MUHTEŞEM YÜZYIL'I AKSİYONLARIMIZLA DÖVERİZ!

Aşk film ve dizilerinin aranan oyuncusu Cemal Hünal Muhteşem Yüzyıl dizisi için ne eleştiride bulundu..

Aşk film ve dizilerinin aranan oyuncusu Cemal Hünal, kılıç kuşandı, ata bindi, padişah için savaşmaya başladı. Bir Zamanlar Osmanlı-Kıyam dizisinde Murat karakterini canlandıran Hünal, ortaokul yıllarında tarih başta olmak üzere birçok dersinin kötü olduğunu söylüyor.

Türk kültüründe ’at, avrat, silah’ kutsaldır. Siz çok iyi at biniyor, kılıç kuşanıyor, ok atıyorsunuz. Bunun için mi size rol verdiler?

Etkisi oldu tabii. Bir Zamanlar Osmanlı-Kıyam dizisi için görüşmeye gittiğimde aynı kanalda yayınlanacak başka bir dönem dizisi için ön hazırlıklar yapıyordum. Ama o proje hayata geçmedi. Kaderde varmış, buraya geldim. Ezel Akay’ın çektiği çöpe giden bölümlerde Rus kazaklarının arasında dublörlük yapıyordum. Savaş sahnesinde birinin biçilmesi gerekiyorsa o işleri ben hallediyordum.

Tanınmış bir başrol oyuncusu neden dublörlük yapar?

İşimin bir parçası. Benim oyunculuk kariyerim de böyle. Ulak’a da dublör olarak gitmiştim, başrol verdiler. Kariyerim tesadüflerle dolu. Dublörlük yapmaktan da özellikle haz alıyorum. Atlarla çalışmayı çok seviyorum çünkü. Dönem işlerinde kameranın istediği biniş şekli, at tavrı, aksiyonun nasıl yapılması gerektiğiyle ilgili çok fazla tecrübem var. Bunu kullanıyorum. Bir Zamanlar Osmanlı-Kıyam dizisi başlarken Seni Bana Yazmışlar dizisinde oynuyordum bir de.

Başrole nasıl geçtiniz?

Biraz tuhaf oldu. Çekimler başlamadan dört gün önce eşimle (Leyla Cangal) Prag’da yılbaşımızı ve balayımızı kutlarken birden telefon geldi: "Setiniz var. Çekimlere bekliyoruz!" Arkadaşlar yanlış aradınız galiba, ben oyuncu listesinde yokum, dedim. Valla burada başrol görünüyorsunuz, dediler. Yönetmen, "Cemal boşta mı? Boşta! Yaz abi, gelsin çalışsın demiş!" Soru sormadan atladım sete gittim. Çok rahattım.

Nereden geliyor bu rahatlık?

Genel olarak Lale Devri’nin tarihi hakkında bilgim vardı. İşi aldıktan sonra daha ayrıntılı çalışmalar yaptım. Kadroyu bildiğim, yapımcısına güvendiğim için hiç sıkıntı yaşamadım. Murat karakterini canlandırıyorum. Evlenmek için görevinden ayrılmış bir solak başını... Padişahın fedaisi olduğu için haliyle bütün hayatı savaşarak geçmiş. Bıçakçılık yapıyor, yeniçeri karakollarına girip arkadaşlarıyla idman dövüşleri yapıyor. Dönemin olayları onu içine çekiyor. O da silahına sarılıyor. Onunki bir intikam hikâyesi.

Kendinizi role fazla kaptırıp Orhan Kalkan’ı boğazlamışsınız. İşinizi gereğinden fazla mı ciddiye alıyorsunuz?

Basına yansıdığı gibi bir şey olmadı. Orhan çok üşümüştü. Bir de savaş sahnesinde bacağından okla vurmuştum. Öldürüldüğü sahneydi. Böyle dillendirmeyi tercih etti. Ama o delinin açtığı çukuru ben mi kapatmaya çalışmayacağım! Bırakalım öyle kalsın.

Setteki dört at sizinmiş.

Atlı okçuluk sahneleri için atları hazırlamak belirli bir vakit istiyor. Kalıcı bir sonuç istiyorsanız 1-2 sene ayırmak lazım. Bizim atlar eğitimli olduğu için onları götürdüm. Çünkü atlar birbirine bakarak öğreniyor. Ondan...

Başlarına bir şey gelir diye tedirgin oluyor musunuz?

At kendini ayarlayıp sete gelmiyor. Bunun için ekstra yevmiye de almıyor. Onların her şeyinden biz sorumluyuz. Üstümüze düşeni yapınca onlar da risk alıyor. Savaş sahnelerinde öne sürüyoruz. Bunun için yetiştirilmişler, diğer atları da gaza getiriyorlar. Bunu kadar başlarına bir şey gelmedi. Benim istediğim tek şey, ata binen kişinin önceden gelip atla antrenman yapması.

Diğer oyunculara hocalık yapıyor musunuz?

İsteyenlere yardımcı oluyorum. Sette başka hocalarımız, güvendiğim atçı abiler var. Fırat Tanış’a söyledim, "Gel at binelim, kılıç kuşanalım." diye. Fellik fellik kaçıyor. Arkamı bir dönüyorum gitmiş. Korkuyor olabilir. Ama Tolga Karel ağzımı kulaklarıma getirdi. Adama kimse söylememiş at bineceksin, kılıç kuşanacaksın diye. Tolga ilk gün atla dörtnal yaptı. İkinci gün bizimle atlı okçuluk idmanına gitti. Üçüncü gün çekimlerde at üzerinden ok attı. Bu kadar azimle çalışan birini daha önce görmedim. Türkan Şoray ise inanılmaz biri. Muhteşem bir star havası var. Merhaba diyor, baygınlık geçirecek gibi oluyorsunuz. Setin kraliçesi...

***


"Muhteşem Yüzyıl’ı aksiyonlarımızla döveriz"

Daha önceki söyleşinizde Muhteşem Yüzyıl’ı beğendiğinizi söylemişsiniz. Şimdi rakip olarak mı görüyorsunuz?


İki işin de farklı lisanları var. Farklı dönemler, anlatımlar, kadrolar... Ben Muhteşem Yüzyıl’da dublör olarak çalıştım. Mohaç Savaşı’nı yaptık. Aksiyonda onları fena döveriz. Onlarda daha fazla kadın dırdırı var. Dırdır da onlarda kalsın. Hangisi daha iyi, yayınlanınca hep beraber göreceğiz. Karşılaştırılmamız da beni rahatsız etmiyor. Komedileri, aksiyonları karşılaştırılıyor. Neden dönem dizileri karşılaştırılmasın ki?

İyi televizyon takipçisi gibisiniz?

Aksine. Hiç iyi değil. Eşim Leyla’nın dizisini izliyor, haberleri takip etmeye çalışıyorum. Onun dışında eve gelip televizyon açmam.

Peki, doğa sevginizi biliyoruz. Nişantaşı’nda oturuyor olmanız tezat değil mi?

İş, güç... Eşim hem oyuncu, hem Borusan’da kemancı. Gidip Demirciköy’de oturmak isterdim ama Lale için büyük vebal olur. Zaten işim gereği çok fazla evde vakit geçiremiyorum. Onun için tercihi ona bıraktım. Ailem de yakınlarda olduğu için bu tarafları seçtik.

Evlilik, hayatınızda neler değiştirdi?

Bir şey değiştirmedi. Zaten oturmuş bir beraberliğimiz, bir arkadaşlığımız, beş yıllık düzenli bir ilişkimiz vardı. Birçok fikrimiz yerine oturduğu için sıkıntı yaşamadık. Birçok hobimiz de ortak. Atları benden daha çok seviyor.

Atlarınıza o mu bakıyor?

O kadar uzun boylu değil. Ama sokakta her gördüğümüz hayvana selam veriyoruz. O yüzden onunla yürümek çok zor.

Oyuncu biriyle evli olmanın sıkıntıları var mı?

Sıkıntıları yok. En azından ek sahne geldi dediğim zaman bunu açıklamak zorunda kalmıyorum. Bu tür pratikleri bile var. Kendimi çok şanslı görüyorum. Çünkü sevdiğim bir işi yapıyorum. Herkese kısmet olmuyor.

"Osmanlı hayranıyım"

Tarih merakınız nereden geliyor?


Bilmiyorum. Biz şu an da laboratuvar faresi gibi yaşıyor, belirli bir üretim-tüketim üzerinde gidip geliyoruz. Yaşadığı sistemin dışıyla kimse ilgilenmiyor. İnsanların kendini oyalamak için bulduğu şeyler bana enteresan gelmiyor. Geçmişteki insanların hayatını merak ediyorum.

Kitaplığınızda tarih kitapları fazladır o zaman...

Bolca. Türk, yabancı yazarlar, Osmanlı dönemi, karanlık dönem... Daha çok yakın tarihle ilgileniyorum. Diziden önce de oturup tarih okuyordum. Ok yay ve eyer koleksiyonum var. Yıllardır uğraştığım şeyler. Bu yüzyılda kullanılmayacak yetiler geliştirmiştim, bunu da dizide kullanıyorum.

Osmanlı’ya karşı özel bir ilginiz var mı?

Osmanlı hayranıyım. Eski Roma, Mısır tarihini de severim. Osmanlı kültürel bilişim olarak inanılmaz bir yapılanma. Felsefe, üslup, mimari, savaş üslubu olarak başka bir kültür.

Ortaokulda tarih dersiniz kaçtı?

Benim bütün derslerim kötüydü. Korkunç bir öğrenciydim. Okuduğum bütün okullardan atıldım. Haylaz bir çocuktum çünkü. Benden dört yaş küçük kardeşim var: Kerem. Çizgi film yönetmeni. Onunla çok yaramazlık yapmadık. Benden çok daha medeni bir insan. Biz aile olarak iyi bir uyumumuz var. Kesin ’hayır’lar yoktur. Herkes birbirini dinler, yapmak istediklerini destekler. Onun için şanslıyım.

Ayhan Hülagü/Zaman Cumartesi