değil miydi? Taksim meydanında böyle yazan pankartlarla dolanıp durmamış mıydı devrimci, solcu, Marksist, Leninist işçi kardeşlerimiz?

Reha bey yoksa devrimci ruh laçkalaştı mı ne? Sandığınız gibi değil galiba artık. Baksanıza Gucci falan diyorlar.. Makyaj falan.. Ha?

Makyajlı kızları da o kadar küçümsemeyin derim. Hangi rujun altından ne çıkacağı hiç belli olmaz.


Mutlu Tönbekici/ Vatan


changeTarget(document.getElementById("news_content"))