MİLLİYET YAZARI O SORUYU SORDU! DERİN BİR ÇATLAK MI VAR?
Miliyet gazetesi yazarı Mehmet Tezkan, AKP'deki şike sıkınıtısını Bülent Arınç'ın ofsayda düşmesiyle izah etti ve şöyle dedi...
Miliyet gazetesi yazarı Mehmet Tezkan yazdı
İlk ofsayda düşen Bülent Arınç oldu
Şike yasası, şike yasası olmaktan çıktı; dallanıp budaklandı..
İktidar mevkiindeki kamplaşmanın, ayrışmanın, çekişmenin turnusol kâğıdı oldu..
Sadece iktidar mevkiinde değil, muhafazakâr medyada da aynı durum var..
Kimileri sotaya yattı..
Kimileri pozisyon aldı..
Almakla da kalmadı, sert ithamlar ardı ardına geldi..
Mesela Zaman gazetesinde Mustafa Ünal; ‘AK Parti şike yasasına basit bir spor olayı gibi bakmamalı, süreç ofsayda düşme, taca çıkma risklerini de içeriyor’ diye yazdı..
*
Dikkat!
Siyaseten ofsayda düşmeden..
Siyaseten taca çıkmadan söz ediyor..
*
Mesela Yeni Şafak’tan Abdülkadir Selvi..
‘Bu acele bu telaş niye..
Şike yasasında bizim bilmediğimiz, ama AKP ile Cumhurbaşkanı’nın ters düşmesini bile gerektirecek ne var?’ diye sordu..
Bunun millete anlatılması gerektiğini yazdı..
*
Derin bir çatlak mı var, sıradan bir olayın abartılması durumu mu söz konusu tam çözmüş değilim..
Taca çıkacaklardan söz edildiğine göre mesele galiba biraz ciddi!..
Pazar günü netlik kazanacak..
Yasa yeniden Meclis Genel Kurulu’nda oylanırken iktidar partisinden hangi milletvekillerinin salonda olduğu, hangi vekillerin kaytardığı önemli gösterge olacak..
Erdoğancılarla, Gülcüler ayrımı demiyorum..
Ama biraz böyle algılanacak gibi geliyor.. Bu minvalde yorumlanacak..
*
Aslında tartıştığımız, demokrasilerde olması gereken bi durum.. Demokrasinin özü, demokrasiyi demokrasi yapan ana unsur bu..
Vekillerin özgür iradeleriyle davranmaları..
Milletvekillerinin her yasada aynı tavrı alması, gözü kapalı evet veya hayır demesi ‘demokratik’ yapıya aykırıdır..
Neyse bu ayrı bir konu..
Yeri gelmişken not düşeyim dedim..
*
Biz dönelim ofsayt durumuna..
Pazar günü yasaya evet diyenler mi hayır diyenler mi, oylamaya katılmayanlar mı ofsayda düşecek, taca çıkacak bilmiyorum ama..
Bi ofsayt durumu olacak anlaşılan!..
Gördüğüm kadarıyla ilk ofsayda düşen Başbakan Yardımcısı Arınç oldu.. Cumhurbaşkanı’nın vetosundan sonra ‘hayırlı’ oldu dedi..
Hiçbir milletvekilinin tekrar Meclis’e getirmeye cesaret edemeyeceğini söyledi..
Sözünün üzerinden 24 saat bile geçmeden..
Başbakan’dan aynen iade talimatı geldi..
AKP Grup Başkanvekili virgülüne dokunmadan yeniden geçireceklerini açıkladı..
Arınç için taca çıkma durumu oluştu!..
*
Gördüğüm, anladığım kadarıyla ortada bi bilek güreşi var..
Meclis kendini sorgulamalı..
Şike yasasında yapılan değişiklik bi gerçeği ortaya çıkardı..
Demek ki; yasalar Meclis’te enine boyuna konuşulmuyor, tartışılmıyor..
Daha açık söyleyeyim..
Demek ki; kimse kimseyi dinlemiyor, uyarılara kulak asmıyor..
Meclis, nisan ayında çıkan yasanın orantısız ceza getirdiğine, adaletsiz olduğuna, aşırıya kaçtığına kanaat getirmiş olmalı ki değiştirme ihtiyacı duydu..
Vekiller kendi çıkardıkları yasanın uygulamasını görünce, ‘yok artık’ dediler..
Bu kadarını istememiştik!
Mesela Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım için 130 yıl istenmesi akla mantığa sığmadı..
Adam katliam mı yaptı dedirtti..
Dedirtti de savcının günahı yok.. Yasa böyle..
O zaman sormak lazım..
Bu yasa görüşülürken milletvekilleri okumadan, dinlemeden, anlamadan mı oy verdi?
Yasanın orantısız ceza getirdiğini anlamadılar mı? İtirazları dinlemediler mi?
*
Dilerim şike yasası örnek olur..
Bundan sonra yasa teklifleri sabaha karşı yapılan oylamalarla geldiği gibi geçmez..
Sıkı müzakere edilir..
Kıyılar soruyor: Fatura yine mi bize kesildi?
Dün Mehmet Barlas’ın yazısından alıntı yapmıştım..
Beyaz Türk dediği AKP’ye
oy vermeyenlerin, kıyılarda yaşayanların, yerleşik kentlilerin, laikçilerin sohbetini aktarmıştı..
Tutukluluğun ceza yerine geçmesinden, düşünce açıklamasının terörizm veya örgütlü eylem kapsamına alınmasıyla ilgilenmediklerini yazmıştı..
Bir anlamda suçlamıştı..
Ben de Barlas’a öteki Türkler ne durumda diye sormuştum..
*
Kıyılarda yaşayan okurlar, Barlas’ın bu tespitinden alınmış..
Bu anti demokratik durumun faturası da bize mi kesiliyor diye soruyorlar..
O yasaları biz mi çıkardık..
O uygulamaları biz mi yaptık..
O yasaları çıkaranlara biz mi destek verdik ki, suçlanıyoruz diyorlar..
Haksız da değiller..
Daha da ötesi..
Mağdur olan biziz, suçlanan da biziz bu ne biçim iş diyen de var..
*
(Not: Mehmet Barlas’tan öteki Türklerin, normal Türklerin ne konuştuğuna ne konuşmadığına dair bir yazı bekliyoruz.. Bilgi sahibi olmak adına)
İlk ofsayda düşen Bülent Arınç oldu
Şike yasası, şike yasası olmaktan çıktı; dallanıp budaklandı..
İktidar mevkiindeki kamplaşmanın, ayrışmanın, çekişmenin turnusol kâğıdı oldu..
Sadece iktidar mevkiinde değil, muhafazakâr medyada da aynı durum var..
Kimileri sotaya yattı..
Kimileri pozisyon aldı..
Almakla da kalmadı, sert ithamlar ardı ardına geldi..
Mesela Zaman gazetesinde Mustafa Ünal; ‘AK Parti şike yasasına basit bir spor olayı gibi bakmamalı, süreç ofsayda düşme, taca çıkma risklerini de içeriyor’ diye yazdı..
*
Dikkat!
Siyaseten ofsayda düşmeden..
Siyaseten taca çıkmadan söz ediyor..
*
Mesela Yeni Şafak’tan Abdülkadir Selvi..
‘Bu acele bu telaş niye..
Şike yasasında bizim bilmediğimiz, ama AKP ile Cumhurbaşkanı’nın ters düşmesini bile gerektirecek ne var?’ diye sordu..
Bunun millete anlatılması gerektiğini yazdı..
*
Derin bir çatlak mı var, sıradan bir olayın abartılması durumu mu söz konusu tam çözmüş değilim..
Taca çıkacaklardan söz edildiğine göre mesele galiba biraz ciddi!..
Pazar günü netlik kazanacak..
Yasa yeniden Meclis Genel Kurulu’nda oylanırken iktidar partisinden hangi milletvekillerinin salonda olduğu, hangi vekillerin kaytardığı önemli gösterge olacak..
Erdoğancılarla, Gülcüler ayrımı demiyorum..
Ama biraz böyle algılanacak gibi geliyor.. Bu minvalde yorumlanacak..
*
Aslında tartıştığımız, demokrasilerde olması gereken bi durum.. Demokrasinin özü, demokrasiyi demokrasi yapan ana unsur bu..
Vekillerin özgür iradeleriyle davranmaları..
Milletvekillerinin her yasada aynı tavrı alması, gözü kapalı evet veya hayır demesi ‘demokratik’ yapıya aykırıdır..
Neyse bu ayrı bir konu..
Yeri gelmişken not düşeyim dedim..
*
Biz dönelim ofsayt durumuna..
Pazar günü yasaya evet diyenler mi hayır diyenler mi, oylamaya katılmayanlar mı ofsayda düşecek, taca çıkacak bilmiyorum ama..
Bi ofsayt durumu olacak anlaşılan!..
Gördüğüm kadarıyla ilk ofsayda düşen Başbakan Yardımcısı Arınç oldu.. Cumhurbaşkanı’nın vetosundan sonra ‘hayırlı’ oldu dedi..
Hiçbir milletvekilinin tekrar Meclis’e getirmeye cesaret edemeyeceğini söyledi..
Sözünün üzerinden 24 saat bile geçmeden..
Başbakan’dan aynen iade talimatı geldi..
AKP Grup Başkanvekili virgülüne dokunmadan yeniden geçireceklerini açıkladı..
Arınç için taca çıkma durumu oluştu!..
*
Gördüğüm, anladığım kadarıyla ortada bi bilek güreşi var..
Meclis kendini sorgulamalı..
Şike yasasında yapılan değişiklik bi gerçeği ortaya çıkardı..
Demek ki; yasalar Meclis’te enine boyuna konuşulmuyor, tartışılmıyor..
Daha açık söyleyeyim..
Demek ki; kimse kimseyi dinlemiyor, uyarılara kulak asmıyor..
Meclis, nisan ayında çıkan yasanın orantısız ceza getirdiğine, adaletsiz olduğuna, aşırıya kaçtığına kanaat getirmiş olmalı ki değiştirme ihtiyacı duydu..
Vekiller kendi çıkardıkları yasanın uygulamasını görünce, ‘yok artık’ dediler..
Bu kadarını istememiştik!
Mesela Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım için 130 yıl istenmesi akla mantığa sığmadı..
Adam katliam mı yaptı dedirtti..
Dedirtti de savcının günahı yok.. Yasa böyle..
O zaman sormak lazım..
Bu yasa görüşülürken milletvekilleri okumadan, dinlemeden, anlamadan mı oy verdi?
Yasanın orantısız ceza getirdiğini anlamadılar mı? İtirazları dinlemediler mi?
*
Dilerim şike yasası örnek olur..
Bundan sonra yasa teklifleri sabaha karşı yapılan oylamalarla geldiği gibi geçmez..
Sıkı müzakere edilir..
Kıyılar soruyor: Fatura yine mi bize kesildi?
Dün Mehmet Barlas’ın yazısından alıntı yapmıştım..
Beyaz Türk dediği AKP’ye
oy vermeyenlerin, kıyılarda yaşayanların, yerleşik kentlilerin, laikçilerin sohbetini aktarmıştı..
Tutukluluğun ceza yerine geçmesinden, düşünce açıklamasının terörizm veya örgütlü eylem kapsamına alınmasıyla ilgilenmediklerini yazmıştı..
Bir anlamda suçlamıştı..
Ben de Barlas’a öteki Türkler ne durumda diye sormuştum..
*
Kıyılarda yaşayan okurlar, Barlas’ın bu tespitinden alınmış..
Bu anti demokratik durumun faturası da bize mi kesiliyor diye soruyorlar..
O yasaları biz mi çıkardık..
O uygulamaları biz mi yaptık..
O yasaları çıkaranlara biz mi destek verdik ki, suçlanıyoruz diyorlar..
Haksız da değiller..
Daha da ötesi..
Mağdur olan biziz, suçlanan da biziz bu ne biçim iş diyen de var..
*
(Not: Mehmet Barlas’tan öteki Türklerin, normal Türklerin ne konuştuğuna ne konuşmadığına dair bir yazı bekliyoruz.. Bilgi sahibi olmak adına)