HANGİ PATRON NE KADAR ZAM YAPTI?
Emekçi aylarca bekledi…
Rakamlar havada uçuştu…
Adeta her haber merkezinde loto oynandı…
Ancak sonu ne oldu?
Dağ fare doğurdu, pek çok emekçinin payına yine hüsran düştü.
Yazdım, yazdım, yazdım…
Patronlara seslendim, emekçinin maaşı enflasyon karşısında eridi, zordalar dedim.
Kallavi zamlar yapılmazsa, medyanın çöküşü başlar dedim.
Pek dinleyen olmamış.
Patron milleti böyledir, ‘ben ne yapsam olur, beğenmeyen gider, yenisini bulurum’ der.
Durumun bu kez başka olduğunu görmeleri uzun sürmeyecek neyse ki…
Uzattım lafı sırdaşlar kusuruma bakmayın.
Ama gazetecilere yapılan zam oranlarını ve bana gönderilen mesajlardaki feryadı okudukça doldum.
İçimi size dökmek istedim.
Değişik medya gruplarındaki emekçiler sağ olsunlar, yapılan ortalama zamları gerek mail gerek mesaj aracılığıyla bendenize ilettiler.
Ben de buraya yazayım ki, herkes tabloyu net görsün.
Keskin kulaklarıma gelenlere göre Demirören Medya %28- 35 aralığında zam yapmış.
Bu aralıkta kime ne kadar zam verileceği yöneticilerin takdirine bırakılmış.
Skalası en geniş olan ATV-Sabah grubu.
Maaş zammı aralığı %10-70…
Burada da maaşı düşük olanlara yüksek zam verildiği belirtiliyor.
Haber Global %15-20 aralığında.
Habertürk %30-45 arasında.
En çok şikayetin geldiği yerler Haber Global ve Fox.
Fox’u en sona bırakmak istedim çünkü, oradan çok ilginç bir mail aldım.
Olduğu gibi takdirinize sunuyorum:
"Merhaba ben Zeytinburnu’nda bir büfeciyim. Fox’un yakınında iş yerim. Fox personeli sıksık gelir. Dertleşiyoruz onlarla. Az zam almışlar, çok dertliler. Hepsi ortalama yüzde 20 zam almış. Enflasyona ezildik diyorlar. Benim bile moralim bozuldu. Emekçi kardeşlerim için üzüldüm. Eğer haber yaparsanız mutlu edersiniz hem onları hem beni. Herkesin yanında olan Fox neden kendi çalışanına böyle yapıyor. Belki Fox çalışanlarına bir katkım olur diye yazdım size. İyi çalışmalar dilerim."
Mesajı okur okumaz çok şaşırdım, ne diyeyim.
Gönderen gerçekten büfeci bir arkadaşsa teşekkürlerimi iletiyorum.
Eğer Keskin Kalem’e ulaşmaktan çekinen ve böyle bir senaryoyu tercih eden bir medya emekçisiyse...
Yine de, ona da teşekkür ederim.
Ama korkmaya gerek yok yoldaşlar.
Siz emekçilerin mesajlarını asla açık etmem.
Kimsenin ekmeğini tehlikeye düşürmem…
Sadece kötülerin mesajlarını ifşalıyorum, az sonraki ifşayı da siz emekçilere ithaf ediyorum.
ONGUN MEDYARADAR’A NE MESAJ GÖNDERDİ?
Sırdaşlarım, biliyorsunuz İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve basın danışmanı Murat Ongun’la aramız bir süredir limoni.
Sağda solda konuşanlar varmış.
Yok Keskin Kılıçdaroğlu’na çalışıyor.
Yok Keskin hükümete çalışıyor.
Yok Keskin İmamoğlu’nun karşısında kim varsa ona çalışıyor.
Yanlış.
Keskin, emekçiye çalışıyor.
Kim emekçinin hakkına girdiyse, onu ifşalıyor.
Olay TV’de yaşananlar ve sonrasında İmamoğlu-Ongun ikilisinin bazı gazetecileri çuval çuval parayla kendine bağlaması…
Sadece benim değil, pek çok kişinin canını sıktı.
Olay TV’de yaşanan rezaleti, kovulan emekçilerin anlaması çok zaman aldı.
Bazıları bana önce öfkeli mesajlar attı, sonra haklıymışsın dediler…
Bense hiç kızmadım.
Sonuçta siyasete umut getirecek diye PR’ı yapılan bu iki ismin, siyasete umuttan ziyade kötü yöntemler, yollar, adetler getirdiğini gördüm.
Muhalefetin bu şark kurnazlıklarına değil, yeni sözlere ihtiyacı var.
Siyasetin hele ki daha çok egoya hiiiiç ihtiyacı yok.
Neyse, sizlere derdimi anlatabilmek için lafı uzattım.
Sırdaşlar…
Elçiyle yemek skandalından daha büyük skandal Ongun’ın paraca yüklü İsviçre tatilidir.
Bazı muhalif kalemler bile ‘tatilin parasını müteahhitler mi ödedi?’ sorusunu soruyor.
Bense son yazımda, bu konulara çok değinmeden, Ongun’la İmamoğlu’nun yollarını ayırmak üzere olduğunu iddia ettim.
Ongun’un skandaldan sonra tweet atmadığının altını çizdim.
Yemek-tatil skandalının CHP ve hatta İYİ Parti nezdinde büyük rahatsızlık yarattığını belirttim.
Yazdıklarımın hala da arkasındayım.
Diyeceksiniz ki bre Keskin, e Ongun hala koltuğunda…
Sanırım o yazıyla Ongun’un ömrünü uzattım.
Kızağa çekilecekken, kendini yine ön cepheye attı.
Hatta hadi kendime torpil geçeyim.
Ongun ‘Twitter’da neden yok?’ dedim.
Ertesi gün tweet atmaya başladı.
Asıl ifşama şimdi geleyim.
Yazım Ongun’u çok öfkelendirmiş olacak ki, sitemizin yönetici editörüne ve sahibine birer mesaj göndermiş.
Mesajın detayına girmeyeceğim ama,
‘bana düşman mısınız?’ diye sormuş.
Yanıt vermesi gereken ne editörümüz ne de sitenin sahibi…
Çünkü sorunun muhatabı benim.
Hayır güzel kardeşim, düşman değilim.
Ben bir garip Keskin Kalem’im.
Daha evvel bazı aracılar da ‘ne istiyorsunuz İBB’den’ diye sormuştu.
Yani eleştirel yazıları kesmenin bedelini…
Hep aynı cevap verildi.
Ben para, çıkar, güç, ihale için yazmıyorum.
Medyada posası çıkmış, bir emekli basın emekçisiyim.
Nesiller öğütüldü bu medya düzeninde.
Ne haksızlıklar yapıldı…
Ne skandallar yaşandı.
Ülkeyi yönetmeye talip İmamoğlu ve Ongun’sa bir medya sitesinde çıkan bir garip köşeyi bile dert edinmiş, düşmanlık mesajları atıyor.
Bu mudur basın özgürlüğü anlayışınız?
O çok eleştirdiğiniz AK Parti baskılarından ne farkınız kalıyor?
Herkes bu vaka üzerinden şapkayı önüne alsın düşünsün.
Özellikle de CHP yönetimi…
AHMET HAKAN YANDAŞLIKTA NASIL LEVEL ATLADI?
Bundan bir ay öncesine kadar…
Çok gönülsüzdü…
Adeta kafasına silah dayanmış gibi yazıyordu…
Kısa kısa…
Baştan savma…
Amma ne olduysa, şahlanma dönemine girdi.
Bir heves, şevk geldi.
Hürriyet GYY’si Ahmet Hakan’daki değişimi bir ben görmüş olamam.
Diyeceksiniz ki, deli Keskin…
Sen yoksa Ahmet Hakan mı okuyorsun hala?
Vallahi evet.
Güncel gelişmelerle ilgili bilgi almak için ya da fikir edinmek için değil.
Rüzgar Türkiye’de bugün kimden yana esiyor onu anlamak için…
Sonuçta, kıvrak dönüşleriyle, medya mahallemizin rüzgarı en iyi koklayan isimlerinden biri Ahmet Hakan.
Sezar’ın hakkı Sezar’a…
Ancak bilmem fark ettiniz mi?
Son zamanlarda pek bir iştahla ‘yandaşlık’ yapıyor…
Öyle ki yıllardır hükümeti destekleyenlere rahmet okutacak şekilde.
Geçtiğimiz gün RTÜK ödül töreninde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elinden ödül alırkenki yüz ifadesine bir bakın.
Keskin kulaklarıma gelenlere göre, pek ses çıkarmayan yakın çevresi bile Ahmet Hakan’ın bu gidişatına şaşkınmış.
Arkasından homurdanmaya başlamışlar.
Ne diyelim…
Vardır bir zamanların Nişantaşı çocuğunun bir bildiği.