NAZLI ILICAK'IN TERCÜMAN'I KAPATTIRAN EN UNUTULMAZ BAŞLIĞI NEYDİ?

Hıncal Uluç, 12 Eylül sonrasının en kritik günlerinde Nazlı Ilıcak'ın kaleme aldığı ve Tercüman'ın kapatılmasına neden olan yazıyı hatırlatarak son günlerde yaşanan bir tartışmaya ışık tuttu.

Bir Evrenspor daha mı?..


Nazlı Hanım’ın (Ilıcak) en unutulmaz başlığıdır, bence "Evrenspor!.."
12 Eylül sonrasının en kritik günlerinde, sıkıyönetimler peynir ekmek gibi gazete kapatırken "Evrenspor" başlıklı bir yazı yazmıştı. "Evrenspor" dediği Ankaragücü idi.. Bugünün Gökçekspor’u yani..
Ankaragücü küme düşmüş, ama Türkiye kupasını kazanmıştı o yıl. Evren Paşa "Türkiye Kupası’nı kazanan takım küme düşer mi, bir formül bulun, kalsınlar" dedi. Zamanın Federasyonu "Emrin olur paşam" diye boyun eğdi.
Bir formül buldular. "Kupayı kazanan küme çıkar" dediler. Ankaragücü düştüğü sene çıkan takım oldu.
..Ve de bugün 12 Eylül’e ve Kenan Evren’e Allahın günü söven o demokrat kardeşlerimden hiçbirinin gıkı çıkmadı, o gün.. Bir tek Nazlı Hanım baş kaldırdı.. "Evrenspor" dedi, tokat gibi bir yazıyla..
Tercüman kapatıldı. Ankaragücü kümede kaldı.
Şimdi bakıyorum, siyasetçiler dalmış gene sporun içine, Diyarbakırspor’u kümede bırakma yolları arıyorlar.. Futbol dışı, çağ dışı, spor dışı, insanlık, eşitlik, adalet dışı yöntemlerle..
İlk akla gelen de, ligi 20 takıma çıkarıp düşmeyi kaldırmak..
Bir defa bir lig bittikten sonra küme düşmeyi kaldırırsan, bu ülkede bir daha temiz lig oynanmaz. Her sezon sonu siyasetçiler devreye girer, siyasetin gereğini "Örnek var" diye yaptırırlar.
İkincisi.. Bu yılın şampiyonluk yarışı meydanda. Kalan maçlarda şikeden geçilmez.
..Ve de ihanetlerin en büyüğü.. Bu ülkeye 18 takım bile fazlayken, 20 takımlı lig kaliteyi daha da düşürür, futbolcuları daha da köle gibi kullandırır.
Bakıyorum medya bu çözüme teşne..
Hangi medya?..
Bursapor maçı yarıda kalırken bas bas bağırmıştık.. "Bu basit bir tribün olayı değildir. PKK, Diyarbakır’ın Süper Lig’de kalmasını istemiyor. Çünkü onlara göre, Diyarbakırspor Te Ce’nin Kürtleri asimile etmek ve uyutmak için kurduğu takım. Bu takım ligden gitmeli ki, Te Ce amacına ulaşamasın.. Hem de Diyarbakır’da kendilerini yenenleri alkışlarla uğurlayan Diyarbakır seyircisi bu değil.. İşin içinde iş var. Bu işi Federasyona bırakmayın. Onun gücü yetmez. Diyarbakır olaylarının iç yüzünü MİT araştırsın. Polis ve jandarma istihbarat örgütleri araştırsın. İşi Federasyona bırakıp, PKK’nın ekmeğine tereyağ sürmeyin" demiştik..
Kimse desteklemedi bizi.. Siyasetçilerden de kimseler aldırmadı. Ne Spor Bakanı, ne İçişleri Bakanı, ne de muhalefet..
Ne zaman ikinci olay patladı, bir Diyarbakır maçı daha yarım kaldı, o zaman "Dank" etti kafalara.. Şimdi çözüm arıyorlar..
Hayır!.. Futbol dışı çözüm olmaz.. Olamaz.. Olursa bir "Evrenspor" daha olur..
Çözüm futbolun içinde olmalı..
Diyarbakır futbol içinde düşecekse düşer. Kalırsa kalır.. Başkası olmaz. Olursa sonuçlar feci olur..


***

Şimdi..
Diyarbakır, Belediyespor maçında hükmen yenik sayılamaz. Tüm görüntüleri izleyerek söylüyorum bunu..
Fetva meraklıları var.. "Ayni suça iki ayrı ceza verilemez. Bursa maçı hükmen bittiyse, Belediye maçı da öyle biter" diyorlar.. Çok yanılıyorlar..
Ayni yargıç, elinde ayni Ceza Yasası ile adam öldüren üç kişiden birini asar, birini 20 yıla mahkum eder, birini serbest bırakır.. Çünkü üç olay ve koşulları birbirinden çok farklıdır.
İstanbul Belediye maçında Diyarbakır seyircilerinin sahaya indikleri kesin.. Ama kesin olan bir şey daha var. Ev sahibi takımın gerekli önlemleri almadığı da açık..
Kulüp görevlisi üç beş güvenlikçi var ortada, olaylar başlarken, onların da yarısından çoğu kaçışıyor.. Görüntüde tek bir polis yok.. Yani "Sahaya inmek serbest!.."
Bir Fener-Galatasaray maçında, 3500 Galatasaray seyircisi içim 3500 polis görevlendiren İstanbul Valiliği, olay çıkacağı besbelli, Diyarbakır maçı için nasıl önlem almaz peki?..
Ayni gevşekliği gösterin, bu ülkede oynanan her maçta mağlup takım seyircisi sahaya iner. Her maç yarım kalır..
Bu mudur?.
Diyarbakır’a karşı kasıt olsa, bu olurdu ancak. Kasıt olduğunu iddia etmiyorum. Ama Belediyespor yönetiminin ve valiliğin büyük ihmali açık. O zaman bunun bedelini niye Diyarbakır küme düşerek ödesin, söyler misiniz?.
Yönetmelikler, herhangi bir sebeple yarım kalan maçların kaderini belirleme hakkını Federasyona bırakmış.. "Üç karar alabilirsin" denmiş..
1. Maçı tekrar et.
2. Taraflardan birini, ya da ikisini de hükmen yenik ilan et.
3. Yarım kaldığı andaki sonucu onayla.
Kara kaplı kitap, bu üç karardan birini verme hakkını tanıyarak Federasyon’a "Duruma bak, ona göre karar ver" diyor. Yargıca "As, hapset, ya da serbest bırak" dediği gibi..
Türkiye Futbol Federasyonu, Diyarbakır-Bursa maçı ile aldığı kararı hiç düşünmeden, örneklemeden, Belediye- Diyarbakır maçını tek başına ele almalı ve değerlendirmelidir. O zaman, önlem almayan ev sahibi takımın da en az Diyarbakırlılar kadar sorumlu olduğunu görecektir.
Verilecek adil karar, ya iki takımı da "Hükmen yenik" saymak, ya da maçı 87’nci dakika skoru ile onaylamaktır. Diyarbakır’ı tek başına hükmen yenik saymak değil.
Birinci karar, her iki takım için de ağır olur. Adil karar, maçı 87’nci dakika sonucu ile onaylayıp, her iki kulübe de ağır para cezası vermek olacaktır.
Ondan sonra maçlar oynanır. Diyarbakır puanı yeterse kalır, yetmezse düşer. Futbol budur!..

Hıncal Uluç/Sabah