MİLLİYET YAZARI METİN MÜNİR, SALİH MEMECAN'DAN NEFRET Mİ EDİYOR?
Milliyet yazarı Metin Münir, Sabah çizeri Salih Memecan'dan nefret mi ediyor?
Salih Memecan’dan neden nefret etmiyorum?
Sabah ve atv karikatüristi Salih Memecan, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu göbek dansözü olarak çizdiği için kendini liberal sanan bazı kişiler tarafından sertçe eleştirildi.
Memecan, neden Kılıçdaroğlu’nu böyle ‘aşağılayıcı’ biçimde çizmişti? Neden ‘bütün’ karikatürleri muhalefete yönelikti ve neden Erdoğan’ı eleştiren karikatür hiç çizmiyordu?
Bu eleştirileri yapanlar önemli bir ayrıntıyı unutmuştu: Memecan’ın, Sabah ve atv’de çizdiğini... Bu kuruluşların, AKP taraftarı ve hatta, Erdoğan’ın damadının yönettiği bir şirketin malı olduğunu...
Ayrıca hiçbir yayın organının, yorumlarında (ki karikatür de bir yorumdur) tarafsız olmak gibi bir yükümlülüğü yoktur. Medya kuruluşlarının çoğu, bir partiyi veya ideolojiyi destekler. Bizde de, başka ülkelerde de bağımsız yayın bulmak neredeyse olanaksızdır.
Dünya, şu veya bu siyasi partiyi destekleyen yayınlarla doludur. Londra’da çıkan ‘Spectator’ bunlara iyi bir örnektir. Bu dergi fanatik bir bağlılıkla Muhafazakârları destekler. İngiltere’de hiç kimse, gülünç duruma düşmek istemediği için, Spectator’u (ve karikatüristlerini) “Muhafazakâr” diye eleştirmez. Memecan da, gerek çizdiği kurum, gerekse kendi dünya görüşü çerçevesinde, isterse bütün karikatürlerinde muhalefeti yerden yere vurucu olabilir. Bunda gazetecilik ahlakı veya kuralları açısından mahsur yoktur. Ne çizeceği onun irade ve yorumuna kalmıştır. ‘Dengeli olmak’ gibi bir sorumluluğu da yoktur.
Burada yanlış olan karikatür değil, karikatür nedeniyle yapılan eleştirilerdir.
Bu yanlışların en büyüğünü yapan da, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin’dir. İşte, Deniz Baykal’ın istifa ettiği gün televizyon ekranlarında gözyaşı döktüğünü unutamadığım Tekin’in Memecan’la ilgili sözleri:
Dansözlük şerefsiz bir iş değil...
“Dansözlük, kamu kaynakları kullanılarak elde edilmiş televizyonlarla, gazetelerle o olanağı sağlayanlar karşısında kıvırmak, majestelerinin eteklerine tutunarak çengilik yapmaktır. Öyle anlaşılıyor ki, aynaya bakmışlar ve kendilerini çizmişlerdir.”
Tekin’e göre, Memecan’ın Kılıçdaroğlu’na yönelik karikatürü “basın özgürlüğüyle asla bağdaşmayacak, haddini çok çok aşmış, seviyesiz, çirkin bir saldırı” imiş. Basın özgürlüğüyle asla bağdaşmayacak, haddini çok çok aşmış, seviyesiz, çirkin bir saldırı, karikatürde değil, Tekin’in sözlerindedir.
Sabah ve atv’nin, kamu bankalarından sağlanan kredilerle, Başbakan’a yakın bir işadamına satıldığı doğrudur. Ne var ki bunda ne Memecan’ın, ne de başka herhangi bir Sabah ya da atv çalışanının kusuru vardır.
Ayrıca, dansözlük de şerefsiz bir iş değildir. Herhangi birini dansöz olarak karikatürize etmenin, ne haddini aşmayla, ne seviyeyle, ne de basın özgürlüğü ile bir ilgisi vardır. Tekin, bu sözleri ile medyaya ve özellikle karikatüristlere karşı beslediği tahammülsüzlükle uluslararası bir ün kazanan Erdoğan’a ne kadar yaklaştığının herhalde farkında değil.
Farkında olmadığı bir başka şey ise, “yeni” CHP’nin, bu şekilde düşünen insanlarla tesis edilemeyeceğidir.
Karikatürünün çizilmesine tahammül edemeyenler politikacı olmasın. Kimin ne çizdiğine karışanlar da, kendilerini demokrat diye tanımlamasın.
Metin Münir/Milliyet
Sabah ve atv karikatüristi Salih Memecan, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu göbek dansözü olarak çizdiği için kendini liberal sanan bazı kişiler tarafından sertçe eleştirildi.
Memecan, neden Kılıçdaroğlu’nu böyle ‘aşağılayıcı’ biçimde çizmişti? Neden ‘bütün’ karikatürleri muhalefete yönelikti ve neden Erdoğan’ı eleştiren karikatür hiç çizmiyordu?
Bu eleştirileri yapanlar önemli bir ayrıntıyı unutmuştu: Memecan’ın, Sabah ve atv’de çizdiğini... Bu kuruluşların, AKP taraftarı ve hatta, Erdoğan’ın damadının yönettiği bir şirketin malı olduğunu...
Ayrıca hiçbir yayın organının, yorumlarında (ki karikatür de bir yorumdur) tarafsız olmak gibi bir yükümlülüğü yoktur. Medya kuruluşlarının çoğu, bir partiyi veya ideolojiyi destekler. Bizde de, başka ülkelerde de bağımsız yayın bulmak neredeyse olanaksızdır.
Dünya, şu veya bu siyasi partiyi destekleyen yayınlarla doludur. Londra’da çıkan ‘Spectator’ bunlara iyi bir örnektir. Bu dergi fanatik bir bağlılıkla Muhafazakârları destekler. İngiltere’de hiç kimse, gülünç duruma düşmek istemediği için, Spectator’u (ve karikatüristlerini) “Muhafazakâr” diye eleştirmez. Memecan da, gerek çizdiği kurum, gerekse kendi dünya görüşü çerçevesinde, isterse bütün karikatürlerinde muhalefeti yerden yere vurucu olabilir. Bunda gazetecilik ahlakı veya kuralları açısından mahsur yoktur. Ne çizeceği onun irade ve yorumuna kalmıştır. ‘Dengeli olmak’ gibi bir sorumluluğu da yoktur.
Burada yanlış olan karikatür değil, karikatür nedeniyle yapılan eleştirilerdir.
Bu yanlışların en büyüğünü yapan da, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin’dir. İşte, Deniz Baykal’ın istifa ettiği gün televizyon ekranlarında gözyaşı döktüğünü unutamadığım Tekin’in Memecan’la ilgili sözleri:
Dansözlük şerefsiz bir iş değil...
“Dansözlük, kamu kaynakları kullanılarak elde edilmiş televizyonlarla, gazetelerle o olanağı sağlayanlar karşısında kıvırmak, majestelerinin eteklerine tutunarak çengilik yapmaktır. Öyle anlaşılıyor ki, aynaya bakmışlar ve kendilerini çizmişlerdir.”
Tekin’e göre, Memecan’ın Kılıçdaroğlu’na yönelik karikatürü “basın özgürlüğüyle asla bağdaşmayacak, haddini çok çok aşmış, seviyesiz, çirkin bir saldırı” imiş. Basın özgürlüğüyle asla bağdaşmayacak, haddini çok çok aşmış, seviyesiz, çirkin bir saldırı, karikatürde değil, Tekin’in sözlerindedir.
Sabah ve atv’nin, kamu bankalarından sağlanan kredilerle, Başbakan’a yakın bir işadamına satıldığı doğrudur. Ne var ki bunda ne Memecan’ın, ne de başka herhangi bir Sabah ya da atv çalışanının kusuru vardır.
Ayrıca, dansözlük de şerefsiz bir iş değildir. Herhangi birini dansöz olarak karikatürize etmenin, ne haddini aşmayla, ne seviyeyle, ne de basın özgürlüğü ile bir ilgisi vardır. Tekin, bu sözleri ile medyaya ve özellikle karikatüristlere karşı beslediği tahammülsüzlükle uluslararası bir ün kazanan Erdoğan’a ne kadar yaklaştığının herhalde farkında değil.
Farkında olmadığı bir başka şey ise, “yeni” CHP’nin, bu şekilde düşünen insanlarla tesis edilemeyeceğidir.
Karikatürünün çizilmesine tahammül edemeyenler politikacı olmasın. Kimin ne çizdiğine karışanlar da, kendilerini demokrat diye tanımlamasın.
Metin Münir/Milliyet