NAGEHAN ALÇI, KENDİSİNE ''İHBARCI'' DİYEN AHMET HAKAN'A ÇAKTI!

Akşam yazarı Nagehan Alçı, geçtiğimöiz günlerde bir tv programında kendisine ihbarcı diyen Ahmet Hakan'a çaktı.

MEDYARADAR- Geçtiğimiz günlerde Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan, TV8’deki Yaz Günlüğü programında medyadaki güncel sorunlara değinen Ahmet Hakan, bu noktada 2 isme yönelik sert eleştirilerde bulunmuştu.

Daha önce kendisini hedef gösteren Nagehan Alçı ve Hilal Kaplan’ı köşesinden eleştiren Hürriyet yazarı programda isim vermeden bu isimlere yüklenmişti.


Medyada baş gösteren muhbirlik tavrının ahlaksızlık olduğunu ifade eden Hakan: "Yeni dönemde ise ihbarcı, çapsız bazı tiplerin türediği bir gerçek" ifadelerini kullanmıştı.

Akşam yazarı Nagehan Alçı ise bugün köşesinden isim vermeden Ahmet Hakan’a çaktı.

İşte Alçı’nın o yazısı...

İhbar değil merhamet ediyorum!


Komplo, şantaj, tehdit, ırkçılık, nefret söylemi, kin ve düşmanlığa tahrik, fişleme ve darbecilik gibi suçları işlediği tüm kanıtlarıyla ortada olan Oda TV örgütünün kimi üyeleri büyük bir panik içinde. Suçluluk psikolojisinden olsa gerek, ha bire saldırıyorlar. Geçenlerde yazdığım şu satırlar bu yasadışı yapıyla bağları olan köşe yazarlarının ruhsal dengesini iyice bozmuş anlaşılan:
’Oda TV ekibiyle örgütsel bağları ve ilişkileri bulunanlar sadece iddianamede suçlananlar değil. Hem yazılı ve görsel medyada, hem de siyasi hayatta bu örgütsel yapının uzantıları var. İşte bunlar, bu yapıyla ve Soner Yalçın’la kirli ilişkileri bulunanlar, bu soruşturmadan çok korkuyorlar. O yüzden de süreci sulandırmak ve sakatlamak için kasıtlı manipülatif yazılar yazıyor, konuşmalar yapıyorlar.’
***
Bu yazdığımı ’ihbar’ zanneden kimileri, suçlu olduklarını bildiklerinden tutuklanma korkusuyla saçma sapan konuşuyorlar. Oysa ben ihbar etmiyorum. Bilakis, henüz herhangi bir hukuksal yaptırımla karşılaşmamış bu insanlara merhamet ediyorum. Nasıl mı? Açıklayayım...
***
Ergenekon bağlantılı Oda TV soruşturması kapsamında ele geçirilen birçok belgede her şey zaten açık seçik ortada. Biz, özgürlükçü-demokrat gazeteciler de, olan biteni bu belgelerden öğreniyor ve sizlere aktarıyoruz. Soner Yalçın’ın ikametindeki ve Oda TV bürolarındaki bilgisayarlardan çıkan delillerin haddi hesabı yok. Oda TV’ye Ergenekon soruşturmasını karartma amaçlı asparagas haber yazdıran, bir darbe ortamını yaratmak için AK Parti ve Gülen Hareketi’ne dair yalan ve iftira nitelikli notlar gönderen, çeşitli takma isimlerle kara propaganda yazıları yazan köşe yazarı/yazarları biliniyor. Soner Yalçın’dan aldığı örgütsel talimatla TSK’yı darbeye teşvik eden yazılar yazanlar ya da Yalçın’la örgütsel ilişki içinde ortak hareket eden köşe yazarları zaten belli. Bunların bir kısmının iddianamede adı geçiyor. Kimisinin de resmi fezlekelerde yaptıkları yasadışı işler tek tek sıralanıyor...
Her şey bu kadar açıkken ben neyi ihbar edebilirim? Olan olmuş, emniyet ve adalet ilgili tespitleri yapmış zaten. İhbar ’Henüz savcılığın da bilmediği suç ve suçluların ismini yazmak’la olabilir. Oysa benim yazdıklarım henüz haklarında yasal işlem başlatılmamış bu insanlara merhametli bir ’önceden uyarı’. Hatta itiraf edeyim: Katı bir legalist mantıkla ’Şüphelilere yardım’ diye bile yorumlanabilir bu satırlarım. Mesela kimileri, başka çete yoldaşları gibi -henüz haklarında yasak çıkmadan- yurtdışına kaçabilir bu sayede. Hakkımda televizyonda küfürler, hakaretler edenler benim uyarılarımla yakayı sıyırabilir!
***
Gördüğünüz gibi sevgili okuyucularım, ben merhamet sahibi bir insanım. Bir yandan gördüğüm yasadışı ve iğrenç ilişkiler ağından nefret ediyor ve hukukun gereğini yapmasını istiyor ama diğer yandan da bu düşmüş tiplere acıyorum. Adalet ve merhamet arasında gidip geliyor düşüncelerim... Keşke bu gazeteciler bir Cüneyt Özdemir gibi erkenden uyanıp içinde bulundukları kirli girdaptan çıkmayı başarabilselerdi. Ama nerde? Maalesef hala aynı noktada, o hukuk dışı döngü içinde debelenip duruyorlar...


ŞAHAN HÖDÜK, NAGEHAN ALÇI VE HİLAL KAPLAN ÇAPSIZ!