NAGEHAN ALÇI'NIN 'ŞANTAJ' İDDİALARINA SONER YALÇIN'DAN AÇIKLAMA!
Nagehan Alçı'nın Baykal'a 'şantaj' yaptı dediği Soner Yalçın'dan avukatları aracılığıyla açıklama.
İşte o açıklama...
NE?
ŞANTAJ MI?
UTANMIYOR MUSUNUZ?
Silivri’de bir haftadır gazete okuyamıyoruz.
Son gazeteci göz altılarını içimiz burkularak TV’den takip edebildik. Türkiye’de demokrasi ve basın özgürlüğü ayaklar altındayken, bazı meslektaşlarımızın TV ekranlarında “yorum” adı altında yaptığı yargısız infazlar, bizleri göz altılardan daha fazla üzmüştür.
Kendimiz adına değil, gazetecilik mesleği adına utandık.
Örneğin:
Mirgün Cabas’ın sunduğu TV programında, Akşam gazetesi yazarı Nagehan Alçı “Odatv’de Halk TV satışı sırasında Baykal’a şantaj yapıldı” diye konuştu. Sözüm ona bunun belgesi de vardı, bunu bir istihbarat kaynağından almıştı!
Sadece polis ve savcıların bilmesi gereken, henüz bize-avukatlarımıza dahi gösterilmemiş olan ve iddianame yazılıncaya kadar gösterilmeyecek olan, eğer varsa sözde kanıtlar, her nasılsa Nagehan Alçı’nın ağzından milyonlarca kişinin önünde sarf edilmiştir.
Halk TV’nin satış süreciyle ilgili her şey son derece şeffaftır. Hatta bu konuda Odatv haber bile yapmıştır. İlgili haber Odatv arşivinde mevcuttur. Tüm gelişmeler ayrıntılarıyla yazılmıştır.
Halk TV’nin satış sürecinde; Ben, Hakan Aygün, Murat Ongun ve Şaban Sevinç iki kez Deniz Baykal’la yan yana geldik. Bu görüşmelerde neler konuştuğumuz, Sayın Baykal da dahil olmak üzere gazeteci arkadaşlarımıza sorulabilir.
Ne demek şantaj?
Ne kadar ayıp.
Bunu dile getirenler, ne 25 yıllık bir gazeteciden, ne de siyasetine bunca emek vermiş bir politikacıdan utanıyorlar.
Bilmiyorlar mı; 16 Mayıs 2010 tarihinde Hürriyet gazetesinde “Kaset Komplosunu Kim Hazırladı” başlıklı yazımda, Baykal’a yapılan kaset komplosunu tam bir sayfada anlattım. Odatv’de bu konuda defalarca haber yaptık. Zor günlerinde yanında olduğumuzu en iyi Sayın Baykal bilmektedir.
Eğer, “şantajdan” kastedilen, son yıllarda sıkça rastlandığı gibi, iki kişi arasındaki ciddiyetsiz ve dedikodu içerikli olası telefon görüşmelerinden virüslü belgelerden elde edilen düzmece iddialarsa; bu ancak bu tertibi düzenleyenlere yakışır. Silivri mahpusunda neyin nasıl tertiplendiğini bilemiyoruz. Süreci şaşkınlıkla seyrediyoruz. Silivri’de elimiz kolumuz bağlıdır. İnsanlık haysiyetine yakışmayan ağır ithamlara ve yalanlara maruz kalıyoruz. Ne yapacağımızı bilemiyoruz. Bu nasıl gazetecilik?Bu sadece bizim sorunumuz mu?
Odatv’ye virüs yoluyla gönderilen ve aynı anda otomatik olarak kendi kendine silinen, hiç görmediğimiz sözüm ona belgeler üzerine ne yalanlar inşa ediliyor böyle?
Biliyoruz ki; Gün gelecek bu tertipler tek tek ortaya çıkacak. Bugün gazete köşelerinde ve televizyon ekranlarında, tertipçilerin aleti olarak bizi infaz edenler, yarın yüzümüze bakamayacaklardır.
“Baykal’a şantaj yapıldı” sözünü TV ekranlarında sarf eden Nagehan Alçı ve benzerleriyle ilgili her türlü yasal hakkımızı, sonuna kadar kullanacağız.
Soner YALÇIN
Odatv.com
NE?
ŞANTAJ MI?
UTANMIYOR MUSUNUZ?
Silivri’de bir haftadır gazete okuyamıyoruz.
Son gazeteci göz altılarını içimiz burkularak TV’den takip edebildik. Türkiye’de demokrasi ve basın özgürlüğü ayaklar altındayken, bazı meslektaşlarımızın TV ekranlarında “yorum” adı altında yaptığı yargısız infazlar, bizleri göz altılardan daha fazla üzmüştür.
Kendimiz adına değil, gazetecilik mesleği adına utandık.
Örneğin:
Mirgün Cabas’ın sunduğu TV programında, Akşam gazetesi yazarı Nagehan Alçı “Odatv’de Halk TV satışı sırasında Baykal’a şantaj yapıldı” diye konuştu. Sözüm ona bunun belgesi de vardı, bunu bir istihbarat kaynağından almıştı!
Sadece polis ve savcıların bilmesi gereken, henüz bize-avukatlarımıza dahi gösterilmemiş olan ve iddianame yazılıncaya kadar gösterilmeyecek olan, eğer varsa sözde kanıtlar, her nasılsa Nagehan Alçı’nın ağzından milyonlarca kişinin önünde sarf edilmiştir.
Halk TV’nin satış süreciyle ilgili her şey son derece şeffaftır. Hatta bu konuda Odatv haber bile yapmıştır. İlgili haber Odatv arşivinde mevcuttur. Tüm gelişmeler ayrıntılarıyla yazılmıştır.
Halk TV’nin satış sürecinde; Ben, Hakan Aygün, Murat Ongun ve Şaban Sevinç iki kez Deniz Baykal’la yan yana geldik. Bu görüşmelerde neler konuştuğumuz, Sayın Baykal da dahil olmak üzere gazeteci arkadaşlarımıza sorulabilir.
Ne demek şantaj?
Ne kadar ayıp.
Bunu dile getirenler, ne 25 yıllık bir gazeteciden, ne de siyasetine bunca emek vermiş bir politikacıdan utanıyorlar.
Bilmiyorlar mı; 16 Mayıs 2010 tarihinde Hürriyet gazetesinde “Kaset Komplosunu Kim Hazırladı” başlıklı yazımda, Baykal’a yapılan kaset komplosunu tam bir sayfada anlattım. Odatv’de bu konuda defalarca haber yaptık. Zor günlerinde yanında olduğumuzu en iyi Sayın Baykal bilmektedir.
Eğer, “şantajdan” kastedilen, son yıllarda sıkça rastlandığı gibi, iki kişi arasındaki ciddiyetsiz ve dedikodu içerikli olası telefon görüşmelerinden virüslü belgelerden elde edilen düzmece iddialarsa; bu ancak bu tertibi düzenleyenlere yakışır. Silivri mahpusunda neyin nasıl tertiplendiğini bilemiyoruz. Süreci şaşkınlıkla seyrediyoruz. Silivri’de elimiz kolumuz bağlıdır. İnsanlık haysiyetine yakışmayan ağır ithamlara ve yalanlara maruz kalıyoruz. Ne yapacağımızı bilemiyoruz. Bu nasıl gazetecilik?Bu sadece bizim sorunumuz mu?
Odatv’ye virüs yoluyla gönderilen ve aynı anda otomatik olarak kendi kendine silinen, hiç görmediğimiz sözüm ona belgeler üzerine ne yalanlar inşa ediliyor böyle?
Biliyoruz ki; Gün gelecek bu tertipler tek tek ortaya çıkacak. Bugün gazete köşelerinde ve televizyon ekranlarında, tertipçilerin aleti olarak bizi infaz edenler, yarın yüzümüze bakamayacaklardır.
“Baykal’a şantaj yapıldı” sözünü TV ekranlarında sarf eden Nagehan Alçı ve benzerleriyle ilgili her türlü yasal hakkımızı, sonuna kadar kullanacağız.
Soner YALÇIN
Odatv.com