Muhafız Alayı darbe girişimi davası
- FETÖ'nün darbe girişimi sırasında, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayındaki eylemlere ilişkin 534 kişi hakkında açılan davaya sanık savunmalarıyla devam edildi
ANKARA (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayındaki eylemlere ilişkin, aralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eski başyaveri albay Ali Yazıcı ile eski alay komutanı albay Muhsin Kutsi Barış'ın da bulunduğu 534 kişinin yargılandığı davaya devam edildi.
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Yerleşkesi'nde yapılan duruşmaya, sanıklar, avukatları ve yakınları ile TBMM, Başbakanlık, TRT ve diğer müşteki kurumların avukatları katıldı.
Sanıklardan eski uzman çavuş Tuncay Er, izinden döndüğü 14 Temmuz 2016 sabahı içtimasında eski bölük komutanı yüzbaşı Recep Karabayır'ın kendilerine "Arkadaşlar bir tatbikatımız olacak. Beni mahcup etmeyin. Zamanında gelin. Geç kalan istemiyorum. Herkes irtibat numarasını birbirine versin, yakın olanlar birlikte gelsinler." dediğini öne sürdü.
Üzerine atılı suçlamaları kabul etmeyen Er, 15 Temmuz akşamı 20.30 sularında tatbikatın başladığı mesajı üzerine Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayına gittiğini söyledi.
Çelik başlığı ve silahını alarak toplanma alanına gittiğini ve 3 dolu MP5 şarjörü aldığını anlatan Er, "Binbaşı Anıl Aktaş bizi yaya olarak ulaştırmanın oraya götürdü. Araçların yanında beklerken Yarbay Ekrem Işık geldi ve bölük komutanı ve takım komutanlarını yanına çağırarak bir şeyler konuştuktan sonra 'Erler de dahil herkes cep telefonunu teslim etsin' dedi. Telefonumu aracımda unuttuğum için veremedim. Araçlara bindik. Araçta bulunan Süleyman başçavuş, yüzbaşıyla konuştuğunu, talimatıyla TRT'ye gideceğimizi söyledi. Otobüsle TRT yerleşkesine girdik." ifadelerini kullandı.
TRT binası girişinde 5-6 özel harekat polisi gördüklerini ve yanlarına gitmeye çalıştıkları sırada içlerinden birisinin "Yaklaşmayın, kardeş kanı dökmeyelim. Doğuda sizinle beraber çarpıştık, şu anda bir darbe girişimi var, gelmeyin" dediğini öne süren Er, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Polisin bu sözü üzerine şaşırdık, 'Ağabeyler niye böyle yapıyorsunuz? Biz de sizin kardeşiniziz, biz size ne yaptık.' dedim. Onlar da 'Sizin hiçbir şeyden haberiniz yok mu? Askeri darbe oluyor, gelin bakın ülkede darbe girişimi var.' diyerek ellerindeki telefondan gelişmeleri gösterdi. Biz de tatbikat için geldiğimizi ve yaşananlardan haberimizin olmadığını söyledik. Sinan uzmanla birlikte askerlere 'Kesinlikle ateş etmeyin, bizden habersiz bir harekete kalkışmayın.' dediğimiz sırada yanımıza yarbay Ekrem Işık, albay Tanju Poshor ve Fatih Gazel geldi. Tanju Poshor komutanlara dönerek, 'Bu polisleri nizamiyeden dışarı atın.' dedi ve polislere dönerek çıkmalarını istedi. Polisler de 'Buradan ancak ölümüz çıkar, çıkmayız.' dediler. Tanju Poshor da 'Şunlara bakın 5 kişi ile 50 askere karşı koyacaklarını zannediyorlar.' dedi. Bu esnada Fatih Gazel polislere doğru silahlı şekilde yürüdü ve 'Dışarı çıkın, burada durmayın.' diyerek elindeki silahı onlara doğru doğrulttu. Askerleri emniyete alıp, ateş etmemelerini söyledik, bir süre sonra helikopterin ateş açtığını gördüm. Dışarı çıkmak istedik, bir asker yaralandı, polislerin yardımıyla TRT yerleşkesini terk ettik. Milletimizin parasıyla alınan uçaklarla, milletimize silah sıkıldığına şahit oldum. Tahliyemi talep ediyorum."
Sanıklardan eski uzman çavuş Ömer Kurt da alaya, tatbikat için gittiğini ve üstlerinin emriyle TRT'ye götürüldüğünü söyledi.
TRT yerleşkesinde karşı karşıya kaldıkları polislerden darbe girişimini öğrendiğini öne süren Kurt, "TRT yerleşkesindeyken yarbay Ekrem Işık ve Fatih Gazel geldi. Gazel bizi galeyana getirmek için polisleri işaret ederek 'Ateş edin bunlara.' dedi ama biz askerleri sakin tutmaya çalıştık. Işık ve Gazel ayrıldıktan sonra bölük komutanı yüzbaşı Recep Karabayır'ın telefonda biriyle konuştuğunu ve 'Bizim burada ne işimiz var?' dediğini duydum. Darbe olmasın diye dua ederken uçak seslerini duydum, helikopterden ateş edildiği sırada polislerle beraber duvar dibine geçtik. Polisler darbeyle ilgili videoları gösterirken helikopterden ikinci kez ateş açıldı." ifadesini kullandı.
Kurt, 16 Temmuz 2016'da saat 01.45 sularında TRT yerleşkesinden ayrılarak Alay'a döndüklerini, FETÖ ile hiçbir bağı olmadığını savunarak tahliyesini istedi.
Sanıklardan Özcan Kutacun da TRT yerleşkesine gidene kadar tatbikat yapıldığını sandığını ileri sürerek, üzerine atılı suçlamaları kabul etmedi.
TRT yerleşkesindeyken helikopterlerin ateş açtığını, bir askerin yaralandığını ve kendisinin de bu askere ilk yardımda bulunduğunu öne süren Kutacun, "Yaralı askeri kreş binasına götürdük ve bulabildiğimiz tıbbi malzemelerle ilk yardım yaptım. Ambulans çağırdık ancak gelmedi. Sonrasında yaralı askeri araca bindirirken bir ambulans geldi. Ambulansa Muhammet Tanju Poshor, Recep Karabayır ve Fatih Gazel de bindi. Genelkurmay Başkanımızın da dediği gibi mutlak itaat dışında bir eylemim olmadı. FETÖ ile hiçbir bağlantım yok. Tahliyeme karar verilmesini talep ediyorum." diye konuştu.
Duruşmaya yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.