MUHABİRİNDEN EDİTÖRÜNE HER KADEMEDEKİ ÇALIŞANIYLA EMEK OLUŞTURMAYA ÇALIŞTIĞIMIZ "GÜVEN" DUYGUSUNU ZEDELEMEYE KİMİN HAKKI VAR?..AYŞENUR ARSLAN'I KİM,NEDEN KIZDIRDI?..
"Reyting için harcanan ilçenin isyanı" haberinin içeriğini ve kullanım tarzını kınayan Kanal D Haber Direktörü Ayşenur Aslan, hem üzüntüsünü dile getirdi, hem bir uyarı yaptı!..
Sevgili Ardan Zentürk,
Sevgili internet habercisi arkadaşlarım,
Star gazetesi´nde, Ardan Zentürk´ün köşesinde "ismi verilmeyen bir kişinin yakınmaları" yer aldı... Ve o yazı neredeyse bütün internet sitelerine manşet oldu.
Okumayanlar için kısaca özetlemek gerekirse, ilk cümle herhalde yeterlidir:
"Muhabir, bizim hükümet konağının önünden bağlanıyor, sınırın sıfır noktasındayım, diyor".. Halk, ilçelerini savaş bölgesi ilan eden ali kırca ile mehmet ali birand'a böyle isyan etti."
Bunu söyleyen kim? Açıklanmıyor. Kastedilen muhabir kim, hangi kanaldan? O da söylenmiyor. Ama Ali Kırca ve Mehmet Ali Birand suçlanıyor yazıda da. Yazıyı alıntılayan internet siteleri de bunda bir sakınca görmüyor.
Ali Kırca ve ekibini savunmak bana düşmez.
Ancak, Kanal D haber direktörü sıfatıyla birkaç söz söyleme hakkını kendimde buluyorum. Dahası, bunu, haber merkezimizdeki her arkadaşıma borçlu olduğumu düşünüyorum.
Hükümet konağının önünden telefonla bağlanıp da "sıfır noktasındayım" diyen gazeteci var mıdır? Vardır! Ama o gazeteci Kanal D haber´de değildir...
Bölgedeki dağlarda bir "kuytu" bulup da "İşte PKK mağarası" diyen gazeteci var mıdır? Vardır! Ama o gazeteci Kanal D haber´de değildir.
Olmayan çatışma haberlerini ekrana getiren, köşesine yazan gazeteci var mıdır? Vardır! Ama onlar Kanal D Haber´de değildir.
Sevgili arkadaşlarım, biz 40 kişiyiz ve birbirimizi çok iyi biliriz. Üstelik, yaptığımız işle her gün birbirimiz kadar milyonların da gözü önündeyiz. Yine de "bazı gözlerden" kaçmıştır diye tek bir örnek vermek, anlatmak istiyorum:
13 Kasım günü önce haber kanalları, akşam da bilumum kanalların ana bültenleri bir "haber" verdi. Türk jetlerinin "ilk sınırötesi operasyonu" gerçekleştirdiğini ve bir PKK karakolunu vurduğunu iddia etti... Sadece Kanal D haber, gelen görüntüye bakarak "burası, içinde ot bitmiş bir virane" dedi. Bölgedeki muhabirin de tespitleri üzerine iddiayı ekrana taşımadı. Dahası, Mehmet Ali Birand "böyle bir operasyon olmadı" diye yorum yaptı. Nitekim ertesi gün Başbakan ve Hava Kuvvetleri Komutanı, bu yorumu doğruladı.
Her haberimiz, her notumuz -kimi zaman tek başına kalma riskini de göze alarak- bu kadar titizlikle süzgeçten geçiriliyor. Bırakın "olmayanı" haber yapmayı; sonunda insan hayatı söz konusu ise ya da örneğin Türk - Kürt çatışmasına yol açacaksa haberi feda ederiz. Dahası, sırf doğrulatamadığımız için kim bilir kaç haberden vazgeçtik...
Hiç mi hata yapmıyoruz! Yapmışızdır. Ama hiçbirinde "savaşın reytingini kapmak" gibi bir niyet olmamıştır. Bundan sonra da olmayacaktır.
Aynı sektörde olduğumuz için birbirimizi kayırmak zorunda olduğumuzu asla düşünmüyorum. Geçmişte olduğu gibi bugün de bazı "yanlışlara" bu nedenle göz yumulduğunu biliyorum ve "yanlış" buluyorum.
Ancak; ismi verilmeyen bir kişinin "yakınmasına" dayanarak bir haber merkezini mahkûm etmeyi ve internet sitelerinde "ben yazmadım ki, sadece alıntı yaptım" rahatlığı ile dolaştırmayı da anlayamıyorum. Bunun adil olmadığına inanıyorum. Gün boyunca bize rehberlik yapan sitelere hiç mi hiç yakıştıramıyorum.
Evet kırık kollar yen içinde kalmasın.. Ama kaç kişinin emeğini, çabasını, titizliğini bir anda sıfırlayacak bir rahatlıkla kollar kırılmasın. Asıl önemlisi, büyük bir heyecan ve özveriyle görevlerini yapan, ekranda söyleyeceği her kelimeyi bi
Sevgili internet habercisi arkadaşlarım,
Star gazetesi´nde, Ardan Zentürk´ün köşesinde "ismi verilmeyen bir kişinin yakınmaları" yer aldı... Ve o yazı neredeyse bütün internet sitelerine manşet oldu.
Okumayanlar için kısaca özetlemek gerekirse, ilk cümle herhalde yeterlidir:
"Muhabir, bizim hükümet konağının önünden bağlanıyor, sınırın sıfır noktasındayım, diyor".. Halk, ilçelerini savaş bölgesi ilan eden ali kırca ile mehmet ali birand'a böyle isyan etti."
Bunu söyleyen kim? Açıklanmıyor. Kastedilen muhabir kim, hangi kanaldan? O da söylenmiyor. Ama Ali Kırca ve Mehmet Ali Birand suçlanıyor yazıda da. Yazıyı alıntılayan internet siteleri de bunda bir sakınca görmüyor.
Ali Kırca ve ekibini savunmak bana düşmez.
Ancak, Kanal D haber direktörü sıfatıyla birkaç söz söyleme hakkını kendimde buluyorum. Dahası, bunu, haber merkezimizdeki her arkadaşıma borçlu olduğumu düşünüyorum.
Hükümet konağının önünden telefonla bağlanıp da "sıfır noktasındayım" diyen gazeteci var mıdır? Vardır! Ama o gazeteci Kanal D haber´de değildir...
Bölgedeki dağlarda bir "kuytu" bulup da "İşte PKK mağarası" diyen gazeteci var mıdır? Vardır! Ama o gazeteci Kanal D haber´de değildir.
Olmayan çatışma haberlerini ekrana getiren, köşesine yazan gazeteci var mıdır? Vardır! Ama onlar Kanal D Haber´de değildir.
Sevgili arkadaşlarım, biz 40 kişiyiz ve birbirimizi çok iyi biliriz. Üstelik, yaptığımız işle her gün birbirimiz kadar milyonların da gözü önündeyiz. Yine de "bazı gözlerden" kaçmıştır diye tek bir örnek vermek, anlatmak istiyorum:
13 Kasım günü önce haber kanalları, akşam da bilumum kanalların ana bültenleri bir "haber" verdi. Türk jetlerinin "ilk sınırötesi operasyonu" gerçekleştirdiğini ve bir PKK karakolunu vurduğunu iddia etti... Sadece Kanal D haber, gelen görüntüye bakarak "burası, içinde ot bitmiş bir virane" dedi. Bölgedeki muhabirin de tespitleri üzerine iddiayı ekrana taşımadı. Dahası, Mehmet Ali Birand "böyle bir operasyon olmadı" diye yorum yaptı. Nitekim ertesi gün Başbakan ve Hava Kuvvetleri Komutanı, bu yorumu doğruladı.
Her haberimiz, her notumuz -kimi zaman tek başına kalma riskini de göze alarak- bu kadar titizlikle süzgeçten geçiriliyor. Bırakın "olmayanı" haber yapmayı; sonunda insan hayatı söz konusu ise ya da örneğin Türk - Kürt çatışmasına yol açacaksa haberi feda ederiz. Dahası, sırf doğrulatamadığımız için kim bilir kaç haberden vazgeçtik...
Hiç mi hata yapmıyoruz! Yapmışızdır. Ama hiçbirinde "savaşın reytingini kapmak" gibi bir niyet olmamıştır. Bundan sonra da olmayacaktır.
Aynı sektörde olduğumuz için birbirimizi kayırmak zorunda olduğumuzu asla düşünmüyorum. Geçmişte olduğu gibi bugün de bazı "yanlışlara" bu nedenle göz yumulduğunu biliyorum ve "yanlış" buluyorum.
Ancak; ismi verilmeyen bir kişinin "yakınmasına" dayanarak bir haber merkezini mahkûm etmeyi ve internet sitelerinde "ben yazmadım ki, sadece alıntı yaptım" rahatlığı ile dolaştırmayı da anlayamıyorum. Bunun adil olmadığına inanıyorum. Gün boyunca bize rehberlik yapan sitelere hiç mi hiç yakıştıramıyorum.
Evet kırık kollar yen içinde kalmasın.. Ama kaç kişinin emeğini, çabasını, titizliğini bir anda sıfırlayacak bir rahatlıkla kollar kırılmasın. Asıl önemlisi, büyük bir heyecan ve özveriyle görevlerini yapan, ekranda söyleyeceği her kelimeyi bi