MUHTEŞEM YÜZYIL SETİNİN KAPILARI İLK KEZ HANGİ GAZETEYE AÇILDI?

Daha yayınlanmadan tartışmalara neden olan Muhteşem Yüzyıl adlı dizinin TEM Stüdyoları'ndaki çekimlerini izlemek için hangi gazeteye izin çıktı?

Daha yayımlanmadan tartışılmaya başlandı. Dev oyuncu kadrosuyla, bir Osmanlı padişahının gücü, adaleti ama en fazla dillere destan aşkını ekranlara taşıyan 'Muhteşem Yüzyıl', TEM Stüdyoları'ndaki çekimlerinin ve setinin kapılarını ilk kez Radikal Hayat'a açtı

Neyle karşılaşacağımı bilmemenin heyecanıyla giriyorum kapıdan. Zira, PR ajansıyla aylar süren planlamalar sonucunda, nihayet bu büyük dönem dizisinin setindeyim. Uzun bir koridoru geçtikten sonra, yeniçerilerle karşılaşıyorum. Derken cariyeler görünüyor. Bundan dört buçuk asır önce yaşanmış bir efsaneye yaklaştığımı iyiden iyiye hissediyorum. Dekorları, kostümleri, oyuncuları ve tüm koşturmacasıyla ‘muhteşem’ bir dönemin seyircisi olmaya hazırım şimdi. ‘Muhteşem Yüzyıl’la yeniden yazılan bir hikâyenin tanığı olmak için son adımlarımı da atıyorum.

“Hazır, kamera, kayıt, başla!”
İki ayrı sahnenin çekildiği sette ilk durağım, Yağmur Taylan’ın, Has Oda’da çektiği sahne. Taylan’ın tam arkasına sessizce geçip, bir yandan mekanın büyüsü, bir yandan merak içinde izlemeye başlıyorum.
Yönetmenin ‘Başla!’ buyurmasıyla oradaki tek hareket, tek ses ve tek hayat kameranın karşısında, çalışma masasına gömülmüş çalışmakta olan Sultan Süleyman (Halit Ergenç) oluveriyor. İbrahim’in (Okan Yalabık) önünü kesse de durduramadığını anladığımız Hürrem Sultan (Meryem Uzerli) birden odaya giriyor ve Süleyman’a öyle bir sürpriz yapıyor ki, Kanunî ve İbrahim hakkını verdikleri rolleri gereği, bense her şeyin gerçekliğine kendini kaptırmış bir seyirci, şaşıp kalıyoruz. Bu sürprizi öğrenen ilk ‘seyirci’ olmanın bana verdiği yetkiyle, haftaya en az benim kadar şaşırmaya hazır olmanız konusunda iç rahatlığıyla uyarıyorum sizi, ey sevgili seyirci…
İlk molada yanımıza gelen Halit Ergenç’e baktığımda, dikkatimi önce alçıdaki sol ayağı çekiyor. Hatırlarsınız, altı hafta önce, dizi için aldığı kılıç dersleri sırasında ayağı kırılmıştı Ergenç’in. Kırık ayağını kumaşlarla kamufle ederek çekimlere devam eden oyuncunun alçısının kısa süre sonra alınacağını öğreniyorum.

“Tüm vaktimiz sette geçiyor”
Seti gezerken kendimi dört buçuk asır öncesine ışınlanmış gibi hissediyorum. Has Oda’daki çekimden çıkıp, setin koridorları boyunca yürümeye başladığımda etrafımın sohbet eden, dinlenen, dolaşan yeniçeriler ve cariyelerle çevrili olduğu düşünüldüğünde, böyle hissetmem anormal sayılmamalı.
Durul Taylan’ın çekim yaptığı Hatice Sultan’ın odasına girdiğimde, Has Oda’da Sultan Süleyman, İbrahim ve Hürrem Sultan’ın heyecanının yerini buruk, duygusal sahneler alıyor. Rengi solmuş, gözleri kan çanağı Selma Ergeç (dizideki rolüyle Hatice Sultan) hasta yatağında uzanmış, Mahidevran’la dertleşiyor. İbrahim’i tüm kalbiyle seven Hatice Sultan’ın gözünden süzülen ‘sahici’ yaşlarla tamamlanıyor sahne. Bu sırada Yağmur Taylan geliyor. İki kardeşin sohbeti de ayrı bir dram adeta. Çekilen sahne, kalan sahne hesabı yapan kardeşleri dinlerken, tek bir gün içinde iki yönetmenin toplam 34 sahne çektiğini öğreniyorum. Taylan, anlamlı bir tebessümle özetliyor: “Neredeyse tüm vaktimiz sette geçiyor! Başka bir şey yapmaya zamanımız kalmıyor…”. O bunları söylerken, bir köşede kıvrılıp gözlerini kapatmış bir set çalışanına ilişen gözlerimle ben de o anlamlı tebessümden iade ediyorum Taylan’a.
TEM Stüdyoları’nın içinde, 75 kişinin çalıştığı dizinin muhteşem setini dolaşırken parlayan gözleri, kıpır kıpır hareketleri ve mor kostümü içinde Meryem Uzerli geliyor yanımıza. Dizide Hürrem rolünde izlerken enerjisine hayran kaldığım ve gerçekte bu enerjisini koruduğunu gördüğüm oyuncunun yüzündeki tebessümle karşılaması, kendisine duyduğum sempatiyi güçlendirmeye yetiyor. Oyuncu kaprislerinden konu açılınca Uzerli, sevimli Türkçesiyle belirtiyor: “Hiçbir zaman öyle kaprisli bir kadın olmayacağım. Hiç olamadığım bir şeye dönüşemem, 20 yaşında değilim ki hemen değişeyim..”

Gittikçe genişleyen bir saray
Çekimlere ara verilmiş olmasından istifade, dolaşmaya başlıyorum. Harem, mutfak, arz odası, altın yol, cariyeler taşlığı, gözdeler koğuşu, Venedik Sarayı, sultanların ve İbrahim’in odası derken, mekanın devasalığı gözlerimi kamaştırıyor. Hamamda mola verdiğimizde, buranın gerçek bir hamam olarak hazırlandığını öğreniyorum. Dizinin sanat yönetmeni Nilüfer Giritlioğlu, en başta 2100 metrekare olarak hazırlanan alanın, şu anda 3200 metrekareyi bulduğunu da ekliyor.
Has Oda’da Sultan Süleyman, İbrahim ve Matrakçı Nasuh (Fatih Al)’un yer aldığı sahnenin çekimi başlamak üzere. Uzun koridor boyunca ilerlerken, Şehzade Mustafa rolündeki minik oyuncu Berkan Demirbağ’la karşılaşıyorum. Bir ofis sandalyesine oturan sevimli şehzademiz, iki yeniçerinin arasında bir ileri bir geri gidip geliyor ve bizi görünce mutlulukla sesleniyor: “Ben şimdi bir uçağım. Çok hızlı uçuyorum vınnn!”
Küçük şehzadenin verdiği neşeyle Has Oda’ya giriyorum ve başlamasına saniyeler kalan yeni sahne için hazır beklemekte olan Halit Ergenç’in hoş sesinden, bildik bir melodiyi dinliyorum: “Yazması oyalı, kundurası boyalı yar gelir aman amman, yaaar gelir…”
Sabah saat 08.00’de başlanan çekimler, gece yarısına kadar devam ediyor. Herkes yoruluyor, evet; ama herkes hâlâ çalışıyor, şakalaşıyor ve en önemlisi de gülümsüyor. Muhteşem Yüzyıl’da bir hikaye anlatılıyor. Bu hikâyeyi, bir güzel aile anlatıyor. Oyuncuları, yönetmenleri, teknik ekibiyle kocaman bir aile, güzel bir iş çıkarmanın telaşı ve doyumuyla çalışmaya devam ediyor.

Bu akşam olaylar büyüyor
Osmanlı’nın en geniş sınırlara ulaştığı sırada Kırım’dan cariye olmak için yola çıkan bir cariyenin, Hürrem Sultan’ın Kanunî Sultan Süleyman ile yaşadığı büyük aşkı, oğlunu tahta oturtmak için verdiği mücadeleyi ve yaptıklarıyla imparatorluğun kaderine yön verişini anlatan ‘Muhteşem Yüzyıl’ın bu akşamki bölümü yine birçok olayla dolu. Hürrem, Süleyman’la halvete girenin Gülnihal olduğunu öğrenince kendine hakim olamıyor. Süleyman, Rodos hazırlıklarına hız kesmeden devam ediyor. Valide Sultan; Hatice ile Hürrem’in arkadaşlıklarının ilerlemesinden büyük rahatsızlık duyuyor ve Hatice’yle konuşmaya karar veriyor. Geçtiğimiz bölümde Hatice’yi başgöz etmekle ilgili konuşan Valide Sultan ve Sultan Süleyman, bu bölümde Hatice’yi evlendirmeye karar veriyor. Süleyman’la halvete girenin Gülnihal olduğunu öğrenince çılgına dönerek Valide Sultan’ın karşısına çıkan Hürrem, Valide Sultan’ın beklenmedik tepkisiyle karşılaşıyor. ‘Muhteşem Yüzyıl’, bu akşam yeni bölümüyle 20.00’de Show TV’de.

ÖZLEM KARAHAN / www.radikal.com.tr