Muhalefet yerel seçimleri yine AA'dan mı izleyecek?
CHP'li Umut Oran, 31 Mart yerel seçimleri için ünlü aday hedefine yoğunlaşması nedeniyle her seçim yaşanan seçim güvenliği sorununun yine göz ardı edildiğini anımsattı.
CHP eski Milletvekili Umut Oran, tüm muhalefet partilerine bir uyarıda bulundu.
CHP'li Oran, 31 Mart yerel seçimleri için ünlü aday hedefine yoğunlaşması nedeniyle her seçim yaşanan seçim güvenliği sorununun yine göz ardı edildiğini anımsatarak, “Muhalefet yerel seçimleri yine AA’dan mı izleyecek” diye sordu.
Öncelikle seçmenin sandığa gitmesinin sağlanması gerektiğine işaret eden Umut Oran, “Yine tüm zamanı boşa harcayarak ve son dakikada ‘bir şeyler yapıyormuş’ gibi görünerek elde edilebilecek bir zafer yoktur. Muhalefet unsurları 31 Mart yerel seçimlerini yine AA’dan izlememelidir. Yine on binlerce sandıkta görevli bulunmadığı ilan edilmemelidir. Yine ıslak imzalı tutanaklar aranmamalıdır. Ve yine büyük Türk milletinin kalbi kırılmamalıdır. Muhalefet unsurları bir an evvel ‘kime koltuk bulunacağını’ tartışmak yerine Türk milletinin beklentilerini doğru anlamalıdır. 16 yıldır devam eden bunca baskıya rağmen hala direnme kararlılığında olan vefakâr seçmenlere muhalefet bloğunun bir “iktidar borcu” olduğu da asla unutulmamalıdır” dedi.
Umut Oran'ın, konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklama şu şekilde:
"Muhalefet bloğunun 31 Mart yerel seçimlerine yönelik olarak ortaya koyduğu yaklaşım, 'popüler aday aramanın' ve 'ilkelere dayanmayan ittifak görüşmeleri' yapmanın ötesine geçememiş görünmektedir. Özellikle 16 Nisan Referandumunun ve ardından 24 Haziran seçimlerinin yarattığı büyük 'hayal kırıklıkları' tazeyken ve seçmenler 'sandığa gitmek için gerekçe' arar duruma gelmişken tüm konsantrasyonun 'adaylara' ayrılmış olması büyüyen bir tehlikeye işaret etmektedir. Elbette her kademede 'adayların' belli ölçülerde önemi vardır. Ancak aylardır sadece 'aday aramak' aynı zamanda geçmiş tüm seçimlerde görülen 'sandık güvenliği' ve 'AA eliyle yapılan taraflı sandık sonuçları ilanı' konularında yaşanan büyük sorunları geri plana itmeye sebep olmaktadır. Zira böyle bir durumda 'popüler adaylar' bulunsa bile sandığa gidecek seçmenleri bulmak ya da sandığa gidilse de 'oyların çalınmayacağına' emin olmak mümkün olmayacaktır.
ÖNCELİKLER YENİDEN TANIMLANMALIDIR
O halde mevcut durumu doğru yönetmenin ilk koşulu 'öncelikler sıralaması' yapmak olacaktır. Gerçekten muhalefet unsurlarının 16 yıldır kaybedilen onca seçimden sonra 'önceliği nedir?' Bu soru sanılandan çok daha değerlidir zira verilecek cevaplar 'aynı zamanda seçim stratejisini' de belirleme kabiliyetinde olacaktır. Kanaatimiz ki odur ki muhalefet unsurların ilk ve vazgeçilmez önceliği 'seçmenler' olmalıdır. Seçmeni hedefleyen bakış açısının yol haritasındaysa ulaşılacak duraklar bellidir. Basit birkaç madde sayılması gerekirse;
- Önseçimi etkili kılarak seçmeni sandığa götürecek gerekçeleri üretmek,
- Seçmenin oylarının çalınmayacağını garanti etmek,
- Seçmenin muhalefet partilerine neden oy vermesi gerektiğini anlatmak,
- Seçmeni bugüne ve geleceğe dair hedefler konusunda ikna etmek
- Daha iyi bir Türkiye’nin mümkün olduğunu ve o Türkiye’ye de muhalefet bloğunun adaylarıyla ulaşılacağını anlatmak…
Liste uzatılabilir ve onlarca maddenin yazılması da mümkündür. Ancak her şeyin merkezine 'seçmenler' konulmazsa her aşamada başarısızlık ihtimali yükselmiş olacaktır.
BASİT SORULARA BASİT CEVAPLAR VERİLMELİDİR
Merkezine seçmenlerin konulduğu ve öncelikler sıralaması yapılmış bir bakış açısının doğal sonucu 'en basit sorulara en basit cevapları' üretmek olacaktır. 16 Nisan ve 24 Haziran seçimlerinin ardından cevap aranacak birkaç soru bellidir:
1) Muhalefet bloğu sandık güvenliğini nasıl sağlayacaktır? 2) 16 Nisan’da ve 24 Haziran’da görevli bulunmayan on binlerce sandığa nasıl ulaşılacaktır? 3) AA tarafından yapılan yanlı sandık sonuçları yayınlarına alternatif olacak sistem kurulmuş mudur; test edilmiş midir; bahanesiz şekilde çalışacağı sağlanmış mıdır?
İnancımız odur ki soruların sayısı da arttırılabilir. Ancak bu basit sorulara ikna edici, bilimsel ve alternatifli cevaplar üretilemediği sürece aslında 31 Mart Yerel Seçimlerinde 'iktidar hedefi güdülmediği' de kategorik olarak kabul edilebilecektir.
16 yıldır yaşanan her olay muhalefet unsurlarına yeterince deneyim kazandırmış olmalıdır. Yine tüm zamanı boşa harcayarak ve son dakikada 'bir şeyler yapıyormuş' gibi görünerek elde edilebilecek bir zafer yoktur. Muhalefet unsurları 31 Mart yerel seçimlerini yine AA’dan izlememelidir. Yine on binlerce sandıkta görevli bulunmadığı ilan edilmemelidir. Yine ıslak imzalı tutanaklar aranmamalıdır. Ve yine büyük Türk milletinin kalbi kırılmamalıdır. Muhalefet unsurları bir an evvel 'kime koltuk bulunacağını' tartışmak yerine Türk milletinin beklentilerini doğru anlamalıdır. 16 yıldır devam eden bunca baskıya rağmen hala direnme kararlılığında olan vefakâr seçmenlere muhalefet bloğunun bir'iktidar borcu' olduğu da asla unutulmamalıdır."