MODERN MÜSLÜMAN YENİ KIBLESİNİ ARIYOR!

Ali Bulaç, "Postmodern Kaosta Kıble Arayışı" isimli kitabında, tasavvuf felsefesinden yol haritaları çıkartarak çok tartışılacak çözüm önerileri getiriyor.

İslami düşüncenin en önemli fikir adamlarından Ali Bulaç, son kitabında bıçak sırtı bir konuya değiniyor: Postmodern kaosta Müslümanların yeni kıblesi ne olacak? Kıblemizi yeniden belirlemek zorunda mıyız? Bunu yaparken yolumuza kimler ışık tutacak? İnsanoğlu daha önce hiçbir zaman olmadığı kadar ağır enformasyon bombardımanı altında.

İnançlar ve ideolojiler tek tek gerçek anlamlarını yitiriyor, kavramlar birbirleri içinde eriyip şekil değiştirirken, gerçekliğin sınırları hızla daha çok sorgulanır hale geliyor. Pek çok iletişim kanalından hızla akan bilgi, insanların zihinlerini bir yandan zenginleştirirken, diğer yandan bulandırıyor.

Ali Bulaç, insan aklının ve kalbinin bu kadar bulandırıldığı bir dünyada insanın kendisine yeni bir yön çizmesinin hayati bir önem taşıdığını dile getiriyor. Bu yeni yön arayışını modern Müslümanlar üzerinden sorguluyor. İçinde bulunduğumuz kaostan çıkışın anahtarlarının yine tasavvufta aranması gerektiğini dile getiren Bulaç, burada bir başka önemli soru soruyor: Kimin Mevlanası'nı rehber kabul edeceğiz? 'Kimin Yunusu'nu...

Diyalektik ve Mevlana

Mevlana'nın Türkiye'de, 'şeriatsız bir İslam'; Batı'da da İslamsız bir tasavvuf imgesiyle akıllarda kaldığını dile getiren yazar, "İslam dünyasını üretilmiş ve özel işlemlerden geçirilmiş bir Mevlana imajıyla ikiye bölmek ve çatıştırmak mümkündür," diyor. Mevlana'nın beslendiği kaynaklardan ve hayatından yola çıkarak, "Hangi Mevlana'yı kendimize rehber etmeliyiz?" sorusunun yanıtını arıyor. Sadece bununla da kalmıyor, Mevlana'yı diyalektik açıdan incelerken Marksist eleştirilere de yanıt veriyor.

Newton'dan Einstein fiziğine geçilen bu yüzyılda, halen farklılaşmanın olmadığı 'monolitik bir ulus' var etme çabasından vazgeçilmediğini dile getiren Bulaç, modern fiziğin açıklamakta güçlük çektiği soruların biliminsanları tarafından, 'anlam boşluğu' gibi terimlerle adlandırılmasına da atıfta bulunuyor.

Gazali'den Hegel'e, Kuantumdan Genetiğe!

Bulaç'ın son kitabı, Postmodern Kaosta Kıble Arayışı, sadece 'yeni kıblesini bulmak zorunda' olan Müslümanlar için zihin açıcı bir okuma serüveni vaat etmekle kalmıyor, pek çok tartışmaya da kapı açıyor. Üstelik bu sorgulamanın içine Mevlana'yı, Yunus'u, genetik araştırmaları, Marks'ı, Hegel'i, Descartes'ı, İmam Gazali'yi de davet ediyor. Postmodern Kaosta Kıble Arayışı, sadece modern dünyanın kaygan zeminine ayaklarını sağlam basmak isteyen Müslümanları değil, içinde bulunduğu yüzyılın sıkıntılarından yakınan her görüşten insanı da zengin bir tartışmaya davet ediyor.

Arka Kapaktan:

Aristo, "Kaza şeylerin özünü ortaya çıkarır" der. Postmodernizm, bir vazo gibi moderniteyi orta yere attı. Vazo kırıldı,parçalara ayrıldı ve ne olduğu ortaya çıktı. Postmodernizmin yegâne hayrı vazoyu kırmasından ibaret. Ancak postmodernizmin yeni bir vazo yapma düşüncesi de yok, her bir parça tek başına yeter diyor. Postmodernizm şehvetle ve iştahla kışkırtılmış bedenler üzerinden zihinlere ve ruhlara narkoz yüklemektedir.

Dünya gezegenin ortasındaki, çekim gücü yüksek merkez dağılmış durumda, her şey ve herkes uzay boşluğunda sanki. Şimdi ya kaosun belirsiz uzay boşluğunda yuvarlanıp gideceğiz ya da yeni baştan kendimizi toplayıp paradigma değişikliği yapacağız.

Elinizdeki kitap insan, varlık ve hayatın anlamı konusunda kendi kaynaklarımızdan hareketle yeniden düşünme imkânına işaret etmeyi hedeflemektedir. Kitabın iki ana temasından biri, "modern ve post modern dünyanın dramı"nı, diğeri de 'yön ve kıble arayışının" zengin imkânlarını anlatmaktadır.

Ürettiği eserlerle düşünce dünyamızı zenginleştiren Ali Bulaç'tan çığır açıcı bir kitap daha. Varlık, insan ve hayat sarmalında Mevlana'dan Yunus'a, İslam ve kalp dengesinin izinin sürüldüğü Postmodern Kaosta Kıble Arayışı insan ruhunun özgürleşimi için gerekli dinamiklerin şifrelerini çözüyor.