Mustafa Sarıgül, CHP'den istifa etti! Başka partiye mi geçiyor, Şişli'den aday mı?
31 Mart yerel seçimlerinde İstanbul Şişli'den adaylığını açıklayan Mustafa Sarıgül, CHP'den istifa ettiğini açıkladı.
Şişli'den belediye başkan adaylığını açıklayan Mustafa Sarıgül, CHP'den istifa ettiğini açıkladı. Sarıgül, istifasına ilişkin olarak uzun bir açıklama yayınladı. Belirsizlikten, beklemekten ve bekletilmekten yorulduğunu söyleyen Sarıgül, "Başka bir partiye mi geçiyor?", "Şişli'den aday mı?" sorularına da açıklamasında yanıt verdi.
Sarıgül'ün açıklaması:
Yerel seçim öncesi genel değerlendirmelerimi ve almış olduğum çok önemli bazı kararları sizinle paylaşmak; Şişli’de oturan yurttaşlarımı ve bütün Türkiye’yi bilgilendirmek isterim.
Yıllardır gece gündüz çalışmaktan yorulmayan ben, dört yıldır gece gündüz Şişli’de yerel seçimlere hazırlanan ben, seçimlere sadece ve sadece iki ay kalmasına rağmen yaşadığımız belirsizlikten, beklemekten ve bekletilmekten yoruldum!
Ben Mustafa Sarıgül;
Cumhuriyet Halk Partisi içinde siyaset yapan halkına hizmet eden en tecrübeli siyaset insanlarından biriyim.
Bugüne kadar; gerek ülke meselelerine gerekse parti içindeki sorunlara, gençliğimde, siyaset ustalarından öğrendiğim “siyasi nezaket” ve “parti disiplini” kuralları çerçevesinde yaklaştım.
“Siyasi nezaket” ve “parti disiplini” gün olur, sabır taşınızı test eder. Gün olur, parti yararına susmanızı gerektirir.
Bugüne kadar Cumhuriyet Halk Partisi’nde tüm yaşananlara,
Ecevit ve arkadaşlarından aldığım; öğrendiğim “siyasi nezaket” kuralları içinde yaklaştım.
Ben, Türkiye siyasetine damga vuran Ecevit’in, Demirel’in, Erbakan’ın, Özal’ın bulunduğu Türkiye siyaset dünyasında çok tecrübe edindim.
Hepimiz biliyoruz ki ülkemiz için hayati önem taşıyan önümüzdeki yerel seçimler 2 ay sonra yapılacak.
Neredeyse yarın! Ama Cumhuriyet Halk Partisi olarak adaylarımızı bile bir türlü belirleyemedik.
Oysa yerel seçimler hayati önem taşır.
5 yıl önce yapılan yerel seçimlere dönelim.
Hepimiz hatırlarız ki;
5 yıl önce yapılan yerel seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı bendim.
Genel Başkan Sayın Kılıçdaroğlu ve parti üst yönetimi İstanbul için beni aday göstermek istediklerini, Şişli’de başardıklarımın tüm İstanbul’da ses getirdiğini, oluşturduğum “Yerel Yönetimlerde Şişli Modeli”ni tüm İstanbul’a yaymamı istediklerini söylediler.üstlendim ve bunu tüm İstanbul’a ve Türkiye’ye duyurmak; hayalimdeki projeleri paylaşmak için bir basın toplantısı düzenledim.
Ama o süreçte büyük hayal kırıklığı yaşadım; kimselere söyleyemedim!
Çoğunuz hatırlarsınız;
Ben İstanbul’un Avrupa yakasında “Cumhuriyet Halk Partisi resmi adayı” olarak basın toplantısı yaparken o dönemde Cumhuriyet Halk Partisi’nin genel sekreteri olan ve yakından tanıdığım bir sevgili arkadaşım da kendi adaylığını aynı gün İstanbul’un Asya yakasında açıkladı!
Düşünebiliyor musunuz?
Cumhuriyet Halk Partisi, beni resmi aday olarak görevlendiriyor;
Cumhuriyet Halk Partisi’nin genel sekreteri de aynı gün adaylığını açıklıyor.
Benim ne parti anlayışıma ne de mantığıma sığmayacak bir yaklaşımdır.
Parti yönetiminin haberi olmadan bunun olması mümkün mü?
Ben siyasi terbiyem gereği sustum, içime attım! Çalışmalarımı sürdürdüm.
5 yıl önceki İstanbul seçimlerinde başta Şişli’de yaşayan yurttaşlarımın verdiği büyük destek ve moralle İstanbul’un yüzde yüzünü kucakladım.
Gecemi gündüzüme kattım, çalıştım.
Sıkmadığım el kalmadı, girmediğim ev kalmadı.
Çalışma arkadaşlarımla dev projeler hazırladım,
İstanbul’a ulaşıp anlattım.
Ben, o seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi’nin İstanbul oyunu 1 milyon dörtyüzbin arttırarak… Cumhuriyet Halk Partisi’nin en yüksek oy oranına ulaştım; %41.
Bu oranda HDP desteği yoktu; kendi adaylarını çıkarmışlardı.
O zaman İyi Parti de yoktu.
O dönem Cumhuriyet Halk Partisi yönetiminin eksiksiz desteği olsaydı eğer;
Biz istanbul’u beş yıl önce almıştık.
Bugün -herşeye rağmen- Cumhuriyet Halk Partisi’nin bana geçmişte verdiği görevleri, parti disiplinine tam uyarak yaptığımı büyük bir huzurla söyleyebiliyorum.
Sizi daha geriye götürmek isterim.
Mayıs 2010
Biliyorsunuz…
2008 Türkiyesinde değişimin şart olduğunu görerek büyük bir “değişim hareketi” başlattık.
Çünkü yurttaşlarımızda, mevcut partilerle değişimin mümkün olmayacağı düşüncesi vardı.
Bu düşünce doğruydu da!
Biz de öyle düşünüyorduk!
Yaptığımız araştırmalarla da bunu tesbit etmiştik.
Çünkü o dönemde Sayın Baykal yönetimindeki Cumhuriyet Halk Partisi vatandaşa umut vermiyordu.
Zaten başka bir alternatif de yoktu!
ülke küllerinden doğmayı bilen bir ülkedir.
Bu inancımı hiçbir zaman kaybetmedim.
Ben ve arkadaşlarım yeni bir umutla “Türkiye Değişim Hareketi”ni başlattık.
Hatırlarsınız; değişime olan talep çığ gibi yükseldi ve Türkiye Değişim Hareketi %16’lara ulaşan bir oy potansiyeline yükseldi.
Her partiden seçmenler bize büyük ilgi gösterdiler.
Çünkü ben, siyasete başladığım günden bugüne kadar, vatandaşlarımın hep yüzde yüzünü kucakladım.
Hiçbir zaman partilerine, dinlerine, inançlarına, kökenlerine göre yaklaşmadım.
Türkiye Değişim Hareketi, her partiden seçmenlerin desteği ile çığ gibi büyürken,
Cumhuriyet Halk Partisi’nde 2010 yılı mayıs ayında şok gelişmeler oldu.
Baykal, görevden ayrılmak zorunda kaldı.
Yerine Sayın Kılıçdaroğlu geldi.
Biz, TDH olarak, tam o aylarda “Türkiye Değişim Hareketi”ni “Türkiye Değişim Partisi” olarak değiştirmek ve tüm Türkiye’yi kucaklayacak bir parti olmak sürecindeydik.
Sayın Kılıçdaroğlu genel başkan olunca, halkımızda değişim adına bir heyecan, bir umut oluştu.
Ben ve arkadaşlarım o dönemde çok gerçekçi bir değerlendirme yaptık.
Baktık, Sayın Kılıçdaroğlu’nun halkta bir karşılığı oluştu.
Yıllardır sürdürdüğüm değişim hareketine tereddütsüz nokta koydum.
Yaptığım bir basın toplantısı ile bu kararımı açıkladım. O basın toplantısı metninde de yazar:
Biz hareketimizi, halkımızın Sayın Kılıçdaroğlu’na o dönemde verdiği desteğe katkı sağlamak için durdurduk.
Çünkü ben, “mesele memleketse gerisi teferruattır” fedakarlığını Ecevit ve arkadaşlarından öğrendim.
Ayrıca art niyetlilerin de “bir bölen” demesine fırsat vermedim.
Aldığım bu kararla yol arkadaşlarımı, bize güç veren yurttaşlarımı kırdığımı biliyorum.
Ama mesele memleketti! Derdimiz değişimdi!
Biz de devam etseydik Sayın Kılıçdaroğlu’na o dönemde verilen desteğe zarar verebilirdik.
Bugün düşünüyorum;
Gerçekten çok büyük fedakarlıklar yapmışız.
Bugün düşünüyorum;
Bu fedakarlığın vefa anlamında Cumhuriyet Halk Partisi’nde bir kıymeti yokmuş.
Bunu 2016 yılında bir kez daha gördüm; kontenjandan seçime katılma imkanım olduğu halde, aldığım siyasi disiplin nedeniyle, kendi isteğimle önseçime katıldım.
Seçilecek yerdeydim; önüme dört kontenjan adayı birden koydular.
Dedim ya;
Bize öğretilen siyasi terbiye “gün olur; parti yararına susmanızı gerektirir.”
Parti yararına sustum.
Bütün bu yaşananlara rağmen, ben Mustafa Sarıgül,
Çok kararlı ve çok huzurluyum.
Huzurluyum çünkü;
Sayın Kılıçdaroğlu partinin başına gelince, partileşmek üzere olan hareketimi durdurarak büyük fedakarlık yaptım.
“Mesele memleket” dedim.
Huzurluyum çünkü;
Halk Partisi bana gelip büyükşehir belediye başkan adaylığı görevini verdi. Ama aynı gün partimin genel sekreteri de adaylığını açıkladı. Sustum içime attım.
“Mesele memleket” dedim.
Gece gündüz çalışıp istanbul’da %41 oy alarak tarihi bir sonuca ulaştım.
Huzurluyum çünkü;
Sayın Kılıçdaroğlu’na yüzyüze görüşmemizde söz vermiştim;
Kendisine her türlü desteği verecektim. Eksiksiz verdim.
Bugüne kadar her gün her dakika arkasında yanında durdum.
Bunu kendisi de söyler; yakınları da!
Bir siyasetçi daha ne yapsın?
Halkıma karşı, Şişli’de yaşayan yurttaşlarıma karşı daha vereceğim hizmetler vardı. Şişli’de dolaştıkça gördüm ki, benim marka yaptığım Şişli’nin göz göre göre -ne yazık ki yine Cumhuriyet Halk Partisi’nin görevde olduğu dönemde- ışığı söndü.
Türkiye markası olan Nişantaşı taşra oldu, çöpler toplanmaz, sokaklar bakılmaz oldu.
Şişliden her kesimden yurttaşlarım bana geldiler;
“Yeniden göreve” dediler!
“Niye bıraktın bizi?” dediler!
Kamuoyu yakından izliyor;
Ben dört yıldır Şişli için Şişli’de Cumhuriyet Halk Partisi adına rekor oy almak için alacağım rekor oyla Cumhuriyet Halk Partisi’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazanması için gece gündüz çalışıyorum. Tam dört yıldır!
Esnafla sabahları kepengi açıyorum.
Duraklarında çay demliyorum.
Bir yandan da çalışma arkadaşlarımla “Şişli’yi nasıl eski yüksek enerjili günlerine taşırız? “
Nasıl “Sadece Türkiye’nin değil, dünyanın çekim alanı yaparız” diye çalışıyorum.
Bunları yaparken, zaman hızla geçiyor; ama seçimler yine 31 martta yapılacak.
Ben 4 yıldır hazırlanıyorum.
Seçimlere 2 ay kaldı, Cumhuriyet Halk Partisi hala adaylarını açıklamıyor, açıklayamıyor.
Oysa 2019 yerel seçimlerinin 31 Mart tarihinde yapılacağı beş yıl önce belliydi. Muhalefet partilerinin bu seçimlere hazırlanması için önlerinde beş yıl vardı. Ama ana muhalefet olan Cumhuriyet Halk Partisi, iki ay kalan seçimler için adaylarını hala netleştirmedi.
Vatandaş haklı olarak buna tepkili!
Dört yıl gece gündüz çalıştım yorulmadım.
Ama Cumhuriyet Halk Partisi’nin kararsızlığı parti kulislerinde beni, büyüdüğüm, yaşadığım, siyasete girdiğim, siyasette geliştiğim ve yıllarca hizmet verdiğim, mahalle mahalle, sokak sokak, kapı kapı bildiğim Şişli yerine, hepsine söz verdiğim Şişli’de yaşayan yurttaşlarıma hizmet yerine, başka semtlerle adımın anılması beni yordu daha önemlisi kırdı.
Bir önceki seçimde İstanbul’u bana emanet eden Cumhuriyet Halk Partisi’nin hala Şişli adayını açıklamaması beni kırdı.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin 31 Mart İstanbul adayı tanıtılırken, önceki seçimde %41 oy almış ve birçok tecrübe yaşamış önceki aday olarak benim davet edilmemem beni kırdı.
“Sen nasıl başardın da %41 oy aldın, nasıl bunun üstüne çıkarız?” diye bana sorulmaması beni kırdı.
Cumhuriyet Halk Partisi’nden yetkili ve ilgili hiç kimsenin beni bilgilendirmemesi;aramaması, beni kırdı.
Ben siyasette hayli tecrübeliyim, siyaset tuzaklarına düşmem ve ucuz oyunlara gelmem.
Bugüne kadar sessiz kalmam parti terbiyemden gelir; farkında olmadığımdan değil.
Ben Sayın Kılıçdaroğlu aday olduğunda, kendi hareketimi durdurmuşum;
Hata mı yapmışım; hayır!
Memleket meseleydi.
Bugün olsa yine aynısını yaparım.
“İstanbul adayı ol” dendiğinde görevdir dedim, görevi aldım.
Mesele memleket meseleydi.
Benim istanbul adayı olduğum seçimde, bugünkü gibi ittifak filan olmadan %41 rekor oy aldım.
5 yıl boyunca genel başkana her türlü desteği verdim.
Bir gün bana kimse saygısızlık yaptın diyemez. Kendisi de bunu biliyor ve söylüyor.
Sözün özü şudur;
Ben hep, Ecevitlerden eski siyaset ustalarımdan öğrendiğim parti disiplini ve nezaket sınırları içinde kaldım.
Ama ben ahde vefaya çok inanırım.
Bütün yaptıklarıma rağmen,
Cumhuriyet Halk Partisi’nden vefa görmedim.
Cumhuriyet Halk Partisi’ne değil…
Partili yurttaşlarıma asla değil…
Cumhuriyet Halk Partisi yönetimine kırgınım, tepkiliyim.
Kararsızlıklarına, açık olmamalarına, hala adayları netleştirmemelerine ve bana karşı vefasız davranmalarına tepkiliyim.
Tepkimi de hep bahsettiğim siyasi nezaket kuralları içinde kalarak veririm.
Ben bugünkü yönetim anlayışıyla…
Bu kararsızlıkla…
Bu iç hesaplaşmayla…
Bu iç iktidar kavgasıyla…
Kaybedilen aylar nedeniyle 31 mart seçimlerinde alınacak sonuçtan endişeliyim.
Vatandaş endişeli… vatandaş tepkili.
Bütün bu anlattıklarımı alt alta koyduğum zaman ortaya çıkan tablo şudur;
Cumhuriyet Halk Partisi ya kazanmak istemiyor; ya da umut olmayı beceremiyor.
Çok üzgünüm ;
Ben CHP gençlik kollarında başkanlık yaptım,
Mecliste en genç milletvekili oldum, yıllarca Şişli’de hizmet verdim; parti yönetiminin beni desteksiz bırakmasına rağmen, %41 gibi rekor oy alan İstanbul Büyükşehir adayı oldum.
Ben aslanlar gibi 5 yıl boyunca genel başkana ve Cumhuriyet Halk Partisi’ne sahip çıktım.
Üstüme düşen herşeyi yaptığıma inanıyorum.
Bugün Şişli’ye hizmet vermek için yeniden adayım; karşımda muhatap bulamıyorum.
Geçmişi başka partilere dayanan adaylar büyükşehir adayı yapılırken, CHP’nin öz evladına, -doğrudan diyemiyorlar- dolaylı yoldan başka ilçelere işaret ediyorlar.
Bu en azından siyasi nezakete uymaz…
Bu en azından Şişlililere saygısızlıktır!
Buna tepkisiz kalamazdım.
Küçük kurnazlıklara teslim olamazdım.
Bugün bir karar aldım.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin daha çok yıpranmaması için ve ya kendi içlerinde ya da benimle ne hesapları olduğunu bilmediğim CHP yönetimini ve Sayın Kılıçdaroğlu’nu rahatlatmak adına yıllarımı verdiğim, içinde olmaktan onur duyduğum ve hep duyacağım Cumhuriyet Halk Partisi’nden üzülerek istifa ediyorum.
Bu kararımın başta Şişli’de yaşayan yurttaşlarım olmak üzere ülkemiz için hayırlı olmasını diliyorum.
CHP yönetimine ve Sayın Kılıçdaroğlu’na en kısa sürede tüm Türkiye’deki adayları aynı anda açıklamalarını ve Cumhuriyet Halk Partili seçmenleri daha fazla üzmemelerini öneriyorum.
Akıllara bazı sorular gelebilir.
Bazı olası sorulara cevap vererek mektubumu bitirmek isterim.
Diyebilirsiniz ki;
Sarıgül siyaseti bırakıyor mu?
Cevabım net; Hayır!
Şişli’ye ve Türkiye’ye vereceğim daha çok hizmetler var.
Diyebilirsiniz ki;
Sarıgül başka bir partiye mi geçiyor?
Cevabım net;
Bu kararı aldığım bugün için hayır. Kendimi bugünden itibaren Şişli’de yaşayan yurttaşlarıma emanet ediyorum. Huzuru onların arasında buluyorum. Onların göstereceği yolda yürüyeceğim.
Diyebilirsiniz ki;
Sarıgül Şişli'de Başkanlığa aday olacak mı?
Cevabım net:
Evet!
Yarından itibaren çizeceğim yol haritamı Şişlililer ile birlikte belirleyeceğim.
Ben çok kararlı ve huzurluyum.
Gelişmeler hakkında sizlere sürekli bilgi aktaracağız.
Saygılarımla