MİT'İN İÇİNDE İP'LER OLDUKÇA DAHA ÇOK BOMBA PATLAR!

Reyhanlı saldırısı öncesinde MİT'in yanlış yönlendirildiğini yazan Uslu'nun MİT içindeki Aydınlıkçı iddiası.

Geçtiğimiz Cumartesi Hatay'ın Reyhanlı ilçesindeki bombalı saldırıya ilişkin istihbarat zaafı iddiaları gündemin en çok konuşulan başlıklarından birisi.. Amerika ziyareti öncesi havalimanında açıklamalarda bulunan Başbakan Erdoğan da Emniyet ve MİT arasında istihbarat paylaşımı konusunda bir kopukluk olabileceğini kaydederek Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun olayla ilgili inceleme yapacağını açıklamıştı.

Taraf yazarı Emre Uslu, MİT'in Reyhanlı saldırısı öncesi yanlış yönlendirildiğini iddia ederek MİT içerisinde yer aldığını öne sürdüğü 'Aydınlıkçı' ekibe işaret etti.

İŞTE EMRE USLU'NUN BUGÜNKÜ O YAZISI

Reyhanlı'da patlayan bombalar bir kez daha gösterdi ki Türkiye'nin güvenlik konseptinde dört aşamalı zaaf var.

1) Bilgi ve analiz zaafı: Maalesef Türkiye 1998-2011 arasında Esad rejimine en yakın ülke olmasına rağmen Türk istihbarat teşkilatı MİT Esad rejimi hakkında dişe dokunur, analiz yapılabilecek bir istihbarat çalışması yapmamış, sağlıklı bilgi toplamamıştır. MİT 12 yıl boyunca adeta yatmış, rejimin güçlü ve zayıf yanları üzerinde olgulara dayalı bir çalışma yapmamıştır. Bu nedenle Türkiye Esad rejiminin kısa sürede gideceği varsayımı ile erken çıkış yapmış, yanlış politika üretilmiş, ülke kaosun içine çekilmiştir.

ESAD 6 AYDA GİDER KRİPTOLARI

Kuşkusuz Esad rejiminin erken gideceğine ilişkin yapılan yanlış analizin tek sorumlusu işini hakkıyla yapmayan MİT değildir. Dışişleri Bakanlığı Suriye Koordinasyonu'ndan sorumlu diplomat adı bende saklı Esad'ın altı ayda gideceğine ilişkin defalarca kriptolar ve raporlar yazmıştır. Bu raporlar Dışişleri Bakanlığı'nın arşivinde olmasına rağmen o diplomatlar maalesef halen etkin bir şekilde Suriye politikasından sorumludur ve bu da Türkiye'nin Suriye politikasında yanlışlar sarmalının devam etmesine neden oluyor.

Yani yetersiz bilgi üzerine inşa edilen yanlış analiz bizi kaosa sürükledi ve bu kaostan kurtulmak için elimizde halen sağlıklı bilgi yok.

2) Kriz istihbaratı zaafı: MİT sulh döneminde toplayamadığı istihbaratı kriz döneminde üçüncül kaynaklardan (outsourcing) toplama yoluna gitmiştir.

(MİT'in personel eksikliği bu zaafın başlıca nedenidir. MİT genellikle bulundukları ülkede Türk vatandaşını fişler, yetersiz personel, dil bilmeyen, elçilikten dışarı çıkamayan MİT görevlileri zaafın diğer nedenleridir.)

MİT'İN SURİYE'DEKİ İSTİHBARAT KAYNAKLARI

Suriye'de MİT'in kriz istihbaratı Özgür Suriye Ordusu ve el Nusra gibi muhaliflerin verdiği bilgilere dayalıdır. Bu nedenle de MİT süreci yönetip yönlendirmekte yanlı ve yanlış veri akışına maruz kalmakta, bu verileri karşılıklı kontrol etme olanakları çok az olduğundan yanlış değerlendirmeler yapabilmektedir.

Reyhanlı bombası MİT'in Suriye konusunda nasıl bir zaaf içinde olduğunu gösteren net örneklerden biri olmuştur:

MİT 23 nisanda Suriye'nin Rakka şehrinde üç aracın bomba yüklendiğini, bu araçların Türkiye'ye sokulup patlatılacağını ihbar ediyor. 15 gün içinde bombalar patlayınca medyada çarşaf manşetler:"MİT uyarmıştı bombalar Rakka'da yüklendi." Nereden baksan sorunlu bir durum var.

PATLAYAN ARAÇLAR MİT'İN İSTİHBAR ETTİĞİ ARAÇLAR ÇIKMADI

a) Reyhanlı'da patlatılan araçlar MİT'in istihbar ettiği araçlar çıkmadı. Yani MİT yanlış istihbaratla güvenlik birimlerini sınır kapılarında ekstra tedbirler almaya yönlendirirken Muhaberat deniz yoluyla içeri soktuğu bombaları Türkiye'de satın alınan araçlara yükleyip Türkiye'den bulduğu kişilerle eylemi gerçekleştirdi.

b) Rakka Suriye'de muhalif grupların tam denetimi sağladığı tek kent. Eğer MİT'in iddia ettiği gibi Rakka'da Türkiye'de patlatılmak üzere bombalar yükleniyorsa o zaman bir felaketle karşı karşıyayız demektir.

BOMBALAR RAKKA'DA YÜKLENMİŞ GİBİ BİR ALGI VAR


Ortaya çıkan manzaraya bakarak şu analizi yapmak mümkün. Aslında Rakka'da araçlara bomba filan yüklenmedi. Muhaberat resmen MİT'e olta attı Rakka'da üç araca bomba yüklendiği bilgisini MİT'e uçurdu. MİT de üstüne atladı. Bunu eylem olmadan önce basına (Sabah) sızdırdı. Böylece Muhaberat MİT'i tufaya düşürüp sanki muhaliflerin kontrol ettiği Rakka'da Türkiye'ye karşı bombalar yerleştiriliyormuş algısı yarattı, güvenlik birimlerinin dikkatini başka yöne çekti ve Türkiye içinde eylemini yaptı.

Eğer MİT'in Rakka'da üç minibüse bomba yüklendi istihbaratını doğru kabul edersek o zaman Türkiye'yi vuracak üç minibüsün daha yolda olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Oysa muhaliflerin kontrolündeki Rakka'da Türkiye aleyhine bombalar neden ve nasıl yüklensin? Bence MİT o istihbaratı veren kaynağını iyi sorgulamalı. Muhaberat ile irtibatlı çıkma olasılığı çok yüksek.

3) Önleme zaafı: Bu zaaf daha çok Polis ve Jandarma'nın zaafıdır. İddia ediyorum çok bilinmeyen PKK sorumluları örneğin, Ali Haydar Kaytan, Ahmet Deniz vb. 150 üst düzey PKK yöneticilerinden 130'u kendi kimlik ve kendi fotoğraflarıyla Türkiye'de belli başlı Emniyet birimleri hariç Emniyet ve Jandarma karakollarının büyük çoğunluğuna elini kolunu sallayarak girebilir ve kimse de onları terörist diye durdurmaz. Teröristlerin kimlik bilgileri ancak arşivlerden aranırsa bulunabilir.

Araç takibi ve şüpheli araç kontrolü ise ancak nokta bilgiler verilirse mümkün olur. Bu büyük bir zaaftır ve maalesef gidermek neredeyse imkânsız.

MİT İÇİNDEKİ AYDINLIKÇI EKİP

4) Maalesef İstihbarat kurumunun içinde kendisini Erdoğan'dan çok Esad'a yakın gören, bu kurumun en kritik yerinde gören yapan, azımsanmayacak kadar çok sayıda Aydınlıkçı bir ekip çalışıyor ve bunların bulunduğu konum ve varlığı da başka bir zaaf oluşturuyor. Muhalif komutan Harmuş'u Esad'a satan MİT'çi bu aysberg'in sadece ucuydu.

Bu durumda yeni bombalar patlar mı kararı siz verin...