Milliyet yazarının Faruk Bildirici'den bir ricası var: Hürriyet'in gazetecilik etiğiyle...
Milliyet yazarı Özay Şendir ile Hürriyet Okur Temsilcisi Faruk Bildirici arasında patlak veren 'Belma Akçura krizi' devam ediyor.
Hürriyet gazetesi yazarı Faruk Bildirici, pazartesi günü yayınlanan köşesinde Milliyet Ombudsmanı Belma Akçura'nın Kasım ayından bu yana köşesinin çıkmadığını yazınca, "Belma Akçura kovuldu mu." söylentisi başlamıştı...
Ardından da Belma Akçura, bir açıklama yaparak "Ağır bir ameliyat geçirdim dinleniyorum. Bunu da Faruk Bildirici'ye telefonda söyledim" demişti...
Faruk Bildirici'nin "kovulma" dedikodusuna neden olan yazısına Milliyet yazarı Özay Şendir de tepki göstermişti...
Faruk Bildirici'nin, Milliyet'in künyesine bakmak ya da Akçura'ya telefon açmak yerine "Acaba kovuldu mu?" diyerek işin kolayına kaçtığını belirten Özay Şendir, Faruk Bildirici'nin hayal kırıklığı yarattığını yazmıştı...
Bildirici bu yazının ardından bir tweet attı ve " Ben 'Belma Akçura kovuldu mu?' diye yazmadım, 'iki aydır yazıları yayımlanmıyor' dedim. Düzeltme bekliyorum" diyerek Milliyet yazarı Özay Şendir'i "düzeltme" yapmaya çağırdı.
Şendir bugün köşesinden o düzeltmeyi yaptı yapmasına ama Hürriyet Okur Temsilcisi'ne de bir çağrıda bulundu. Çağrı geçtiğimiz hafta Hürriyet'in eski röportajcısı İzzet Çapa'nın ortaya attığı ve Cengiz Semercioğlu'na yönelik iddiaları işaret ediyordu.(O iddiaları okumak için tıklayınız)
İşte Şendir'in bugünkü yazısından ilgili yazısından ilgili bölüm:
Seni kırmak istemem Faruk Abi
Yazıyorum, siliyorum sonra bir daha yazıp bir daha siliyorum. Normal bir durum bu, insanın eli gitmiyor sevdiği ve saydığı isimleri kıracak cümleler kurmaya. Hürriyet Okur Temsilcisi Faruk Bildirici, geçtiğimiz pazartesi bir tweet atarak “Ben ‘Belma Akçura kovuldu mu?’ diye yazmadım, ‘İki aydır yazıları yayımlanmıyor’ dedim. Düzeltme bekliyorum” diye yazdı. Tanışıklığımız vardır, istese özelden yazabilirdi ama o herkese açık bir mesaj yazmayı tercih etti. Gelenektir ya, köşede başlayan tartışma köşede sürer, ben de öyle yapacağım. Faruk Abi isteğinde haklı, hemen düzeltiyorum söylediği şeyi. Ancak şimdi benim de kendisinden bir ricam olacak.
“Aynı kulvarda kalem oynattığım meslektaşlarımın gazetecilik yapamaz hale getirilmeleri” cümlesi var ya, ben de o cümle için düzeltme rica ediyorum. Sonuçta Milliyet Okur Temsilcisi Belma Akçura, geçirdiği ameliyat ve yazdığı kitaptan dolayı köşesinin boş kaldığını açıkladı. Yani ortada gazetecilik yapamaz hale getirilmiş bir okur temsilcisi yok. En azından Milliyet için durum bu. Gelelim ana konuya: Faruk Bildirici de yılların tecrübesiyle, bir kişi hakkında yazı kaleme alırken onunla konuşmanın gazetecilik etiğinin gereği olduğunu gayet iyi bilir, sanırım burada düzeltilmesi gereken bir nokta yok. Faruk Abi, son bir haftadır bir sürü medya sitesinde yer alan, tamamı Hürriyet’i ilgilendiren, gazetecilik etiğiyle ilgili konularla ilgilenmek, dürüstlüğünü bildiğim kalemine daha çok yakışıyor bence...
Ardından da Belma Akçura, bir açıklama yaparak "Ağır bir ameliyat geçirdim dinleniyorum. Bunu da Faruk Bildirici'ye telefonda söyledim" demişti...
Faruk Bildirici'nin "kovulma" dedikodusuna neden olan yazısına Milliyet yazarı Özay Şendir de tepki göstermişti...
Faruk Bildirici'nin, Milliyet'in künyesine bakmak ya da Akçura'ya telefon açmak yerine "Acaba kovuldu mu?" diyerek işin kolayına kaçtığını belirten Özay Şendir, Faruk Bildirici'nin hayal kırıklığı yarattığını yazmıştı...
Bildirici bu yazının ardından bir tweet attı ve " Ben 'Belma Akçura kovuldu mu?' diye yazmadım, 'iki aydır yazıları yayımlanmıyor' dedim. Düzeltme bekliyorum" diyerek Milliyet yazarı Özay Şendir'i "düzeltme" yapmaya çağırdı.
Şendir bugün köşesinden o düzeltmeyi yaptı yapmasına ama Hürriyet Okur Temsilcisi'ne de bir çağrıda bulundu. Çağrı geçtiğimiz hafta Hürriyet'in eski röportajcısı İzzet Çapa'nın ortaya attığı ve Cengiz Semercioğlu'na yönelik iddiaları işaret ediyordu.(O iddiaları okumak için tıklayınız)
İşte Şendir'in bugünkü yazısından ilgili yazısından ilgili bölüm:
Seni kırmak istemem Faruk Abi
Yazıyorum, siliyorum sonra bir daha yazıp bir daha siliyorum. Normal bir durum bu, insanın eli gitmiyor sevdiği ve saydığı isimleri kıracak cümleler kurmaya. Hürriyet Okur Temsilcisi Faruk Bildirici, geçtiğimiz pazartesi bir tweet atarak “Ben ‘Belma Akçura kovuldu mu?’ diye yazmadım, ‘İki aydır yazıları yayımlanmıyor’ dedim. Düzeltme bekliyorum” diye yazdı. Tanışıklığımız vardır, istese özelden yazabilirdi ama o herkese açık bir mesaj yazmayı tercih etti. Gelenektir ya, köşede başlayan tartışma köşede sürer, ben de öyle yapacağım. Faruk Abi isteğinde haklı, hemen düzeltiyorum söylediği şeyi. Ancak şimdi benim de kendisinden bir ricam olacak.
“Aynı kulvarda kalem oynattığım meslektaşlarımın gazetecilik yapamaz hale getirilmeleri” cümlesi var ya, ben de o cümle için düzeltme rica ediyorum. Sonuçta Milliyet Okur Temsilcisi Belma Akçura, geçirdiği ameliyat ve yazdığı kitaptan dolayı köşesinin boş kaldığını açıkladı. Yani ortada gazetecilik yapamaz hale getirilmiş bir okur temsilcisi yok. En azından Milliyet için durum bu. Gelelim ana konuya: Faruk Bildirici de yılların tecrübesiyle, bir kişi hakkında yazı kaleme alırken onunla konuşmanın gazetecilik etiğinin gereği olduğunu gayet iyi bilir, sanırım burada düzeltilmesi gereken bir nokta yok. Faruk Abi, son bir haftadır bir sürü medya sitesinde yer alan, tamamı Hürriyet’i ilgilendiren, gazetecilik etiğiyle ilgili konularla ilgilenmek, dürüstlüğünü bildiğim kalemine daha çok yakışıyor bence...