NAZLI ILICAK AHMET ÇALIK'I SİLDİ Mİ?

Bir medya patronu, benim gibi bir fikir işçisiyle ilgilenip, 'Hak etmiş olsan, hak ettin derdik ama, işgüzar kelimesi hakaret.....

Sakın işgüzar demeyin!!!

Osman Kaçmaz hakkında, 25 Mayıs 2009'da yazdığım yazıdan dolayı aldığım mahkûmiyet kararının sebebini merak eden okurlarım var. Bana, "İşgüzar kelimesi hakaret olur mu?" diye soruyorlar. Doğrusu, ne cevap vereceğimi şaşırıyorum.
Şöyle bir arşivi karıştırdım, başbakana hakaret iddiasıyla yargılananların hangi gerekçelerle beraat ettiklerine baktım; Tayyip Erdoğan'a yakıştırdıkları sıfatları da inceledim. Ortaya çıkan çelişki, iyice kafamı karıştırdı.
CHP Grup Başkanvekili Halûk Koç demiş ki: "Şimdi ben soruyorum Sayın başbakana 'Sen kimin Başbakanısın?' Meşru olmak için, bir emperyalist aferini almak için kalıptan kalıba giriyorsun, kimlikten kimliğe giriyorsun. Bazen demokrat oluyorsun, bazen dayatıcı. Bazen din bezirgânı, bazen sahte laik. Kimsin Allah aşkına sen, kimlerin maşasısın sen, seni ipinde oynatanlar kimler?"
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, aşağıdaki gerekçeyle bu ifadeleri hakaret saymamış: "Kişinin üstlendiği görev ne kadar önemliyse, hakkında yapılan eleştirilerin de o kadar yoğun ve sert olabileceği kabul edilmelidir."
Bir başka örnek Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden:
Yalçın Küçük, "İsyan" adlı kitabında şöyle yazmıştı: "Bu başbakanlığa oturtulmuş kişi, İslâm tarihinde yazılı Cahiliye devrinden kalma bir kişidir. Bana göre Deli İbrahim'den sonra Türkiye'de hükûmet etmeye gelmiş en bilgisiz kişidir."
Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi, bunu da hakaret saymadı.
İşçi Partisi'nin bir yönetici, Mehmet Altan'a, "vatan haini" demişti. Mahkeme de, Yargıtay da, bu sıfatı eleştiri sınırları içinde gördü.

***

Benim Osman Kaçmaz'a ne dediğim meselesine gelince... Kaçmaz, trilyonluk davadan Abdullah Gül'ün yargılanmasının önünü açınca, kamuoyunda bir tartışma başlamıştı. Kimisi "Çankaya'nın dokunulmazlığı var" görüşündeydi; bir diğer grup da, dokunulmazlığın olmadığını ileri sürüyordu. Ben, ülkede yarattığı tartışmaya bakarak, "Bir bu eksikti" diye yazdıktan sonra, "Kaçmaz işgüzarlık yapmış" diye makalemi bağlamıştım. Mahkeme, "işgüzar" lâfını hakaret saydı. 5 yıllık bir süre içinde benzer bir suç işlemediğim takdirde, hüküm tesis edilmeyecek. Gerçekten hakaret olsa, ağzımıza biber sürüldü diyelim de, "işgüzar" sözü hakaret olarak görüldüğüne göre, başka hangi kelimelerin yasak kapsamına gireceğini nereden bilebilirim! Başımızın üzerine Demokles'in kılıcı asıldı. İşte bütün zorluk burada.

NOT: Çok sayıda meslektaşım, dostum arayıp, geçmiş olsun dediler. İsimlerini tek tek sıralamayacağım. Twitter'da on bini bulan takipçilerimden de, sayısız sevgi mesajı aldım. Bu arada, bir medya patronu, benim gibi bir fikir işçisiyle ilgilenip, "Hak etmiş olsan, hak ettin derdik ama, işgüzar kelimesi hakaret sayılır mı? Ne yapabiliriz?" diye sordu. Bu medya patronu, Aydın Doğan'dı. Sonra, telefonu, hemen yanı başında bulunan Ertuğrul Özkök'e verdi. Özkök de üzüntülerini beyan etti. Salih Memecan'ın başkanlığını yaptığı yeni kurulan dernek, bir bildiri yayınladı. Bu dayanışma, haksızlıklar karşısında yalnız kalmayacağım düşüncesine kapılmama yol açtı. Herkese teşekkürler.

Nazlı Ilıcak/Sabah