MURAT BELGE'YE CEZAEVİNDEN HOPA YANITI!

Murat Belge'nin 'Ergenekon bağlantılı' olarak tanımladığı Hopa olayları sonrası tutuklanan bir üniversite öğrencisi içerden yazdığı mektupla cevap verdi...

Radikal yazarı Ezgi Başaran, Murat Belge ile yaptığı röportaja yeni ve çarpıcı bir yankı daha ekledi. Başaran, Taraf yazarı Murat Belge'nin 'Ergenekon bağlantılı' olarak tanımladığı Hopa olayları sonrası tutuklanan bir üniversite öğrencisinin Belge'ye hitaben yazdığı mektubu köşesine taşıdı.

Belge'nin röportajı Sırrı Süreyya Önder ile bir polemiğe sebep olarak gündemde yer bulmuştu. Hopa ve sonrasında yaşanan olaylar zincirinin arka planında Ergenkon olduğunu söyleyen Murat Belge'ye Hopa'lı üniversite öğrencisinden Ömür Çağdaş Ersoy cezaevinden cevap geldi. Ersoy, mektubunda Belge'yi özür dilemeye çağırırken Hopa'daki protestoyu HES'ler için yaptıklarını hatırlatıyor ve "HES’ler ve Ergenekon arasında nasıl bir bağlantı kurduğunuz açıklayın lütfen!" diyor.

İşte Ezgi Başaran'ın notlarıyla o mektup:

Bugün bu yazıyı yazıyor olmamın iki sebebi var: İlki, Belge’nin röportajda sözünü ettiği Kürt meselesi ve Hopa olaylarıyla ilgili detaylı yazılar yazmayı planladığını açıklaması oldu. İkincisi ise; kendimi Ömür Çağdaş Ersoy’un Sincan Kapalı Cezaevi Çocuk ve Genç Koğuşu’ndan yazdığı mektubu paylaşmayı görev bilmemdir.

ODTÜ Metalurji Mühendisliği öğrencisi Çağdaş, Metin Lokumcu’nun ölümünü Ankara’da protesto eden gençlerden biriydi. Özel yetkili 11. Ağır Ceza bu gösteri nedeniyle onun da içinde bulunduğu 20 kişinin tutuklanmasına hükmetmişti. 1 ay oldu, Çağdaş içeride.
*Mektubunda Murat Belge’ye hitaben iki konuya açıklık getiriyor: Hem niye Hopa’daki biber gazını protesto ettiklerini, hem de niye yumurta atanlardan biri olduğunu… İlk önce Hopa:

NE AKP'NİN 'DEMOKRATLIĞINA' NE DE PAŞALARIN 'VATANSEVERLİĞİNE' GÜVENİYORUZ!

*’Gariban olduğunu iddia ettiğiniz Metin Lokumcu yıllarca sendikal mücadele içinde yer almış, emekli olunca da çevre ve yaşam hakkını savunmuş yiğit bir Hopalı’ydı. Ölüm sebebi de heyecan değil yoğun biber gazı sonucu bayılınca göğsüne aldığı tekme darbeleriydi. Malum gerginliğin varlığı şüphe taşımıyor ama sebebini yanlış biliyorsunuz. Gerginliğin sebebi HES’lerdi. Yani yöre halkının derelerinin, suyunun satışıydı. Çevremize, doğaya, kentlere, haklarımıza sahip çıkıyoruz. Ne AKP’nin “demokratlığına” ne de paşaların “vatanseverliği”ne güveniyoruz. Halkın kendi örgütlü gücüne güveniyoruz. HES’ler ve Ergenekon arasında nasıl bir bağlantı kurduğunuz açıklayın lütfen! Hopa’daki köylüleri zan altında bırakacak bu iddia, belki sizin için basit ama onları tanıyan bizler için önemli.’

*Belge’nin bu öğrenciler niçin hep Bakanlara yumurta atıyorlar da Süheyl Batum’a atmıyorlar, öğrenci hareketlerinin arkasında ben de Başbakan gibi başka şeyler arıyorum şeklinde özetlenebilecek sözlerine *

ERGENEKON, AVRUPA GENÇLİK HAREKETİNE DE Mİ HÜKMEDİYOR?

*Çağdaş’ın cevabı şöyle:
Bizzat yumurta atan öğrencilerden biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki Türkiye’de de dünyada da protestoların hedefinde icraat sahipleri, muktedirler vardır. Neredeyse 10 yıldır iktidarda olan ve üniversitelerde yeni bir dönüşüme hazırlanan AKP’nin temsilcisi ile ona “çarpık” muhalefet edeni aynı kefeye koymadık. Ülkemizde MC Hükümetlerine ya da Ecevit CHP’sine karşı çıkan DEV-GENÇ’lileri getirin gözünüzün önüne. Daha eskiye dönün; ODTÜ’de ters dönmüş yanan bir araç vardı hatırlarsınız. Aklı başında kimse Kommer’in arabasının park edildiği yerde “haksızlık olmasın” diye ikinci bir arabayı ters çevirmez sanırım. Bu Kommer’e haksızlık olurdu. Günümüze gelelim. İngiltere’de prensin arabasına yumurta atan öğrenciler, İtalya’da Berlusconi’nin fotoğraflarına çarpılar koydukları posterlerle süslenen işgal edilmiş amfiler ya da göçmen yasasını protesto ederken Sarkozy’e lanet eden Fransa’daki göçmen öğrenciler… Aynı taleplerle hareket eden Avrupa gençliğine de hükmedecek bir Ergenekon’unuz var sanırım! İşkence gören ve ardından tutuklanan bir üniversiteli olarak; bu baskının icraatçısını değil de beni ve benim gibileri “faşist” diye yaftaladığınız için özür borçlusunuz!’

*17 yaşından, yani liseden beri öğrenci hareketlerinin içinde olan Çağdaş’ın arkadaşlarıyla üç hafta önce farklı bir vesileyle tanıştığımda canlarını en çok ‘taleplerinin anlaşılmaması’ ya da ‘siyasi görüşlerinin karşılık bulmaması’ değil de ‘gizli bir el’ tarafından yönlendirildiklerinin ima edilmesi, o elin parmağı nereyi işaret ediyorsa oraya sürüklendiklerinin dile getirilmesi acıtmıştı. Çağdaş da şimdi, maalesef A3 no’lu koğuştan bu benzer öfkeyle konuşuyor. Ve mektubunu şöyle bitiriyor:

KORKUNÇ DERECEE YANILIYORSUNUZ SAYIN BELGE!

*‘Yarın bir gün başıma bir şey gelirse bu iyi bir adamdı diyerek destek olurlar diyerek güvendiğiniz milliyetçi muhafazakârlara dair söyleyeceklerim var. Korkunç derecede yanılıyorsunuz Sayın Belge! O milliyetçi muhafazakârlar ki, ortak arkadaşımız Hrant’ın katilini “kahraman” ilan ederken sokaklarda “biz” vardık. Eğer yarın bir gün başınıza bir şey gelirse sokaklarda yine “darbeci, faşist” ilan ettiğiniz biz olacağız. Ama bugün başına bir şey gelme olasılığı yüksek olan bizler kendini “solcu aydın” diye tanımlayan “sizlerin” de bize karşı cephe almasını göğüslemeye çalışıyoruz.’