NAİL GÜRELİ HASAN CEMAL'İ 10 YIL ÖNCEKİ YAZISIYLA VURDU!
"Medya adam olmadan demokrasi de adam olmaz" diyen Hasan Cemal'e yanıt kendi gazetesinden geldi!
Basın mı, siyaset mi?
Ne olacak memleketin bu hali? Oldum olası, hemen her dönemde sorulan beylik sorudur bu.
Yakın zamanda buna bir soru daha eklendi:
Ne olacak bu basının hali?
Bu sorulara kapsamlı ve kesin bir teşhis konulamadığı gibi, geçerliği olan sürdürülebilir bir çözüm de bulanamamıştı.
Nihayet geçenlerde Hasan Cemal teşhisini koyup, sonucu kestirip attı:
“Medya adam olmadan demokrasi de adam olmaz.” (Milliyet, 3 Mart 2012)
Oysa bizler öteden beri, önce adam olması gerekenin basın değil, siyaset kurumu olduğu görüşünü savunagelmişizdir.
Çünkü, deriz, rejimi (diyelim ki demokrasiyi) belirleyen, kurallarını koyup hukuka (hangi hukuksa) uygun biçimde uygulayan ve adaletli (hangi adaletse) davranan siyaset ve onun ürünü olan iktidardır. Parti için demokrasiden seçim sistemine kadar bir dizi mekanizma adam edilmeden sağlıklı bir demokrasiden söz edilemez.
O nedenle bizler, basın özgürlüğünden önce asıl önemli olan hukukun üstünlüğü deriz.
Çünkü özgürlüğünüz kısıtlanınca nereye başvuracaksınız?
Adalete.
Bugün adalet, yıllardır tutuklu olan gazetecilerle birlikte Silivri’de. Askeri yönetimlerde ise kışlalardaydı.
Hasan Cemal’in bugünkü teşhisinden sonra, dünkü teşhisini de Melih Aşık’ın köşesinden öğrendik. Hasan Cemal’in 10 yıl önce 27 Nisan 2002’deki yazısı şöyle bitiyor:
“Bu ülkede eğer politikacılar, partiler, parlamento, yani seçimle gelen siyaset kurumu tıkır tıkır işliyor olsaydı, asker kışlasından çıkmaz ya da bazen sesini yükseltme ihtiyacını hissetmezdi. Türkiye iyi yönetilseydi, siyasette Tayyip’ler, radikal uçlar güçlenmezdi. Türkiye bugün de siyaset sahnesinde yenilenmeyi, iyi yönetilmeyi bekliyor. Sorun kimilerinin sandığı gibi asker sorunu değil.”
Söyleyen doğru demiş: Değişmeyen tek şey değişimdir.
Herhalde biz, değişmediğimiz için çağdışı sayılıyoruz!
Nail GÜRELİ / MİLLİYET