MUSTAFA MUTLU PALALI SALDIRGAN İÇİN ŞİİR YAZDI; SENİN GİBİ ÖKÜZDEN...

Vatan yazarı Mustafa Mutlu, Taksim eylemcilerine saldıran palalı saldırganı yazdığı şiir-yazıda yerin dibine geçirdi.

İşte Vatan yazarı Mustafa Mutlu’nun bugün köşesinde yeralan o şiir-yazı:

Alçak adama yüksek şiir!


Tipine bakan, adam sanır seni “eli palalı” yaratık!

Üzerinde beyaz gömlek, ayağında dar kesim bir pantolon; eylemci avındasın...

Sinekkaydı tıraşını olup fırlamışsın sokağa...

Elindeki “pala”yla dünyayı yaratmış gibisin ama arkanı dayadığın polis olmasa...

Bir hiçsin!

Zavallısın, korkaksın ve tüm korkaklar gibi...

Zalimsin!

Bağırıyorsun, küfrediyorsun, vuruyorsun!

Kendini zalimlerin iktidar sofrasına meze yapıyorsun...

Tarih yazıyorsun alçak adam; tarih yazıyorsun!

Adam değilsin!

Kudurmuş köpek gibi saldırıyorsun insanlara; ağzından salyalar akıyor!

Polisin gaz bombasından kaçan genç bir kadına yetiyor gücün!

“Kardeşim iyi misin, yardıma ihtiyacın var mı” diyeceğine...

Yolunu kesip; elindeki palanın kenarıyla vuruyorsun sırtına...

Sonra da hırsını alamayıp tekmeyi basıyorsun!

Kadın dövdükçe artıyor erkekliğin!

Ancak sen de çok iyi biliyorsun ki; adam değilsin!

Tekmelediğin o genç kadının yanında, adeta bir solucansın...

Akıl hastasısın, tehlikelisin, bücür yüreklisin...

Bağırıyorsun, küfrediyorsun, vuruyorsun!

Kendini zalimlerin iktidar sofrasına meze yapıyorsun...

Tarih yazıyorsun alçak adam; tarih yazıyorsun!

Ruhunu satıyorsun!

Daha birkaç gün önce davacı olduğun polise yaranmak için; aklını satıyorsun...

Yetmiyor, yüreğini satıyorsun...

Ruhunu satıyorsun...

Senin için de “özgürlük” diyen...

Senin için de “hak” arayan...

Senin için de “hukuk” isteyen...

Senin için de “demokrasi mücadelesi” veren...

O genç kadından utanmayı aklına bile getirmiyorsun!

Elindeki palayla çıldırmış bir hâlde “Allah, Allah” diyerek savunmasız insanların üzerine saldırırken; adını ağzından düşürmediğin Allah’tan da korkmuyorsun!

Yüreğin odun olmuş senin; eli palalı yaratık... Aklın başından gitmiş...

Bağırıyorsun, küfrediyorsun, vuruyorsun!

Kendini zalimlerin iktidar sofrasına meze yapıyorsun...

Tarih yazıyorsun alçak adam; tarih yazıyorsun!

Senin gibi öküzden...

Bu dünya hiçbir zalime kalmadı bugüne kadar; sana da kalmaz!

Geçer günler, döner devran, gelir zaman...

Elindeki “pala”ya bulaşan kan...

Hesap sorar senden...

Ve senin gibilerden...

Nasıl ki kirli bedenden temiz ter sızmaz...

Senin gibi bir öküzden; asla adam olmaz, adam olmaz!

Bağırıyorsun, küfrediyorsun, vuruyorsun!

Kendini zalimlerin iktidar sofrasına meze yapıyorsun...

Tarih yazıyorsun alçak adam; tarih yazıyorsun!

Annen ve baban...

Taş bile atmadı kimselere; alçakça saldırdığın o kadın...

Annesinden bir tokat bile yemeden büyüdü...

Şiddeti, kanı, ölümü senin gözlerinde gördü ilk kez...

Ve sana rağmen, senin hakkını savundu.

Yediği tekmenin acısıyla bile kızmadı sana...

Sadece durdu, yüzüne baktı ve sordu:

“Ne yapıyorsun?”

Sen ise köpüklü bir küfür savurarak karşılık verdin ona...

Çünkü acizsin, zavallısın, bir hiçsin!

Annesi kötülük, babası yıkım olan; bir p..sin!

Bağırıyorsun, küfrediyorsun, vuruyorsun!

Kendini zalimlerin iktidar sofrasına meze yapıyorsun...

Tarih yazıyorsun alçak adam; tarih yazıyorsun!

O palayı...

Bu acıları aşacak bu ülke, bu gençlik...

Bunlar daha başlangıç...

Gördüklerin sadece şimdilik...

Sembolümüz “kırmızılı kadın”, senin gibilere karşı dimdik...

Vur bakalım alçak adam, vur bakalım...

Polisi gönder, palayı bırak, delikanlı kim bakalım?

Oku bakalım alçak adam, oku bakalım...

Milyonlar şimdi bunu söylüyor; o palayı bir yerlerine sok bakalım:

“Biber gazı, copu sopası,

Bize sökmez zoru baskısı...

Direniyoruz, savaşıyoruz,

Yıkılacak zalim diktası...

Sık bakalım, sık bakalım,

Biber gazı sık bakalım...

Kaskını çıkar, copunu bırak,

Delikanlı kim bakalım...

Varsa cesaret, çık karşımıza,

Sen gitmeden bitmez bu kavga...

Dur kaçma, iki laf edelim;

Bir dozerlik cesaretin...

Sık bakalım, sık bakalım,

Biber gazı sık bakalım...

Kaskını çıkar, copunu bırak,

Delikanlı kim bakalım...”

Bağırıyorsun, küfrediyorsun, kuduruyorsun alçak adam...

Korunmasız, telaşlı ve ürkek genç bir kadına vuruyorsun!

Kendini zalimlerin iktidar sofrasına meze yapıyorsun...

Tarih yazıyorsun, tarih yazıyorsun, tarih yazıyorsun!

GÜNÜN SORUSU

Sorum size...

Böyle bir şiir-yazıdan sonra “Günün Sorusu” sormak, kabak tadı vermez mi?