Murat Bardakçı o şarkı yarışmasını yerden yere vurdu

Bardakçı, izlediği bir televizyon kanalındaki yarışma programında kullanılan yanlış Türkçe ifadeleri köşesine taşıdı.

Habertürk yazarı Murat Bardakçı, izlediği bir televizyon kanalındaki yarışma programında kullanılan yanlış Türkçe ifadeleri köşesine taşıdı. Türkçe’nin kullanımındaki hataların yayıldığını ve toplumda da sık sık yapıldığına dikkat çeken Bardakçı, anlattığı yarışma programı için de, “Türkçe’nin düşmüş olduğu perişan vaziyeti gösteren harikulâde birer örnek” ifadelerini kullandı.

Murat Bardakçı’nın yazısı şöyle:

“Televizyon kanallarından birinde haftalardır yayınlanan bir şarkı yarışmasını geçenlerde tesadüfen gördüm ve programın müptelâsı oldum…

Ama yarışmacıların okudukları eserleri dinleyip de keyif aldığımdan değil; bu ve emsâli yarışmalar Türkçe’nin düşmüş olduğu perişan vaziyeti gösteren harikulâde birer örnek teşkil ettikleri için…

Şarkılar iyi de okunuyor, fena da söyleniyor, kimi yarışmacı icra niyetine inliyor, bazısı ağlıyor, bir kısmı haykırıyor ve hem sesi hem tavrı güzel olup eseri düzgün şekilde okuyanı nâdir de olsa çıkıyor ama iş iki kelime etmeye gelince konuşamıyorlar, zaten toplum olarak da artık doğru dürüst konuşamıyoruz!

Yarışmacıların musiki tarafını, yani icrayı ciddî şekilde yapıp yapmadıklarını bir tarafa bırakayım, zira bu ve bunun gibi programlar dikkatimi hem katılanlarının, hem de jürilerinin Türkçesi bakımından çekiyorlar.…

Bana “Türkçe’de bugün en fazla kullanılan kelime nedir?” diye soracak olsanız, “Gerçekten!” cevabını veririm: İnilti ile ıkıntı arasında bir ‘Iıııııı”nın ardından durmadan tekrar edilen “gerçekten” sözü…

Şimdilerde hemen her ifadenin başına ve sonuna mutlaka bir “gerçekten” ilâve ettiğimiz bilmem dikkatinizi çekti mi? Artık “Elbisen çok şık” yerine “Gerçekten güzel” diyoruz. Hava ısınmıyor, “Gerçekten sıcak” oluyor. Bıkkınlığın yeni karşılığı, “Gerçekten sıkıldım”! İki kişi karşılıklı konuşuyorlar, biri “Yarın bilmemnereye gidiyorum” diyor, beriki bunu söyleyen sanki dünyanın en büyük yalancısı imiş gibi doğrulatmak istercesine hemen soruyor: “Gerçekten mi?”!

ÜSLÛBA BAK, SÜNGÜYE DAVRAN!

Bazı dillerin gramerinde “kuvvetlendirme”, “güçlendirme” mânâsına gelen “te’kid” kavramı vardır. Bu maksatla kullanılan kelimeler ifadeyi kesinleştirmeye ve muhatabın daha iyi anlamasını sağlamaya yararlar, Kur’an Arapçasında da hayli “te’kid edatı” mevcuttur, bazı âyetlerde dört ayrı te’kidin kullanıldığı olur ve bu ısrarlar dilin özelliğidir.

Ama, te’kid, Türkçe’de kural olarak mevcut değildir. Konuşmamızın düzgün olduğu zamanlarda bunun yerine “muhakkak”, “mutlaka” , “hakikaten” gibi ifadeyi güçlendirici kelimeler kullanır yahut “Yalan söylüyorsam Allah belâmı versin”, “İki gözüm önüme aksın”, “Lan, valla, billâ” veya “Yalancının ta ….!” falan der, muhatabımızı inandırabilmek için cümlenin içerisine bu sözleri sıkıştırırırdık.

İkna maksatlı sözlerin yerini şimdi “gerçekten” kalıbı ve “Gerçekten gitmem gerek” gibisinden ağaçkakan tıkırtısını andıran kakafonik kelime yığınları aldı, hattâ vaktiyle kullandığımız, üstelik haddinden fazla sarfettiğimiz “yani”yi bile solladı!

Şarkı yarışmasındaki vaziyet, işte böyle... Bu terane yarışmanın sunucusu, yarışmacısı, jüri üyesi, jürinin başkanı ve söz alan kim varsa hepsinin dilini öyle bir sarmış ki, geçen hafta kapanıştan önce birşeyler söylemeye çalışan jürinin bilmemnesi olan hatuna, mübalâğa etmiyorum, bir-bir buçuk dakika içerisinde tam 14 defa “Gerçekteeeen!” dedirtecek seviyeye gelmiş!

Merâmını anlatmaktan âciz olanlar iki kelimede bir “gerçekten” diyor, kelime fukaraları “gerçekten”den medet umuyor, soru sormayı beceremeyenler de hemen bir “Gerçekten mi?” savuruyorlar!

İLLET O KADAR ÇOK Kİ…

Bu “gerçekten” illetinin bir de yapışık kardeşi var: “Gerçekleştirmek”…

Artık “Güzel okudu” demek gitti, yerini “Başarılı bir yorum gerçekleştirdi” aldı; kimse telefonla konuşmuyor, “Telefon görüşmesi gerçekleştiriyor”. Tâyin yapılmıyor, “atama gerçekleştiriliyor”, ropörtaj unutuldu, şimdi “söyleşi gerçekleştiriliyor” ve daha neler gerçekleştiriliyor, neler…

Türkçe’ye aynı şekilde musallat olan ve iki lâfın arasına mutlaka sıkıştırılan “İyi ki varsın”, “Yolun açık olsun”, “Bunu da yapmış olalım”, “Kesinlikle” veya “Kendine iyi bak” garabetlerinden daha sonra bahsedeceğim…

Bu ve benzeri yarışmalar izleyecilere hiçbir şey öğretmiyor, sadece eğlenceli vakit geçirtiyorlar ama çok daha önemli bir işe de yarıyor, bir zamanlar gayet âhenkli bir lisan olan Türkçe’nin nasıl yerlere serildiğini ve sadece gençlerimizin değil, orta yaşlılarımızın bile artık doğru dürüst konuşmayı beceremediklerini mükemmel şekilde gösteriyorlar!

Gerçekten de böyle!”