MUSTAFA BALBAY SAVUNMASINI YAPTI! SİLİVRİ DÜŞMAN, İMRALI PİŞMAN!

Balbay: "Bu tablodan ne adalet, ne hukuk ve ne de iç barışın çıkmayacağını herkes görebilir."

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’de görülen Ergenekon Davası’nın öğleden sonraki bölümünde Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, davanın tutuklu sanıklarından CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’ı kürsüye çağırarak savunmasını yapmaya hazır olup olmadığını sordu.

Avukatının duruşma salonunda hazır olduğunu söyleyen Balbay, "2 saatlik sürede savunma yapmaya hazır değilim. Savunmamı 2 saate sığdırmam mümkün değil. Kısıtlı süre içinde isnat edilen çeşitli iddialara cevap vermeye çalışacağım" dedi. Duruşma salonunda bulunan izleyicileri selamlayarak savunmasına başlayan Balbay, Hatay Reyhanlı’daki patlamada yaşamını yitirenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifa diledi. Balbay, Hatay’daki saldırının Türkiye’nin iç barışı açısında önemli bir sorun oluşturmamasını temenni ettiğini söyledi.

"BU MÜTALAA BİR HUKUK METNİ DEĞİL"

Mütalaayı eleştiren ve "Bu mütalaa bir hukuk metni değil" diyerek sözlerine devam eden Balbay, "Mütalaada insanları arasında kurulan ilişkiler tamemen subjektiftir. Mütalaada ne iddia edilen suçların tarihleri var, ne de suçun tarifi var. Ne de suçlarla ilgili deliller var. Benimle ilgili bölümde İlker Başbuğ’dan söz edilmiyor. Ancak İlker Başbuğ ile ilgili bölümünde ise ’Balbay ile iletişimi var, Balbay ile birlikte’ deniliyor. Yine benimle ilgili bölümden Tuncay Özkan’dan bahsedilmiyor. Ancak Özkan’ın bölümünde benden bahsediliyor. Albert Einstein gelse bu mütalaanın denklemini çözemez. Mütalaada iki artı iki buhar deniliyor, su ile toprak bir olur beş eder deniliyor. Bu nedenle yargılandığımız davada kendimizi savunmamız yetmiyor birlikte yargılandığımız insanları da savunmamız, suçsuz olduğunu ispatlamamız isteniyor" dedi.

"OLAĞANÜSTÜ HIZLANDIRMIŞ ADALETTE ADALET DEĞİLDİR KAZA YAPAR"


2 saatlik son savunma süresini eleştiren Balbay, "Bizi adete kabahatler suçundan yargılıyor gibi. Tek tek baktığınızda birşey çıkmaz diyorsunuz. En altta ağılaştırılmış müebbet hapis isteniyor. Yüklenen suçlar sosyal yaşamımızın bir parçası. Biz tanıklar dinlenirken sonra soru sormak, beyanda bulunmak istedik. Siz ’Daha sonra cevap verirsiniz’ dediniz. Biz de son savunmamızda süre kısıtlaması olmaz diye düşündük. Sustuk. Uygulanan süre kısıtlaması şuna benziyor. ’Maçın ilk yarısı 200 dakika, ikinci yarısı ise 10 dakika.’ Evet geciken adalet adalet değildir ancak olağanüstü hızlandırmış adalette adalet değildir kaza yapar" dedi.

"SİLİVRİ DÜŞMAN, İMRALI PİŞMAN UYGULAMASI İLE ÜLKEDE BARIŞ SAĞLANAMAZ"

Gazetecilik faaliyetlerini Ankara’da yaptığını ve bu bakımından görevli mahkemelerin Ankara’da olduğunu söyleyen Balbay, mahkemenin davaya bakamayacağını savunarak sözlerini şöyle devam etti:

"Yetki gaspı içindesiniz. Bizim için çok önem arz eden konular mütalaada suç olarak belirtiliyor. Buna göre ’10. Yıl Marşı suç, Misaki Milli, Amasya Tamimi’ demek suç. Bu tür mütalaalarla yargı sistemi adalet değil, intikam üretiyor. Ankara’da yargı paketleri çıkarıp, ’Silivri için değil ha’ diyerek yasalaşmasını sağlamak intikam değil de nedir? Silivri’de düşman, İmralı’da pişman uygulamasıyla barış sağlanamaz. Eyleme bulaşmış elinde silah tutan topraklardan giderse barışçı olacak, bu salonda gazeteci, asker ve akademisyenler tutuklu olarak, terörist olarak yargılanacak. Bu tablodan ne adalet, ne hukuk ve ne de iç barışın çıkmayacağını herkes görebilir"

"SUÇLAMA SINIRSIZ, SAVUNMA SINIRLI"

Türkiye’de yayın yasağını uygulandığı dönemlerin darbe dönemleri olduğunu belirten Balbay, Reyhanlı’daki patlamalara ilişkin yayın yasağına dikkat çekti. 2 bin 271 sayfalık mütalaada suçlamanın sınırsız, ancak savunmanın sınırlı olduğunu söyleyen Balbay,savcıların yargılanacak kişileri seçtiğini, sonra suçları saptayarak yola çıktıklarını savundu.

Balbay, "İddianame yazıldığında ben gazeteciydim. Ancak şu an bir millletvekili ve gazeteci olarak karşınızdayım. Ben bu hükümetin gitmesini istiyorum. CHP iktidarının kurulmasını istiyorum. Kalemimi de bırakmadan devam etmek istiyorum. İddianame mantığıyla bakarsak suçum artarak devam ediyor " diye konuştu.

"NOTLAR BANA AİT DEĞİL"

Balbay, "Mütalaada İlhan Selçuk ve Şener Eruygur ile birlikte toplantılara katıldığım ve bu toplantılara ilişkin notlar alarak da darbeye zemin oluşturduğum iddia ediliyor. Bu bölümde, not almama rağmen bu notları hiçbir yerde kullanmadan sildiğim belirtiliyor. Bu da üzerime atılan suçun dayanağı olarak gösteriliyor. Bilgisayarımdan çıkan notlar hala bana gösterilmedi. Suçlanmama neden olarak ’Balbay’ın notları’ ve ’Balbay’ın günlükleri’ gerekçe gösteriliyor. Ancak bilgisayarımdan çıktığı iddia edilen notlar bana ait değil. Bilgisayarımdan çıkan 1998 ve 2006 yıllarına ait olduğu iddia edilen notlar, 3,5 dakikada hazırlanmış. Ayrıca dizüstü bilgisayarımdan çıkan notlar olduğu söyleniyor ancak benim dizüstü bilgisayarım yok, masaüstü bilgisayarım var. Soruşturmalar başladığında medyada ağır şekilde linç edildim. Hurşit Tolon ve Güler Kömürcü telefon görüşmelerinde benim adımı söyledikleri için telefonlarımın dinlendiği belirtilmiş. Tanınmış gazeteci olarak suç işlemiş oluyorum" ifadelerini kullandı.

"BU MÜTALAADA NE YAPSAN SUÇ"

Gazeteci olduğu için herkesle görüştüğünü belirten Balbay, bilgisayarından çıktığı iddia edilen notların da tahrif edildiğini savundu. "Bu mütalaada ne yapsan suç. Köşe yazılarımla, benden çıktığı iddia edilen notlarda benzerlik varsa bana ait, notlar yazılmamışsa sakladı, diyorlar" şeklinde konuşan Balbay, hükümeti yıpratma şeklinde bir suç olmadığını ifade etti. Balbay, "Ergenekon soruşturmaları başladığında savcı Nihat Taşkın, ’Bilgisayarınızda Irak ile ilgili notlar var’ dedi. ’Evet doğrudur. Irak ile ilgili kitap yazdım’ dedim. Savcının ’Belgelerle ilgili cevabın bu mu olacak?’ diye sorması üzerine ’Evet benzer konularda Ankara’da yargılandım’ diye cevap verdim. Mahkemeye çıktığımda üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu da ’Balbay bu belgeler ne ?’ diye sordu. Ben de gazeteci olduğumu belgelerle kitap yazdığımı dile getirdim. Savcı Zekeriya Öz’de ’Bu telefon görüşmeleri ne böyle’ diye sorduğunda olabilir ben gazeteciyim’ dedim. Ancak benim Engin Aydın ile 300 kez görüştüm iddia edildi. Ben de bunun doğru olmadığını söyledim. Daha sonra anlaşıldı ki Cumhuriyet Gazetesi’nin Ankara santrali benim üzerime görülüyor. Burada önemli olan yasaları uyguluyor musunuz uygulamıyor musunuz?" diye sordu.

"MENDERES KEŞKE İDAM EDİLMESEYDİ, İDAMA KARŞIYIM"

Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanan "Genç subaylar tedirgin" başlıklı haberle ilgili olarak da açıklama yapan Balbay, "Genç Subaylar rahatsız ifadesi, Türkiye’de darbeler tarihinde önemli yere sahip olan ve Başbakan Adnan Menderes’in idamı ile sonuçlanan 27 Mayıs darbesinin sloganıydı. Bu, haberden başka birşey değildi. Gazetecilerin haberleri gerektiğinde rahatsız edebilir. Namık Durukan’ın haberi de böyle bir haberdir. Namık Durukan, bu haberle ilgili olarak da ödül almıştır. Ben de o dönem ödüller alan biriydim. Menderes keşke idam edilmeseydi. İdama karşıyım. İdam kararını, Menderes’in atadığı yüksek yargıçlardan oluşan bir heyet verdi. Menderes yargılaması sırasındaki hukuksuzlukları anlatınca yargıç ona ’Sizi buraya tıkan irade böyle istiyor’ cevabını vermişti. Daha sonra Deniz Gezmişler asıldı. Olağanüstü dönemlerde yargı gücüyle siyasi güç bir araya gelirse hukuksuzluklar olur. Bu mütalaayı hazırlayanlara sormak istiyorum. Bu intikam duygusu yetmedi mi?" diye konuştu.

BALBAY’DAN MAHKEME BAŞKANI’NDA: SON MEKTUBUMA DA MI MÜDAHALE EDECEKSİNİZ

Bu sözler üzerine araya giren Mahkeme Başkanı, "Suç teşkil edecek beyanda bulunmayınız. Savunma kapsamında kalmanızda fayda var. Aydın bir kişisiniz savunma kapsamında kalın" diyerek Balbay’ı uyardı. Yasalar değişmeseydi idam cezasıyla yargılanacağını söyleyen Balbay, "Son mektubuma da mı müdahale edeceksiniz" diye sorması üzerine Mahkeme Başkanı Özese,"Son mektup değil, son savunmanız" dedi. Balbay da, "Sözlerimde suç unsuru varsa o durumda takdirini yapıyorsunuz. Son mektubumun okurken kesilmemesini istiyorum. Çünkü sayın heyet bu ülkede iç barış kurulacaksa bunu hukuk zemininde kurmak zorundayız. Kuramazsak barış kalıcı olamaz" dedi. Duruşma Balbay’ın savunmasını yapması ile devam ediyor.

Duruşma Balbay’ın savunmasının alınması ile devam ediyor.