MUSTAFA BALBAY AİHM'E BAŞVURDU; "İFADE ÖZGÜRLÜĞÜM ELİMDEN ALINDI!"

Mustafa Balbay'ın avukatları özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle AİHM başvurduğu belirtildi.

İkinci 'Ergenekon' davasının tutuklu sanığı Cumhuriyet gazetesi yazarı Mustafa Balbay’ın avukatları, adil yargılanma hakkı, ifade özgürlüğü ile özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvurduğu belirtildi.

EMEKLİ Orgeneraller Hurşit Tolon ve Şener Eruygur’un sanıkları arasında yer aldığı İkinci Ergenekon Davası’nın 107’nci duruşmasına tutuklu sanıkların taleplerinin alınmasıyla devam edildi.

Duruşmada söz alan tutuklu sanık gazeteci Mustafa Balbay, tutukluluğun ikinci yılına yaklaşırken mahkeme heyetinden Türkiye’nin Uluslararası Siber Suçlar Sözleşmesi’ni imzalaması için TBMM’ye ve Adalet Bakanlığı’na yazı yazmasını talep etti. Balbay, "Gelin, Türkiye’nin Uluslararası Siber Suçlar Sözleşmesi’ne imza atması için karar çıkarın. TBMM’ye, prosedürü neyse Adalet Bakanlığı’na Türkiye’nin Uluslararası Siber Suçlar Sözleşmesi’ne imza atması için yazı yazın" çağrısında bulundu.

"DİJİTAL İŞKENCE"

Ergenekon davalarında sanıkların bilgisayarlardan ve CD’lerden elde edildiği iddia edilen verilerle tutuklu yargılandıklarına dikkat çeken Balbay "Buna ben ’dijital işkence’ demiştim. ’Dijital tuzak, dijital terör’ diyenler var. Dünya iletişim çağından uzay çağını yakalamak istiyor, biz uzay çağında suç yakalıyoruz" diye konuştu.

"BUGÜNKÜ HUKUK SİSTEMİNDEN MANDELA DA YARATABİLİRSİNİZ, HİTLER DE"

Sanık, Levent Göktaş’ın soruşturma sırasında arama el koyma kararlarını imzalayan İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi hakimlerinden İdris Asan’ın Yargıtay üyeliğine atandığını vurgulayan Balbay şöyle devam etti:
"Göktaş’ın ’100’den fazla hata yaptı’ dediği kişi Yargıtay üyeliğine seçildi. Böyle Yargıtay üyesinin verdiği karar vereceği karar adil olabilir mi? Hukuk kurum olarak öyle bir noktaya geldi. Bugünkü hukuk sisteminden Mandela da yaratabilirsiniz, Hitler de yaratabilirsiniz. Gazeteciye ’şu haberi neden yaptın’ diye soruluyor. Bir Amerika’da son kez bir gazetecinin yaptığı haber nedeniyle tutuklanmasının üzerinden bir buçuk asır geçti. Bugün iktidara muhalif bir televizyon kurmak, terör örgütü kurmaktan daha tehlikeli"

"TÜRKİYE’DE DEMOKRASİNİN BÜTÜN OLANAKLARI KULLANILARAK ’TEK ADAM’LA YÖNETİME GİDİŞ VAR"

Tunus, Mısır ve en son Libya’daki gelişmelere dikkat çeken Balbay "Türkiye’deki demokrasi Ortadoğu ülkelerinden bile daha geriye gitmekte. Arap ülkelerindeki protestoları beğenip ’demokratik’ ilan edeceksiniz. Türkiye’ye ’hükümeti devirmeye teşebbüs etmek gibi ucu bucağı açık suç yaratacaksınız. Arap ülkelerinde tek adamdan demokrasiye geçiş koşulları aranırken Türkiye’de demokrasinin bütün olanakları kullanılarak ’tek adam’la yönetime gidiş var" dedi.

"DURUŞMA SALONU GENİŞLETİLİYOR"

Duruşma salonunun olduğu binanın genişletilmesi için çalışmalar yapıldığını anlatan Balbay, "Bu spor salonundan bozma salon genişletiliyor. Bekleme salonunun yanına yeni bir salon daha yapılıyor. Tutukluların oturduğu yerin tutuksuzlardan daha geniş olması buradaki yargılama anlayışını da ortaya koyuyor. Mustafa Dönmez savunmasında Zir Vadisi’ne bombaların nasıl konulduğunu anlattı. Salonu genişletme inşaatı sırasında alınan önlemler, Zir Vadisi’ndeki önlemlerden daha genişti" diye konuştu.

"HAVADA İNTİKAM KOKUSU VAR"

"Türkiye’de ise geçmişin intikamını alma hevesi var" diyen Balbay, "Bu havada intikam kokusu var. İki yıldır burada terör örgütü arıyorsunuz, bulamadınız. Bizi kim katletti? 2 yıldır kim öldürüyor? Türkiye’yi açık hava hapishanesine çeviren mantık nedir? Bu komployu da aramak zorundasınız" ifadesini kullandı.

"SABIR TAŞI OLSA ÇATLAR"

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, İran’da tutuklanan 2 Alman gazetecinin serbest bırakılması için aracı olduğunu ve Almanya Cumhurbaşkanı’nın kendisine teşekkür ettiğini hatırlatan Balbay, "Türkiye’de bu davada aydınlar, gazeteciler tutuklu yargılanıyor. Türkiye’deki yargılama sistemine göre bizi burada 30 yıldır yargılamaktasınız. 30 yıllık yargılama sonunda geldiğiniz noktayı tekrar gözden geçirin. Sabır taşı olsa çatlar. Bakış açınızı ortaya koyun, bu hem davanın seyrini değiştirecek hem de bizi siyasi liderlerin malzemesi olmaktan kurtaracak. Ben yaşamımı bu ülke için ortaya koydum. Balbay’ı ne kadar kazırsanız kazıyın altından Atatürk Türkiye’si için kendini adamış bir insan bulacaksınız" diye konuştu.

BALBAY’IN AİHM BAŞVURUSU

Bu arada, Mustafa Balbay’ın avukatları, müvekkillerinin adil yargılanma hakkı, ifade özgürlüğü ile özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle AİHM’e başvuruda bulunduklarını belirtti.

Avukatlar Mehmet İpek, Aydın Metin ve Hasan Hüseyin Altaş tarafından hazırlanan dilekçede, Balbay’ın "Ergenekon" kapsamında tutuklanması sürecine değinildi.

Dilekçede, Balbay’ın soruşturma ve yargılama aşamasında tahliyesi için yapılan itirazların hep aynı gerekçelerle reddedildiği ifade edilerek, yargılamanın 28. celsesinden itibaren müvekkillerinin tahliye talebinin ayrı olarak değerlendirilmeye başlandığı, ancak mahkeme başkanının karşı oyuna rağmen yine basmakalıp ifadelerle hukuki gerekçelere dayandırılmadan reddedildiği kaydedildi.

Balbay’ın tahliyesi için yapılan bütün taleplerin aynı gerekçelerle reddedilmesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 6. maddesinde belirtilen "makul sürenin" aşılmasına neden olduğu vurgulanan dilekçede, itirazlara karşı verilen itirazın reddi kararlarına karşı başvurulacak başka bir
iç hukuk yolunun bulunmadığı, bu durumda da bütün iç hukuk yollarının tükendiği anlatıldı.

-TAZMİNAT İSTENDİ-

Dilekçede, Balbay’ın tutuklandıktan 9,5 ay sonra savunmasını yapabildiği, sanık sayısının fazla olmasından dolayı savunmaların tamamlanamadığı ve yargılamanın uzun süreceği ifade edilerek, tahliye taleplerinin sürekli ve yasal olmayan gerekçelerle reddedilmesinin AİHS’nin 5’inci maddesindeki "özgürlük ve güvenlik hakkını ihlal ettiği" kaydedildi.

Yargılamanın, cezaevi kampüsü içinde özel olarak hazırlanan duruşma salonunda oluşturulan ayrı bir heyet tarafından yapıldığı ifade edilen dilekçede, yargılamanın tabii olmayan olağanüstü mahkeme tarafından yürütüldüğü, bunun AİHS’nin 6’ıncı maddesinde yer alan "adil yargılama hakkını ihlal ettiği" savunuldu.

Dilekçede, Balbay’ın 24 kitabı olduğu, yegane amacı habere ulaşmak olan müvekkillerinin yaptığı görüşmeler, gazetedeki yazıları, televizyon, radyo programları, haber kaynaklarından aldığı bilgi ve belgeler nedeniyle kendisine suç isnat edilmesinin hukuken mümkün olmadığı belirtildi.

Balbay’ın gazetecilik faaliyetleri nedeniyle tutuklu yargılandığı dile getirilen dilekçede, bunun da AİHS’nin 10. maddesi ile güvence altına alınan "ifade özgürlüğünü ihlal ettiği" vurgulandı.

Dilekçenin sonunda, AİHS’nin 5, 6 ve 10. maddelerinin ihlal edildiğinin tespit edilmesi , Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tazminata hükmedilmesi istendi.