NAZİ SAVUNMASI TUTMADI TÜRKİYE KAYBETTİ! AİHM'DEN TARİHİ KARAR!
AİHM kararında, devletin Dink'i suikastten korumaması ve öldürüldükten sonra da etkili bir soruşturma yapmaması, “Yaşam hakkı ihlali” olarak değerlendirildi.
AİHM, Türkiye’nin çok eleştirilen ‘Nazi’ savunmasından etkilenmedi. Türkiye’yi mahkum eden 2’nci Daire, Eylül ayında açıklayacağı kararında “Türkiye Dink’in ifade özgürlüğünü ve yaşama hakkını ihlal etti” dedi.
Türkiye’nin AİHM’de (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) Hrant Dink davasına ilişkin yaptığı savunma ve sonrasındaki “Dostane çözüm arayışları” girişimleri tartışılırken, AİHM’in davada kararını verdiği ve Türkiye’yi mahkum ettiği öğrenildi. AİHM İkinci Dairesi’nin verdiği kararda Türkiye’nin “Hrant Dink’in eski TCK’nın 159. maddesi (Yeni TCK’da 301.madde) kapsamında mahkum edilmesinin ifade özgürlüğünün ihlali olduğu belirtildi. AİHM kararında, devletin Dink’i suikastten korumaması ve öldürüldükten sonra da etkili bir soruşturma yapmaması, “Yaşam hakkı ihlali” olarak değerlendirildi.
Hrant Dink, genel yayın yönetmeni olduğu AGOS Gazetesi’nde yazdığı bir yazı nedeniyle TCK’nın “Türklük’e hakaret” suçunu düzenleyen 159. maddesini ihlal ettiği gerekçesi ile 6 ay hapis cezasına mahkum edilmişti. Karar, Yargıtay 9.Ceza Dairesi tarafından esas açısından onanmış, mahkemenin ihbarcıları davaya müdahil olarak kabul etmesinin yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle usül açısından bozulmuştu. Bu karara Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itiraz etmiş, Yargıtay Ceza Genel Kurulu da Dink’i suçlu bularak itirazı reddetmişti. Dava, usül hatalarının giderilmesi için yerel mahkemeye gönderilmişti. Dink de bu aşamada, ölümünden bir hafta önce AİHM’e başvurarak ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini iddia etmişti. Dink’in Ailesi de ölümünden sonra aynı gerekçe ile yeni bir başvuruda daha bulunmuştu. Dink Ailesi ayrıca, devletin Dink’i korumadığı ve cinayetten sonra da sorumluluğu ortaya çıkan polis ve jandarma görevlileri hakkında etkili bir soruşturma yapılmadığı için AİHM’e 3 ayrı dava daha açmıştı. Bu davalarda devletin Dink’in yaşam hakkını ihlal ettiği, adil yargılama ilkesini uygulamadığı ve ayrımcılık yasağını ihlal ettiği belirtilmişti.
TÜRKİYE’NİN SAVUNMASI TEPKİ ÇEKTİ
AİHM ise kendisine yapılan bütün başvuruları birleştirerek tek bir dava halinde yürüttü. Hükümet, bu davada diğer bir çok davada yaptığının aksine “Dostane çözüm” yoluna gitmedi ve AİHM’e bir savunma gönderdi. VATAN’ın gündeme taşığı bu savunmada, Hrant Dink’in aldığı mahkumiyet savunuldu ve Almanya’nın bir Nazi liderine verdiği ceza emsal gösterildi. Türkiye’nin savunmasında ayrıca Hrant Dink’in koruma istememesi nedeniyle devletin de cinayetten sorumlu tutulamayacağı ileri sürüldü.
GEREKÇESİ YAZILIYOR
VATAN’ın AİHM çevrelerinden edindiği bilgiye göre, iç ve dış kamuoyunda Türk hükümetin Dink savunmasına ilişkin tepkiler sürerken, AİHM davaya ilişkin kararını verdi ve gerekçeli kararın yazılmasına geçildi. AİHM’in, gerekçeli kararının yazılmasının tamamlanacağı ve Eylül ayının başında açıklanacağı öğrenildi.
AİHM İkinci Dairesi tarafından kaleme alınan kararda, Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde düzenlenen “İfade özgürlüğü ve yaşam hakkı” maddelerine ihlalden mahkum etti. AİHM kararında Dink’in “Türklüğe hakaret” suçundan mahkum edilmesine ilişkin kararın henüz teknik hukuk açısından kesinleşmemesine karşın Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararı ile mahkumiyetin fiilen netleşmiş olmasını dikkate aldı.
AİLENİN İDDİASI DA YERİNDE BULUNDU
AİHM ayrıca, Dink Ailesi’nin devlete istihbarat gelmesine karşın korunmadığı ve cinayetten sonra da etkili soruşturma yürütülmediği yolundaki iddiasını da yerinde buldu. Bu nedenle de Türkiye’nin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ikinci maddesinde düzenlenen “Yaşama hakkı ve 10. madde ile düzenlenen ifade özgürlüğü” hakkını ihlal ettiğine karar verdi ve bunu da karara yansıttı.
AYRIMCILIK KARARI İNCELENMEDİ
AİHM’in Türkiye’nin Hrant Dink’in 301. maddeden mahkum olması ve öldürüldükten sonra katil zanlısının sorgu sürecinde polis ve jandarma tarafından hatıra fotoğrafı çekilerek desteklendiği, bunun da Dink’e “Ermeni olduğu için” ayrımcılık yapıldığı yönündeki iddiasına ilişkin olarak bir mahkumiyet kararı vermediği belirtildi. AİHM çevrelerinde, AİHM’in genellikle diğer ihlal iddialarını yerinde görmesi halinde ayrımcılık yasağını incelemeye gerek görmediğine ilişkin çok sayıda karar verdiğine dikkat çekiliyor. Dink kararında da benzer gerekçelerle ayrımcılık yasağının incelenmemiş olabileceği ifade ediliyor.
TÜRKİYE’NİN ÇABALARI BOŞUNA
Türkiye hükümetinin bu aşamadan sonra savunmasını geri çekmesinin karar üzerinde hiçbir etkisi olmayacağı belirtiliyor. Hükümetin kendisine verilen kesin sürede “dostane çözüm yoluna” gitmediği için bu aşamadan sonra da dostane çözüm üretilmesinin mümkün olmadığı biliniyor.
HÜKÜMET TEMYİZ YOLUNA GİDEBİLİR
Ancak hükümetin savunmaya yönelik tepkiler ışığında AİHM İkinci Dairesi’nin verdiği karara karşı temyiz yoluna gidip gitmeyeceği henüz netlik kazanmadı. Hükümet temyiz yoluna giderse AİHM Büyük Dairesi, kararı inceleyerek bir karar verecek. Ancak, hükümet temyize gitmesi durumunda yasal prosedürler gereği içerik olarak “tepki çeken savunmaya” benzer bir metin göndermek zorunda.
Kararın, temyiz aşaması sonunda çıkması durumunda Dink Ailesi’nin de ayrımcılık yasağını ihlal ettiğine karar verilmesi için kararı AİHM Büyük Dairesi’ne temyiz başvurusunda bulunma hakkı doğuyor.
TARİHİ KARAR OLACAK
AİHM ikinci Dairesi’nin verdiği kararın gerekçesinin bir çok açıdan AİHM’de yeni içtihatların kapısını aralayacağı ve bu yüzden tarihi bir nitelikte olacağı da AİHM çevrelerinde yoğun biçimde konuşuluyor.
Kemal Göktaş/Vatan
Türkiye’nin AİHM’de (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) Hrant Dink davasına ilişkin yaptığı savunma ve sonrasındaki “Dostane çözüm arayışları” girişimleri tartışılırken, AİHM’in davada kararını verdiği ve Türkiye’yi mahkum ettiği öğrenildi. AİHM İkinci Dairesi’nin verdiği kararda Türkiye’nin “Hrant Dink’in eski TCK’nın 159. maddesi (Yeni TCK’da 301.madde) kapsamında mahkum edilmesinin ifade özgürlüğünün ihlali olduğu belirtildi. AİHM kararında, devletin Dink’i suikastten korumaması ve öldürüldükten sonra da etkili bir soruşturma yapmaması, “Yaşam hakkı ihlali” olarak değerlendirildi.
Hrant Dink, genel yayın yönetmeni olduğu AGOS Gazetesi’nde yazdığı bir yazı nedeniyle TCK’nın “Türklük’e hakaret” suçunu düzenleyen 159. maddesini ihlal ettiği gerekçesi ile 6 ay hapis cezasına mahkum edilmişti. Karar, Yargıtay 9.Ceza Dairesi tarafından esas açısından onanmış, mahkemenin ihbarcıları davaya müdahil olarak kabul etmesinin yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle usül açısından bozulmuştu. Bu karara Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itiraz etmiş, Yargıtay Ceza Genel Kurulu da Dink’i suçlu bularak itirazı reddetmişti. Dava, usül hatalarının giderilmesi için yerel mahkemeye gönderilmişti. Dink de bu aşamada, ölümünden bir hafta önce AİHM’e başvurarak ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini iddia etmişti. Dink’in Ailesi de ölümünden sonra aynı gerekçe ile yeni bir başvuruda daha bulunmuştu. Dink Ailesi ayrıca, devletin Dink’i korumadığı ve cinayetten sonra da sorumluluğu ortaya çıkan polis ve jandarma görevlileri hakkında etkili bir soruşturma yapılmadığı için AİHM’e 3 ayrı dava daha açmıştı. Bu davalarda devletin Dink’in yaşam hakkını ihlal ettiği, adil yargılama ilkesini uygulamadığı ve ayrımcılık yasağını ihlal ettiği belirtilmişti.
TÜRKİYE’NİN SAVUNMASI TEPKİ ÇEKTİ
AİHM ise kendisine yapılan bütün başvuruları birleştirerek tek bir dava halinde yürüttü. Hükümet, bu davada diğer bir çok davada yaptığının aksine “Dostane çözüm” yoluna gitmedi ve AİHM’e bir savunma gönderdi. VATAN’ın gündeme taşığı bu savunmada, Hrant Dink’in aldığı mahkumiyet savunuldu ve Almanya’nın bir Nazi liderine verdiği ceza emsal gösterildi. Türkiye’nin savunmasında ayrıca Hrant Dink’in koruma istememesi nedeniyle devletin de cinayetten sorumlu tutulamayacağı ileri sürüldü.
GEREKÇESİ YAZILIYOR
VATAN’ın AİHM çevrelerinden edindiği bilgiye göre, iç ve dış kamuoyunda Türk hükümetin Dink savunmasına ilişkin tepkiler sürerken, AİHM davaya ilişkin kararını verdi ve gerekçeli kararın yazılmasına geçildi. AİHM’in, gerekçeli kararının yazılmasının tamamlanacağı ve Eylül ayının başında açıklanacağı öğrenildi.
AİHM İkinci Dairesi tarafından kaleme alınan kararda, Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde düzenlenen “İfade özgürlüğü ve yaşam hakkı” maddelerine ihlalden mahkum etti. AİHM kararında Dink’in “Türklüğe hakaret” suçundan mahkum edilmesine ilişkin kararın henüz teknik hukuk açısından kesinleşmemesine karşın Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararı ile mahkumiyetin fiilen netleşmiş olmasını dikkate aldı.
AİLENİN İDDİASI DA YERİNDE BULUNDU
AİHM ayrıca, Dink Ailesi’nin devlete istihbarat gelmesine karşın korunmadığı ve cinayetten sonra da etkili soruşturma yürütülmediği yolundaki iddiasını da yerinde buldu. Bu nedenle de Türkiye’nin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ikinci maddesinde düzenlenen “Yaşama hakkı ve 10. madde ile düzenlenen ifade özgürlüğü” hakkını ihlal ettiğine karar verdi ve bunu da karara yansıttı.
AYRIMCILIK KARARI İNCELENMEDİ
AİHM’in Türkiye’nin Hrant Dink’in 301. maddeden mahkum olması ve öldürüldükten sonra katil zanlısının sorgu sürecinde polis ve jandarma tarafından hatıra fotoğrafı çekilerek desteklendiği, bunun da Dink’e “Ermeni olduğu için” ayrımcılık yapıldığı yönündeki iddiasına ilişkin olarak bir mahkumiyet kararı vermediği belirtildi. AİHM çevrelerinde, AİHM’in genellikle diğer ihlal iddialarını yerinde görmesi halinde ayrımcılık yasağını incelemeye gerek görmediğine ilişkin çok sayıda karar verdiğine dikkat çekiliyor. Dink kararında da benzer gerekçelerle ayrımcılık yasağının incelenmemiş olabileceği ifade ediliyor.
TÜRKİYE’NİN ÇABALARI BOŞUNA
Türkiye hükümetinin bu aşamadan sonra savunmasını geri çekmesinin karar üzerinde hiçbir etkisi olmayacağı belirtiliyor. Hükümetin kendisine verilen kesin sürede “dostane çözüm yoluna” gitmediği için bu aşamadan sonra da dostane çözüm üretilmesinin mümkün olmadığı biliniyor.
HÜKÜMET TEMYİZ YOLUNA GİDEBİLİR
Ancak hükümetin savunmaya yönelik tepkiler ışığında AİHM İkinci Dairesi’nin verdiği karara karşı temyiz yoluna gidip gitmeyeceği henüz netlik kazanmadı. Hükümet temyiz yoluna giderse AİHM Büyük Dairesi, kararı inceleyerek bir karar verecek. Ancak, hükümet temyize gitmesi durumunda yasal prosedürler gereği içerik olarak “tepki çeken savunmaya” benzer bir metin göndermek zorunda.
Kararın, temyiz aşaması sonunda çıkması durumunda Dink Ailesi’nin de ayrımcılık yasağını ihlal ettiğine karar verilmesi için kararı AİHM Büyük Dairesi’ne temyiz başvurusunda bulunma hakkı doğuyor.
TARİHİ KARAR OLACAK
AİHM ikinci Dairesi’nin verdiği kararın gerekçesinin bir çok açıdan AİHM’de yeni içtihatların kapısını aralayacağı ve bu yüzden tarihi bir nitelikte olacağı da AİHM çevrelerinde yoğun biçimde konuşuluyor.
Kemal Göktaş/Vatan