NAZLI ILICAK SOSYALİST OLSA NELER OLURDU?

Yurt yazarı Atilla Akar “Sosyalist Nazlı Ilıcak”ı yazdı. Bakın Nazlı Ilıcak “Sosyalist” olsaydı acaba neler olurdu?

İşte o yazı…

Sosyalistlere büyük geçmiş olsun!..

Anlaşılan sosyalistler geçmişte büyük badire atlatmışlar. Hatta verilmiş sadakaları varmış. Belki de başlarına gelebilecek büyük bir “Felaket” ani bir karar değişikliği ile son anda önlenmiş. Öyle ki sosyalistlerin tarihlerinde yaşadıkları en “İronik” durumlardan biri olurdu herhalde!

O kadar ki Takrir-i sükun kanunları, Sansaryan Han’ın ünlü polis komiseri “Parmaksız Hamdi”nin takibatları, 141-142 maddeleri, MAH (MİT)’ın provokasyonları, tabutluklar, hapishaneler bile o durumda hafif kalırdı. Nedense böylesi bir “Çözüm” devletin aklına gelmemiş. Yoksa sosyalistleri “İçten çökertmek için” bu taktiği kesin kullanırlardı. Neyse ki jetonları düşmemiş!

Peki ben neden mi söz ediyorum? Elbette ki Nazlı Ilıcak Hanımefendi’nin geçmişte bir dönem sosyalizm rüzgârına kapıldığı ama “İki pabuç” uğruna bu işten nasıl vazgeçtiği “İtirafı”ndan. Allah onu “Sosyalizm” denen bu “Zararlı musibet”ten korumuş!

Bakın 20’li yaşlarında Lozan’da siyaset bilimi okuyan Nazlı Ilıcak kısa “Sosyalizm flörtü”nü TRT Haber’de yayınlanan İnci Ertuğrul ile “Haber Tadında” programında nasıl anlatmış;

"Şirin Tekeli ev arkadaşımdı; koyu solcudur. Beni de bir ara solcu yaptı...’Sosyalizm fakire fukaraya acımaksa çok güzel bir şeymiş’ diye düşündüm. Eve dönünce de annemle beraber aynı odada yatıyorduk. Her halde devamlı yatmıyorduk da döndüğüm gün... Ben dedim ki, şöyle yatakta doğruldum gece yarısı ‘Anneciğim’ dedim ‘Sana çok önemli bir itirafta bulunacağım’ Annemin ödü kopmuş. İsviçre’de tek başına okumaya yollamış kızını... Neyse, ‘Ben sosyalist oldum’ deyince çok rahatladı… Fakat babam dedi ki ‘Tamam sen sosyalistsin. O zaman herkesin iki pabucu olana kadar sana da ikinci bir pabucu almayacağız’ Düşündüm taşındım o şekilde vazgeçtim.”

Düşünsenize; Sosyalist bir Nazlı Ilıcak kim bilir nasıl biri olurdu? Enternasyonal planda Rosa Lüxemburg’un, Clara Zetkin’in ya da Dolares Ibarruri’nin bile pabucunu dama attıracağından eminim! Hatta azıcık ironi ve kurgu yapalım. Mesela 70’li yıllarda TİP’ in başında Behice Boran’ın değil de Nazlı Ilıcak’ın olduğunu düşünün. Ve dahi şöyle konuşmalar yaptığını; “Ay şekerim, şu sosyalizm çok iyi bir şey vallahi! Canım ameleciklerime yüz çift pabuç feda olsun!..”

Hatta bence gidişatı Amerika filân engellemiş olabilir. CIA, ondaki “Potansiyel tehlike”yi fark edip Türkiye’nin Nazlı Ilıcak eliyle “Varşova Paktı”na kaymasına mani olmak istemiştir belki. O zaman “Soğuk savaş”ı kesin SSCB kazanırdı muhakkak!

Gerçi onda bu yetenek, hırs ve enerji olduğu sürece sosyalist de olurdu komünist de. (Tansu Çiller’in sosyalist versiyonu gibi muhteşem bir başbakan fırsatını kaçırmışız!) Fidel’le, Brejnev’le yan yana fotoğrafları filân çıkardı herhalde. Şöyle afişleri basılırdı; İşçiler ve köylüler arasında ufuktaki kızıl güneşe doğru yumruğu sıkılı, arka planda Çark-Başak amblemi olan (Ya da pabuç üzeri Orak-Çekiç!) gülümseyen bir Nazlı Ilıcak. Kafasına bir de Che Guevara beresi taktı mı tamamdır. Nasıl yakışırdı kim bilir?

Tevekkeli değil, bende “Sosyalistler, sol bu ülkede neden yıllardır iktidara gelemiyorlar?” diyordum. Meğer Nazlı Ilıcak gibi bir isimden mahrum kalmışlar da ondanmış. Zaten bu ülkede sosyalizmin “Makus talihi” ni yense yense bir Nazlı Ilıcak yenebilirdi. Tüh!.. Vah ki ne vah! Büyük kayıp maalesef. Yazık olmuş!..