MİLLİYET OMBUDSMANI'NIN "SAVUNMA HAKKI" TANIMADIĞI YAZAR KENDİSİNİ NASIL SAVUNDU?..
Her şey aklıma gelirdi de, günün birinde 15 yılı aşkın bir süredir çalıştığım gazetemde hakkımda çıkan bir yazı nedeniyle kendimi savunacağım, okurlarımızdan gelen destek e-postalarıyla avunacağım gelmezdi.
O yazıyı niye yazdım?
Ali Eyüboğlu -->Hayatta her şey varmış demek ki. Konu malum:
Özge Özberk hakkındaki "şimdi otur sinek avla" yazım nedeniyle iki okurumuzdan gelen tepki e-postalarını Okur Temsilcisi'nin konuyu manşet yapması... Sayın Derya Sazak'ın bana "savunma" hakkı bile tanımaması da işin çabası. Şimdi söz "savunma"nın ve 10 maddeyle konuyu açıklığa kavuşturacağım.
Ombudsman bana sorsaydı...
1.Okur Temsilcisi, söz konusu yazımın Cafe Milliyet'te çıktığını yazdı. Doğru değil. Ben o yazıyı Milliyet Televizyon'da yazdım.
2. Milliyet Televizyon'da da, o yayının koordinatörü ve editörü olarak yazı yazıyorum. Neler yapıp, neler yapamadığımızı kendi üslubumca anlatıyorum. TV dünyasında olan bitenleri bazen eleştiriyor, bazen takdir ediyorum. Bunu birilerinin üstünde "medya baskısı" oluşturmak için değil, kamuoyunu bilgilendirmek için yapıyorum. Arşiv ortada...
3.Okur Temsilcisi'nin, deneyimli bir gazeteci olduğumu vurgulamak için verdiği referansta da küçük bir yanlış var. Magazin Muhabirleri Derneği'nin Başkanlığını yaptığımı yazmış. Öyle bir dernek yok. Olsa muhabirlik bizim işin en zevkli yanı olduğundan ona da seve seve üye olur, yönetiminde görev yapardım. Ama bizim derneğin adı Magazin Gazetecileri Derneği. MGD'nin de genel sekreterliği, başkan yardımcılığını yaptım ama başkanı hiç olmadım. Ombudsman beni hep başkan gibi gördü demek ki!
4.Beyaz'ın şovuna çıkmaları için ikna edemediği sanatçılara yaptığı çağrılarla benim yazdığım konunun uzak yakın ilgisi yok. Çünkü onların Beyaz'a, "Şu hafta geleceğim" deyip de gelmemişliği yok. Beyaz o kampanyaları sanatçıları ikna etmek için yapıyor.
5.Bizde ise durum şuydu: Özge Özberk, "Sinekli Bakkal"ın basın danışmanı aracılığıyla cevaplamak için soruları istedi. İlknur Taş da soruları pazartesi günü gönderdi. Gelen yanıt, "En kısa zamanda yanıtlayacak"tı... Ancak Milliyet Televizyon'un baskı saatine az bir zaman kala Özberk, "Vaktim yok" deyip soruları yanıtlayamayacağını söyledi. Söyleşiyi baştan reddetse bize de hareket sahası tanıyacaktı. O öyle yapmadı, sözünü tutmayıp bizi zor duruma düşürdü. Yaptığı profesyonelce bir davranış değildi.
6."Sinekli Bakkal"ı yine "Haftanın Dizisi" yaptık. Özge Özberk'in neredeyse tam sayfa fotoğrafını kullandık. Dizinin başrol oyuncusunun niye söyleşisinin yer almadığını da o fotoğrafın altına yazdık. Bunu niye yaptık? Okura saygımızdan.
7.Bense o yazıyı "Sinekli Bakkal" yayından kalktıktan sonra yazdım. Evet, kabul ediyorum. Ağır bir yazıydı ama yazılanlar gibi hakaret içermiyordu. Konuyu Genel Yayın Yönetmenimiz Sayın Sedat Ergin'le de istişare ettik; o da "Hakaret yok ama biraz ağır kaçmış" dedi.
8.Okur Temsilcisi'nin yazısından anlıyorum ki okurumuz Uğur Gönenç'in ona gönderdiği yazıyla bana gönderdiği farklı. Bana gönderdiğinde bana yönelik bir yığın hakaret vardı ama ombudsmana giderken bunlar düşmüş olmalı!
9.Gönenç'in bir cümle