MUHABİRLİK NE ZOR İŞTİR BİLİR Mİ HINCAL ABİ?..

Kendi gazetesinin muhabiri anlatıyor, Fox TV'dekiler anlatıyor, "Hayır Nuh diyor Peygamber demiyor" Hıncal Abi...

Bir gazetecinin arkadaşıyla haber arasında kaldığı an!..

Hıncal Abi takıntısına devam ediyor... Günlerdir sardı “Balkon görüntülerinin Şahan tarafından” gazetecilere sızdırıldığına...

Kendi gazetesinin muhabiri anlatıyor, Fox TV’dekiler anlatıyor, “Hayır Nuh diyor Peygamber demiyor” Hıncal Abi...

Dün de şöyle bitirmiş yazısını:

“Haberi ve görüntüleri Fox TV kameramanına kimin verdiğini biliyoruz da...

Niye verdiler onu hala merak ediyorum...”

***

Bu haber çıktığından beri hiç oralı olmadım...

Bana kalsa ben haberi kim verdiyi tartışacağım yerde “Balkon, kişinin özel mülküne girer mi girmez mi, evin balkonundaki görüntüler, mahremiyeti ihlal midir değil midir?..” bunu tartışırım...

Ama Hıncal Abi takmış ki, bu görüntülerin çekilmesini Şahan planladı...

Çocukların inanılmaz stres altında yaptıkları haber uğruna bozuştukları Şahan falan hiç önemli değil...

Böyledir Hıncal Abi, takıntısı başladı mı, bir gazetecinin tertemiz katıksız emeğini alır böyle pisler...

Okuyorum, dayanamıyorum, çocukların göz göre göre Hıncal Abi’nin takıntılarına kurban gitmesine...

Ömür Varol dün Şahan’la bu haber yüzünden nasıl papaz olduğunu, dakika dakika neler yaşadığını anlatmış...

Hani “gazeteciden dost olmaz” denir ya, bir gazetecinin haberle arkadaşlık arasında kalmasının inanılmaz bir örneği Ömür’ün ve arkadaşlarının yaşadıkları...

***

Saat 05:26

“Bizden Kaçmaz” kameramanı Umut Ünver’den cep telefonuma bir mesaj düşüyor. Mesaj aynen şöyle;

“Abi Umut ben. Çok büyük bir iş çektim. Uyanınca hemen beni arar mısın? Görüntüler çok iyi. Şahan Gökbakar - Berrak Tüzünataç öpüşürken.”

Bu mesaj üzerine derhal Umut’u arıyorum... Balkon çekimleri sırasında fark edilmediklerini söylüyor Umut.. Çok iyi, diyorum. Kapıda beklemeye devam edeceklerini, Şahan Gökbakar’ı binadan çıkarken de çekmek istediklerini söylüyor sonra.. Tamam, diyorum.

***

Saat 05:55

Umut, arıyor. Şahan Gökbakar’ın çıkmak üzereyken kendilerini gördüğünü ve oradan gitmeleri için telkinde bulunduğunu söylüyor. Gökbakar’ın şoförünü göndererek “Ömür benim arkadaşım. Buradan hemen gidin! Yoksa Ömür’ü ararım..” mesajını ilettiğini belirtiyor.

“Sakın bir yere kımıldamayın, iş başka, arkadaşlık başka” diyorum. Beklemeye devam ediyorlar.

Saat 05:59

Şahan Gökbakar, beni arıyor. Açmıyorum.

Saat 06:05

Şahan Gökbakar, ikinci kez arıyor. Açmıyorum.

Saat 06:10

Kameraman Umut arıyor. Şahan Gökbakar’ın tekrar şoförüyle mesaj gönderdiğini “Ömür Varol uyuyor olmalı. Ama o telefonumu açana kadar buradan çıkmayacağım” dediğini söylüyor.

Saat 06:30

Şahan Gökbakar, üçüncü kez arıyor. Açmıyorum.

Saat 06:35

Ben Umut’u arıyorum. Balkon görüntülerinin olduğu kasedi kameradan çıkarmalarını ve saklamalarını söylüyorum. Zira; her an şoförün hışmına uğrayıp kasedi kaptırabilirler. Umut, kamerasına yeni kaset takıp beklemeye devam ediyor.

Saat 07:00

Şahan Gökbakar dördüncü kez arıyor. Açmıyorum.

Saat 07:30

Yardımcım Semih Özdemir’i uyandırıp, derhal olay yerine gitmesini istiyorum. Semih’e balkon görüntülerinin olduğu bandı almasını ve şirkete gitmesini söylüyorum.

***

Saat 08:15

Semih, olay yerinden beni arıyor. Bandı aldığını belirtip, “Beklemeye devam ediyoruz” diyor. “Tamam sen de orada kal ama ekipten biraz daha uzakta dur” diyorum.

Saat 08:45

Semih arıyor. “Abi, Şahan’ın çıkacağı yok. Muhtemelen biz gitmeden çıkmayacak. Burada hareketlilik arttı. Diğer kanalların ekipleri her an bu noktadan geçebilir. Dikkat çekmeden terk edelim bulunduğumuz yeri. Zaten çekeceklerini çekmiş bizim çocuklar. İşi riske etmeye gerek yok” diyor. Tamam, diyorum.

Saat 11:30

Artık Şahan Gökbakar’ı arama vaktinin geldiğini düşünüyorum. Arıyorum. “Hayrola Şahan, sıkıntı nedir? Sabahın köründe defalarca beni aramışsın..” diyorum. Şahan, “Yok be kardeşim, bir yerdeydim. Sizin ekip de beni bekliyordu. Gitmelerini söyledim. Bana direndiler. Ama birkaç saat sonra gittiler. Yine de uyarırsan çocukları sevinirim.. Benle yüz göz olmasınlar bu kadar..” diyor.

“Peki neden bekliyorlardı? Neredeydin ki?” diye soruyorum. Şahan, “Önemli bir yerde değildim ya.. Neyse sorun kalmadı zaten..” diyor.

Tam o sırada bağlantı kesiliyor. Şahan’ın telefonunun şarjının bittiğini düşünüyorum. Bu arada Şahan’ın bana gerçeği söyleyeceğini umud ediyorum halen.. Telefonunu şarja takıp tekrar aramasını bekliyorum.. Ama aramıyor. Bana doğruyu söylemek istemiyor demek ki!

***

Saat 12:30

Semih’i arıyorum. Semih’e durumu anlatıyorum. Fikrini alıyorum. Bir yanda müthiş bir haber, diğer yanda kesinlikle zarar görmesini istemeyeceğim arkadaşım Şahan.

Semih, “Abi, sadece biz orada değildik ki! Sabah gazetesi muhabiri Yüksel Yavuz da çekti. Sabah, yarın büyük verecek olayı.” diyor. Sabah gazetesinin de çekim yaptığını öğrenince rahatlıyorum. Şahan’ın bana doğruyu söylememesi de cabası..

Saat 13:00

Semih arıyor. Gazetelerden internet sitelerine kadar birçok yayın mecrasıyla irtibata geçtiğini ve fotoğraf kareleriyle haber metnini hazırladıklarını söylüyor.

Saat 14:05

Şahan Gökbakar arıyor. Açmıyorum.

Saat 14:07

Şahan Gökbakar cep telefonuma mesaj gönderiyor. Aynen şöyle diyor:

“Ömürüm senle konuşurken şarjım bitti. Beni arar mısın müsait olunca. Acil, kardeşim.”

***

Saat 14:15

Şahan Gökbakar’ı arıyorum. “Hayırdır Şahan, ne oldu yine?” diye soruyorum. Şahan, “Az önce Vatan gazetesinden Gülşen Yüksel aradı. Sizin çocuklar, ellerinde benimle alakalı görüntüler olduğunu ve servis edeceklerini söylemişler. Ne görüntüsü bu!” diyor.. “Şahan, henüz şirkette değilim ama yoldayım, görüntünün ne olduğunu ben de bilmiyorum. İzleyince seni ararım” diyorum. Şahan da bunun üzerine itirafa başlıyor ama eksik bilgilerle.. Gece Bodrum uçağından indiğini, özel bir davet üzerine Boğaz’da tekne turuna katıldığını, teknede Berrak Tüzünataç’ın da olduğunu söylüyor. “Berrak’la 5-6 yıllık arkadaşlık bağım var. Tekne turundan sonra evine gittik. Ama yemin ederim ki bir şey olmadı aramızda. Olsa zaten sana söylerim” diyor.

“Tamam, o halde. Şirkete gidip, görüntüleri izleyip sana döneceğim” diyorum.

Saat 14:30

Semih’i arıyorum. Şahan’ın ısrarla gerçeği anlatmadığını söyledikten sonra Semih’e “Fotoğrafları medyaya servis etmeye başlayın. Ben de yoldayım, geliyorum” diyorum.

Saat 14:46

Fox’un Zeytinburnu’ndaki otoparkına arabamı bıraktığım esnada Şahan’dan cep tefonuma bir mesaj düşüyor. Mesaj aynen şöyle:

“Ömürüm, hurriyet.com.tr’de sizinkilerin çektiği görüntünün fotoğrafları var...”

Saat 14:47

Şahan’ı arıyorum. Açmıyor.

***

Muhabirlik ne zor iştir bilir mi Hıncal Abi?..

Bilmem, bilseydi böylesine haklarını yemezdi herhalde bu çocukların...

Reha Muhtar/VATAN